Efendim geldik bilimsel gaflar yazımla ilgili son bölüme.
Zamanında ne vahim gaflar yapılmış serinin önceki bölümlerde gördük.
“Beşer şaşar, büyüklük bizde kalsın.” dedik, affettik.
Madem bilimi zikrettik, o halde hemen bilimle ilgili yapılan gaflarla başlayalım isterim;
(1861, Smithsonian Enstitüsü'nün kaynaklarının kesilmesiyle ilgili olarak, Pensilvanya Eyalet Senatörü Simon Cameron)
Günümüzde bazı hocaların özellikle uzay bilime yapılan yatırımları eleştirmekte olduğunu gördükçe düşünce yapısının çok da değişmediğini üzülerek söylemek mümkün.
Şimdiki örneğimiz henüz 1900’lü yılların başındayken bulunabilecek her şeyi bulduğunu iddia etme gibi bir gaflete düşenlerden;
'Artık bilimin bulabileceği bir şey kalmadı, bilim, bu noktada tıkandı. Bulabileceğimiz her şeyi bulduk ve bize artık gerek yok.'
Charles Duell (1899, Amerikan Patent Bürosu Başkanı)
İnternetin mucitlerinden birinin aşağıdaki cümleyi kurabildiğine inanabiliyor musunuz?
'İnternet 1996 yılında tamamıyla çökecektir.'
(1900'lerin sonları, internetin mucitlerinden Robert Metcalfe)
Fizyoloji alanından bir örnekle devam ediyorum;
'Louis Pasteur'ün hastalık yapan organizmalar teorisi saçma bir kurgudan ibaret.'
(1872, mikroplarla ilgili olarak, Fizyoloji Profesörü Pierre Pachet)
Bir de 1800’lü yıllarda bir cerrahın yaptığı şu tespite bakın;
'Karın, göğüs ve beyin, bilge ve insancıl hiçbir cerrahın ulaşamayacağı şekilde, sonsuza kadar kapalı kalacaktır.'
(1873, ameliyatlarla ilgili olarak, Kraliçe Victoria'nın cerrahı Sir John Eric Ericson)
Gelelim akım savaşlarının kahramanlarından birinin gafına;
'Yüksek gerilimli ve alternatif akım kullanan sistemlerin yaygınlaşmasının ne bilimsel olarak, ne de piyasa açısından imkânı yoktur. Tüm bu sistemler [alternatif akım], sırf bakır tel ve emlak piyasasına darbe vurmak için uygulanmaktadır. (...) Benim şahsi isteğim, alternatif akımın kullanılmasının tamamen yasaklanmasıdır. Alternatif akım gereksizdir ve tehlikelidir. Dolayısıyla yaşama ve mala zarar verecek bu sistemlerin piyasaya sürülmesi arkasında bir neden göremiyorum.'
(1889, Thomas Edison)
(Edison’un, alternatif akımın mucidi Tesla için söylediği bu sözler ne yazık ki geçerliliğini çoktan yitirdi. İki bilim insanının akım savaşlarını merak edenler için konuyu kısaca anlattığım “Akıllı mısın yoksa zeki mi?” başlıklı yazımı okuyabilir.)
(1933, Nükleer Santraller ile ilgili olarak, Ernest Rutherford)
Ah Rutherford ah! Sen böyle bir hatayı nasıl yaptın?
Amerika’nın Hiroşima’ya attığı neydi peki?
Buyurun bir de röntgen çektirirken sıkça kullandığımız X Işınları gafına bakın;
'X Işını taramaları bir aldatmacadır!'
(1900, Lord Kelvin)
Denizaltı
'Denizaltıların savaşta ne işe yarayabileceğini anlayamadım. Olsa olsa mürettebatın boğularak ölmesine neden olabilir.'
H.G. Wells (Yazar - 1901)
Einstein'nın teorileri hakkında söylenenleri özellikle sonlara sakladım;
'Einstein'ın güya teorileri olan bu şeyler, basitçe liberal, demokratik saçmalıklarla pislenmiş zihin uydurmalarıdır ve hiçbir Alman bilim insanı tarafından hiçbir şekilde kabul edilemez.'
(1940, Dr. Walter Gross)
Sanıyorum Einsten fizikte çığır aştıkça Walter Gross’un yattığı yerde kemikleri bir hayli sızlamıştır.
Son olarak mikroçip ile ilgili söylenenlere kulak verelim;
'Güzel fakat ne işe yarayacak?'
(IBM'den bir mühendisin bugün tüm elektronik cihazların beyni konumundaki 'mikroçip' için yorumu, 1968)
Mikroçipler ilerde daha nerelere takılır ve ne işlere yarar bilemem lakin üç bölümden oluşan bilimsel gaflar yazım burada sona erdi.
Şimdi ben de büyük bir gafa imza atıyorum, “Işık hızı asla geçilemeyecek ve ışınlanma mümkün olmayacak!” diyorum.
İddiamı çürütün de göreyim :)
Bu seriyi çok beğendim ne gaflar varmış çok güzel yazı tebrikler