Burak Öge Yazio: Aşkın Gözü Kör mü?

Herkes hayatın bir köşesinde  heyecanlı bir aşk deneyimine tanıklık etmiştir. O ilk  aşk deneyiminizi hatırlıyor musunuz? 

İlk tanışma zamanınız? En heyecanlı an, kiminle, nerede ve ne yapıyordunuz? Gözünüzün önünde  canlandı mı? Kör olduğunuz anlar oldu mu?   Neleri gözünüzden kaçırdınız? Görmezden geldiğiniz özellikleri oldu mu?  Kötü huylarını fark edebilmiş miydiniz? Yoksaaaa,  sonradan mı ortaya çıktı?

Aşkın gözü kör müydü sizin için?

Aşk çoğumuz tarafından istenilen  yaşaması hoş ve güzel bir duygudur. Fakat içerisinde riskleri de barındırır. Aşık olduğumuz anda  sevgilimizin  özelliklerini diğer insanlara göre aşırı abartılı görürüz. Yani siz bir insanı yüceltmelisiniz ki sevebilirsiniz. Ne aşıklar var “mutlu olmayacağımı biliyorum ama gene de çok seviyorum.” diyorlar. Gerçekten de bir başkası için mutluluğunuzu kenara atar mısınız?

Aşık olduğunuz anda sevgilinizin olumsuz özelliklerini görüp görmezden geldiğiniz anlar oldu mu? Hepimizin olmuştur. Kimimizin ailesi istememiştir. Dostlarımızın “bu kadar çok sevme, biraz da o ilgilensin” dediğini çokça duymuşuzdur. Peki biz neden görmekte zorlanıyoruz? Aşk duygusunun yoğun olduğu zamanlarda insan sevdiğini objektif, nesnel ve yansız olarak değerlendiremez. Gerçekçi ve mantıksal yanını devre dışı bırakır. Bize hiç olumsuz yanı yokmuş gibi gelir. Tam bir ütopya. Aşıkken  düşüncelerimiz havai fişek patlaması gibidir. Gümbür gümbür aşk duygusunu yaşarız, “olumsuz özellikler mi var aman boş ver, bir zararı olmaz”  düşüncesine kapılırız.  Geri kalan tüm gerçekleri kaparız.

Gözü kör aşık olmanın bize verdiği zararlar;

1. İnançlarımız yıkılır ve hayal kırıklığı yaşarız.

Karşımızdaki kişi hakkında keskin ve katı inançlar oluşturuyoruz. Zaman geçtiğinde bu inançlar sarsılıyor ve biz hayal kırıklığına uğruyoruz. Örneğin, aşık olduğumuz anda ”Sevgilim çok dürüsttür asla yalan söylemez” inancına sıkıca sarılıyoruz. Gel zaman git zaman kavga dövüş derken ayrıldığımızda hâlâ bu inancımıza takılıp kalıyoruz. “Ona çok güvenmiştim, ona inanmakla ben hata ettim. Çok çabuk insanlara inanıyorum”. 

Aşk gözünü kör etmeden sağlıklı şekilde inançlar geliştirmeye çalış. Kendine şunu hatırlat “Tamam bu insanı çok seviyorum ama  onun  da dürüst olmadığı anlarda olacak” bu tarz inanç geliştirirsen kendine acımasızlık etmemiş olursun.

2. Gerçekçi olmayan düşüncelere inanmaya başlarız.

Aşk gözümüzü kör etmeye başladığı zaman kesinliği olmayan laflara inanmaya başlıyoruz. 2-3 ayda  tanıdığınız kişi size “senden başkasını asla sevemem, sensiz ben yapamam, sen benim tek yârimsin, sen yoksan ben biterim” gibi laflar ediyorsa hemen inanırız. Ve hooop kuyuya düştük…. 

DİKKAT EDİN!!! Bu sözleri söyleyen kişi de kendisini yeteri kadar iyi tanımıyordur. Hatta kendisini abartılı şekilde göstermeye çalışıyordur. Siz inanıyor musunuz, siz olmasa da o  yaşayamayacak. Kör olunca  inanıyoruz işte ne yapalım. Herkes siz olmadan da yaşayabilir, başkasını sevebilir. Bu hayatta en sevdiğiniz yakınınızı kaybedince bile hayata bir şekilde tutunuyorsunuz. Bu süslü laflara kanmayın. Kanarsanız canınız çok yanar.  

3. Mantığımız bozulur.

Aşkın gözü kör olduğunda  mantığımız bozulmaya başlar. Olumsuz özellikleri görsek de aşkın içerisine  mantıklı şekilde yerleştirmeye çalışırız. 

• “Çok sevdiği için kıskanıyor.”

• “Çok sevdiği için başkaları ile buluşmamı istemiyor.”

• “Çok sevdiği için beni dövüyor.”

Alakası yok. Seven insan karşısındaki kişiye zulüm, işkence ya da hapis hayatı yaşatmaz. Gerçek aşkta sevgi, saygı, sadakat, güven, huzur ve özgürlük vardır. Bir tenine zarar gelecek diye korkmaktır. 

Eğer ilişkinizin başında sınır koymazsanız, sınırlarınızı başkaları  rahatlıkla ihlal eder. O zaman size demezler mi “ başta neden sesin çıkmadı?”. Bir de siz aşırı bağımlı olmaya başlayınca  iş işten geçer ve ayrılık için ameliyat masasına oturmanız gerekir. Kopmak zorlaşır. Zarar görmemek için başta bu sınırları iyi çizmeyi alışkanlık haline getirin. Bu tavsiyem aşkta değil her yerde. Yeni biriyle tanışırken, işte,  okulda  sınır çizmesini çok iyi öğrenin. Yoksa başkası bu sınırları istediği gibi belirler ve siz rahatsız olursunuz.

Çok haklısınız bu duygular çok yoğun, aşırı heyecan yaşıyoruz ve algılarımız bozuluyor. Gelin sizinle bir düşünce deneyi yapalım;

Aşık olduğunuz ve flört döneminde  olduğunuz kişiyi gözünüzde canlandırın ya da geçmişte yaşadığınız kişiyi hatırlamaya çalışın. Ne  kadar canlı, ne kadar şahane bir ilişkiniz vardı değil mi? Bir çok olumlu özelliği var. Say say bitmiyor.  Şimdi ise sevgilinizi çok yakından tanıyan 50 kişiyi alsak, bu 50  kişinin içerisinde sevgilinizin annesi, babası, arkadaşları, iş arkadaşları dahil hepsinin düşüncesi sizinkilerle benzerlik gösterir mi? 

Muhtemelen herkes sevgilinizin farklı özelliklerini sayacaktır. Fakat ortak özellikleri de illaki çıkacaktır. Herkes  kişisel tecrübesine göre farklılıkları söyleyecektir. 

Bu süreçte en olumlu değerlendirmeyi kim yapacak? Tabi ki de siz… 

Değerlendirmenizi yaparken aşk frenine basmanız gerekir. Biraz daha yavaş ve dikkatli ilerlemeniz sizin kontrolünüzde. Uzun bir yolculuğa çıkarken muhtemelen aracınızın tüm bakımlarını yaparsınız ve eksikliklerini giderirsiniz. Neden? Çünkü yolda kalmak istemezsiniz.

Aşk da böyledir. Eğer uzun bir aşk yolcuğu hayaliniz varsa sevgilinizin olumlu olumsuz tüm yönlerini görmelisiniz. 

Instagram

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu