Akıl yürütme, planlama, problem çözme, soyut düşünme, karmaşık fikirleri kavrama, hızlı öğrenme ve deneyimden öğrenme işlevlerini kapsayan çok genel zihinsel bir kapasite olarak tanımlanmıştır. Zekâ, sadece kitaptakileri öğrenebilme, testlerde başarılı olabilme ya da akademik beceri değildir. Aksine, çevremizdekileri kavrayabilmemizi sağlayan çok daha geniş ve derin bir kapasitedir. (Sak,2016, Eğitim Psikolojisi,Syf.104)
Kabul görmüş olan tanımdan hareketle parça parça “Deprem zekâsı” olarak ne demek istediğime yönelik bir irdeleme gerçekleştirelim.
Akıl yürütme: Depremin verileri, daha önceki edindiğimiz bilgiler çerçevesinde binalara yönelik önlem almadığımızı düşünürseniz “Deprem Zekâsı” olarak bu adımda hiçbir basamakta gelişim göstermemişiz.
Planlama: Depremin öldürücülüğü konusunda binaların oynadığı rol açık. Bu anlamda deprem dayanıklılık yönetmelikleri çıkardığımız ve yeni yapılan binaları bunlara yönelik geliştirdiğimiz doğru. Kendi evimin bulunduğu bina da yenilerden bir tanesi ve evde hemen hiçbir hasar yok. Planlamanın bu adımında başarılı iken bu yönetmeliğe uymayan yıllarca eskimiş binaların hatta çürük binaların kullanılması da bir o kadar başarısız olduğumuzu gösteriyor.
Problem Çözme: Problem çözme konusunda depremde ilerlediğimiz tek konu deprem ortaya çıktıktan sonra yaptıklarımız. Çok iyi, hatta belki de dünyanın en iyisi kahraman kurtarma ekiplerimiz, sağlıkçılarımız ve gönüllülerimiz var. Ancak problem çözme konusunu da yanlış anladığımız kesin. Bu problemin ortaya çıkmasını engellemeye yönelik bir şey yapmamız gerekirken, biz problem ortaya çıktıktan sonra ne yaparız kısmına aşırı odaklanmış durumdayız. Bu da “deprem zekâ”sı olarak bahsettiğim konuda bize bu bileşende de fayda sağlamıyor.
Soyut Düşünme: Somut düşünmeler ve deneyimlerden sonra ortaya çıkan soyut düşünme özellikle bize olaylardan genellemeler çıkarma, sonuçlar üretme ve bunları etkili olarak somutlaştırma becerisi sağlar. Haritalar, deprem uzmanları, mühendisler tarafından çürük raporu verilmiş binalara oturma izni verilmesi, dükkan açılımında sıkıntı olmaması, hatta çürük binalara poliklinik! kurulması nasıl bir soyut-somut ilişkisi çözebilmiş değilim.
Karmaşık Fikirleri Kavrama: Binaların yeniden tasarımı ve insanların bir çevrede yeniden ikamet ettirilmesinin zor bir konu olduğu, fikrin en başından karmaşık bir duruma sahip olduğu, çok ciddi politik-siyasi ve günlük yaşamı etkileyen bir yapıda olduğu aşikar. Ancak insan ölecekse, aldığınız önlem size neye mal olacaksa olsun onu yapmanız gerekir aksi halde canınızı kaybediyorsunuz.
Hızlı öğrenme ve Deneyimden öğrenme: Herhalde çok net biçimde sınıfta kaldığımız bir durum. Hiçbir şey öğrenmiyoruz. Elazığ depreminin üstünden henüz 1 yıl bile geçmedi, ülkece “deprem değil bina öldürür” ve “deprem çantası hazır olmalı” cümleleri dışında bir öğrenmemiz yok. Ülkenin en sık deprem olan bölgelerinde herhangi bir tedbirimiz ya da gelişmemiz de maalesef yok. Daha da kötüsü herkes yıllardır İstanbul depremi diyor ve bunu bile bile bir şey yapmıyoruz.