Uluslararası yeni bir başarıya daha imza attık sevgili okurlarım.
Yine ülkemizin pırıl pırıl bir genci bizleri gururlandırarak Amerika’dan birincilikle döndü.
Üstelik kendisi henüz 17 yaşında.
Evet, Malatya'da yaşayan 17 yaşındaki lise öğrencisi Feridun Balaban, okul laboratuvarında geliştirdiği projeyle Amerika'da düzenlenen Uluslarası Bilim ve Mühendislik Fuar'ında dünya birinciliği elde etti.
Sanıyorum bu yüzyıla has bir problemimiz var. Geçmişimizi küçümsüyor, kendi başarılarımızı hor görüp Avrupa’yı, Amerika’yı gözümüzde fazlaca büyütüyoruz. Hâlbuki tarihimizde birçok bilim adamına ışık tutmuş, fikirleriyle, görüşleriyle, yaptıkları araştırmalarla, keşiflerle onlara yol açmış olan o kadar değerli insanlarımız vardı ki…
Misal bugün hâlâ Paris Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi öğrencileri St. Germain Bulvarı yanındaki büyük konferans salonunda toplandıklarında iki büyük portreyle karşılaşırlar. Bu iki portre İbn-i Sina ile er-Razi’ye aittir.
Peki, ne oldu da biz bu denli önemli isimleri zamanla unutur olduk?
Ne yazık ki 14. yüzyıldan başlayarak ve özellikle 17. yüzyıldan sonra meydana gelen mezhepsel ve fıkhî tartışmaların öne çıkması ya da birtakım bireysel eksiklerimiz neticesinde düşünmek geri planda kaldı ve yarattığımız bu boşluk içerisinde Avrupa’nın kendine yer bulması, şimdiki seviyeye inmemize neden oldu.
Ayrıca 9. ve 13. yüzyıllar arasında bilimde, tıpta, felsefede, estetikte, düşüncede ne kadar büyük bir medeniyet inşa ettiğimizi, batı üniversitelerinde uzun yıllar Müslüman düşünürlerin kitaplarının okutulduğunu çoğumuz biliyoruz. Bugün birçok İslam filozofu Batı dünyasında uzun yıllar referans olarak alınmıştır.
17. yüzyıldan sonra Avrupa’nın bilimde bizim önümüze geçmesiyle birlikte tarih sahnesinde ister istemez yabancı bilim adamlarının ismi ön plana çıktı. Dolayısıyla okullarda bizlere hep onların çalışmaları anlatıldı, öğretildi ve artık bilimde otorite olarak onlar gözüktüğünden yeni keşfedilen buluşlarla birlikte bu durum bizlerin de onları referans almamız sonucunu doğurdu.
Bizlere bilgi sevgisini (filozofyayı) ellerinden geldiğince aşılamaya çalışmış, bilgiyi sevdirmiş böylesi özel isimler bazılarımızca bilinmese veya isimleri bizlere kasıtlı olarak unutturulsa da özellikle yedinci yüzyıldan sonra ve 13. yüzyılın sonlarına kadar bilimde, tıpta, felsefede, sanatta çığır açan ama unutulmaya yüz tutmuş değerli insanlarımız hem yaşadıkları yüzyılı fikirleriyle yerinden oynatmış, diğer insanlara yol açmış hem de değerli bilgilerini, çalışmalarını öğrencilerine ve dolayısıyla yeni kuşaklara aktarmak, öğretmek için var gücüyle çalışmışlardır.
Malatya Bilim ve Sanat Merkezi öğrencisi Feridun Balaban’ın ‘Bor ve azot katkılı, elmas gibi karbon malzemesinin çok katmanlı güneş panellerinde üst katman olarak kullanımının panellerin verimlilikleri ve spektral etkinliklerinin incelenmesi’ projesi geçen yıl TÜBİTAK 51. Lise Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması’nda Türkiye birinciliğini kazanmıştı.
Balaban, eğitim gördüğü lisenin bodrum katındaki laboratuvarda geliştirdiği bu projesiyle, TÜBİTAK öncülüğünde Amerika’da düzenlenen Regeneron ISEF isimli Uluslararası Bilim ve Mühendislik Fuarı’nda Türkiye’yi temsil etti.
Ardından dünyanın farklı bölgelerinden onlarca projelerin katıldığı yarışmada Balaban, projesiyle SPIE özel ödül kategorisinde dünya birincisi oldu.
Çiftçi babanın ve ev hanımı annenin çocuğu olan Feridun Balaban, başarıya giden yolu şu cümlelerle aktardı:
“Şu an lise son sınıftayım, 3.sınıftan beri bilim ve sanat merkezine geliyorum. Özel bir okulda tam burslu olarak eğitim alıyorum. 11. sınıftayken TÜBİTAK'ın lise öğrencileri arasında düzenlediği araştırma projeleri yarışmasına katıldım. Burada ilk önce Türkiye birincisi oldum. Ardından TÜBİTAK, Türkiye’yi temsil etmek için Amerika’ya projeler seçti. Bu projelerden birisi de benim projemdi. Projem kapsamında güneş panellerinin verimini çok özel bir maddeyle arttırdım. Çok özel bir maddeyle güneş panellerinin üzerini kapladım. Güneş panellerim aynı alanda daha çok elektrik enerjisi üretti. Projem, dünyanın lisans öncesi en prestijli bilim yarışmasında birinci seçildi.”
“İlk önce ülkeme bu ödülü getirmek beni gururlandırdı. O yüzden çok mutluyum. Gelecekte projemin kağıt üzerinde kalmamasını günlük hayata geçebilmesi için uğraşacağım. Fizik okumak istiyorum. Çalışmalarımı bilim ve sanat merkezinin bu laboratuvarında yürüttüm. Bu laboratuvarın birçok ekipmanını kendimiz geliştirdik. Çünkü bu ekipmanlar çok pahalıydı. Burası küçük bir laboratuvar ve okulumuzun bodrum katında. Sadece proje çalışmalarımız için ayırdığımız özel bir laboratuvar.” ifadelerini kullandı.
Feridun Balaban’ın geliştirdiği projede danışman öğretmen olarak görev alan kimya öğretmeni Savaş Zafer Güler de “Öğrencim Feridun Balaban ile birlikte çalıştığımız projede öncelikle Malatya’da bölge yarışmasında birinci olduk. Daha sonra geçen yıl Türkiye final yarışmasına katıldık. Finalde fizik alanında Türkiye birincisi seçildi projemiz. Daha sonra TÜBİTAK tarafından Türkiye’yi temsil etmek üzere dünyanın en prestijli yarışmasına seçildik. Türkiye’yi temsil edecek birkaç projeden birisiydi. Biz o yarışmaya katılırken gerçekten umutluyduk. Feridun gerçekten çok ciddi çaba harcayarak çalışmalarına devam etti. Kırık ekranlı telefonundan yarım ekranıyla makaleler okudu.” diye konuştu
Ben de hem öğrencimizi hem de çalışmalarını beraber yürüten meslektaşımı bu üstün başarılarından dolayı tebrik ediyorum.
Bulunduğu şartları bahane etmeyerek azmi ve çalışkanlığıyla göğsümüzü kabartan, hem bu yüzyılda hem de önümüzdeki yüzyıllarda daha nice Feridunlar, Mehmet Tonerler, Canan Dağdevirenler, Aziz Sancarlar, Feza Gürseyler görmek ümidiyle…
Tebrikler Hemşom yolun açık olsun.👏🏻
Aklımda neler var neler ama param yok.