Şu çarpıcı örnekle başlayalım;
Çok uzun zamandır dünyanın canlılığın devamı için en ideal sürede yani 24 saatte dönüyor. Ama bir zamanlar bu süre 6 saatti. Bu ise yaşamın devamı için uygun değil demekti. Çünkü 6 saat olsaydı şiddetli depremler, kasırgalar dünyayı yaşanmaz hale getirirdi. Bu hızı yavaşlatıp dönme süresini uzatan uydumuz ay oldu.
Cefakâr ayımız kütle çekim kuvvetinden ötürü göktaşlarının mavi gezegenimize çarpmasını engelleyerek kendine çekiyor. Bu özverisiyle yüzeyi kevgir gibi. Üstelik bizi diğer gezegenlerin çekiminden de koruyor.
Ayın çekim gücünün faydaları bunlarla da sınırlı değil. Dünyanın yalpalamasını da önlüyor ve böyle olmasaydı her şey düzensiz olacaktı. Bunun örneklerini çevremizdeki diğer gezegenlerden biliyoruz.
Hatta ay ve güneşin bir arada olduğu zamanlarda yani ay ve güneş tutulmalarında çekim doruk noktasına ulaşıyor.
Ayın çekim gücü okyanusun toplu olmasını sağlıyor. Bu çekim gücü olmasaydı okyanus suları bütünsel olmaz etrafa yayılırdı.
İşte bu ve daha değinmediğim diğer özellikleriyle civar gezegen uydularının arasında en özeli.
Ayın nasıl oluştuğuna gelirsek, bugün, bilimsel verilere göre Mars gibi büyük bir gök cisminin dünyaya çarpmasıyla kopan parçalardan oluştuğu teorisinin kabul görmekte. Bu çarpışma 45 derecelik açıyla daha hızlı ve ya daha yavaş olsaydı ay oluşmazdı.
Ah bu hassas dengeler…
Tam burada Parliament Sinema Kulubü Mavi Ay dizisinin jenerik müziği ne iyi gider…
Beni anladı 80’liler J
Çocukluğumuzun ay dedesi çok severiz :)