Albert Einstein 1915 tarihinin kasım ayında Genel Görelilik Teorisini yayınlayarak evrenin nasıl işlediğine dair fikrimizi kökten değiştiren en önemli bilim insanlarından biridir. Bunu bilmeyenimiz yoktur.
Gelin bugün sizle idolüm Einstein’ın bilinmeyen yönlerini konuşalım.
Bu özelliklerini madde madde sıralayalım.
İşte Einstein’ın hakkında pek bilinmeyen 10 şey:
Konuşmaya oldukça geç başlayan A.Einstein, biyografi yazan kişiye verdiği demeçte üç yaşına kadar konuşmaya başlamadığını belirtmiş. Hatta Stanford Üniversitesi’nden Dr.Thomas Sowell zeki ve sayısal zekalarının kuvvetli olmasına rağmen konuşmaya geç başlayan insanlar için “Einstein Sendromu” kavramını ortaya atmış.
A.Einstein’ı bilime yönelten en büyük etkenlerden birinin pusula ve aslında yerin manyetik alanı olduğunu söylesem!
Evet, büyük deha henüz 5 yaşındayken babası bir gün ona basit bir cep pusulası vermiş. Einstein pusulayı görünce büyülenmiş. Büyülenmesinin sebebi küçücük bir iğnenin hep aynı yönü işaret etmesiymiş.
Bu etkiyi sağlayan kuvvet neydi? Sorusu Einstein’ın kafasını uzun müddet meşgul etmiş ve onun bilimsel çalışmalarının dönüm noktası olmuş.
Einstein’ın keman çalabildiğini biliyor muydunuz?
Einstein’ın annesi oldukça başarılı bir piyanistmiş ve oğlunun da kendi gibi müziğe yönelmesini istiyormuş. Bu yüzden de Einstein’ı küçüklükten itibaren keman derslerine başlatmış. Başlarda Einstein kemandan hiç hoşlanmamış.
Ta ki 13 yaşına kadar.
13 yaşında Mozart’ın müziğiyle tanışınca keman hakkındaki fikri tamamen değişmiş. Bambaşka bir tutkuyla Einstein hayatının son yıllarına kadar keman çalmaya devam etmiş.
İsrail’in ilk başkanının 1952’deki ölümünden birkaç gün sonra Einstein’a İsrail’in 2. başkanı olması teklif edilmiş ve Einstein bu cazip teklifi reddetmiş.
İşin daha ilginç tarafı ise, reddini bildirdiği resmi mektupta Einstein; İnsanlarla düzgün anlaşma yetenek ve deneyiminden yoksun olduğu mazeretini sunmuş.
“Her güzelin bir kusuru vardır” diye boşuna dememişler.
Einstein’ın da kendisinin kabul ettiği üzere insan ilişkilerinin iyi olmadığı inkar edilmez bir gerçektir.
Bilime katkılarının yanında bu kusuru, küsur kabul ediyoruz.
Yani en azından benim düşüncem bu yönde.
Einstein’ın yüzmeyi bilmiyormuş ben de yeni öğrendim.
Daha ilginci şu ki yüzme bilmemesine rağmen yelken sporunu severmiş ve hobi olarak yelken sporuna hayatı boyunca devam etmiş.
Aynı zamanda çok sevdiği bir de teknesi varmış.
Einstein’ı dağınık saçlarıyla biliriz ve bence bu cazibesinin bir parçasıdır. Taranmamış saçlarına ek olarak Einstein’ın tuhaf alışkanlıklarından bir diğeri ise hiçbir zaman çorap giymemesiymiş. Einstein’a göre çorap giymek bir tür acı çekmekmiş çünkü çoraplar genellikle delinirlermiş.
Ben de neden çorap giymeyi sevmiyorum diyordum… :)
Bilinenin aksine atom bombasını Einstein yapmadığını ve hatta Manhattan Projesinde dahi görev almadığını biliyor muydunuz?
Fakat Einstein’ın ABD başkanı Franklin D.Roosevelt’e gönderdiği, uranyum fisyon bombası teorisini ve enerji-kütle ilişkisini açıklayan ünlü E=mc2 formülünü özetlediği her iki mektubu da (bu mektupların içeriğini bir başka yazıma saklıyorum) nükleer silahların geliştirilmesine katkı sağlamıştır.
Einstein daha sonraları yaşadığı pişmanlığı Newsweek’e verdiği röportajda şu sözlerle dile getirmiştir:
“Eğer Almanların bir atom bombası geliştirmek konusunda başarısız olacaklarını bilseydim hiçbir şey yapmazdım.”
18 Nisan 1955’de abdominal anevrizmanın (karnın içinden geçen bir damar) patlaması sonucu tetiklenen iç kanama sebebiyle Amerika Birleşik Devletleri’nin New Jersey eyaletinde 76 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Einstein ölümünün ardından gömülmek istememiştir.
Bu istediğine uyularak bedeni yakılmış ve külleri bilinmeyen bir yere savrulmuştur.
Ölümünün ardından Dr. Thomas Harvey Einstein’ın beynini çıkarıp incelemiştir ki bu inceleme için Einstein’in önceden verdiği bir izin yoktur.
Otopsiden sonra Einstein'ın beyni formalin içine koyulmuş ve bu şekilde muhafaza edilmiştir. Farklı uzmanlar tarafından gözlemlenebilmesi için beynin onlarca farklı açıdan fotoğrafları da çekilmiştir.
Einstein’ın izinsiz incelenen beyninin başına gelenler ve şimdi nerede muhafaza edildiği ile ilgili daha kapsamlı bilgileri bir başka yazıma bırakıyor ve şimdilik hoşça kalın diyorum.