Geçtiğimiz hafta (12.Ekim-16 Ekim Haftası) ekonomiyi yakından takip edenler açısından veri yoğun geçen bir haftaydı. İçeride hem 3. çeyrek büyümesini tahmin etmemize bizi yaklaştıran Sanayi Üretim Verisi en çok beklenen verilerden biriydi. Bu veriyle birlikte Perakende Satış Endeksleri ve Ciro Endeksleri geldi. Bu veriler yakından takip ettiğimiz veriler.
Geçen hafta benim için de çok yoğun geçti. Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız “Endekslerle Türkiye Ekonomisi” kitabımız Remzi Kitabevinden çıktı. Hem kendimle ilgili nedenlerden hem de yeni çıkan kitabın verdiği yoğunlukla geçen hafta yazımı yazamadım. Peşinen özürlerimin kabulünü rica ederim.
Ekonomiyi arz ve talep noktasından düşündüğümüzde Sanayi Üretim Verisi işin arz yönünü gösteresi bakımından önemliyken, Perakende Satış Verileri talep yönünü takip etmeye imkân tanıdığı için genel trendi görmek bağlamında önem arz ediyor. Sektörel bazlı cirolardaki artış ya da azalışı takip etmek de sektörlerin satış, karlılık durumlarının analizi, devletin vergi beklentisi ve banka ve finans kurumları açısından da verilmiş kredilerin tahsil edilebilirliğinin öngörüsü açısından önem taşıyor.
Bu veriden başka IMF tarafından Ekim 2020 Dünya Görünüm raporu açıklandı. Bu rapor içerisindeki ülkemize yönelik öngörülere (özellikle 2020 Büyüme Öngörüsü) kısmen itirazlarımı dile getirdim. Özellikle büyüme konusunda IMF kadar kötümser değilim. IMF 2020 genelinde -%5'lik bir büyüme yani daralma öngördü. Bu oldukça kötümser bir öngörü. Bu oranda yüksek bir daralmanın mevcut verilerle sinyalini almadığımızı hemen söylemeliyim. IMF raporundaki daralma beklentisine şaştığı söylediğimde haliyle çok fazla sayıda kişiden, açıklanan verilere güvenip de nasıl yorum yaptığım sorusu da geliyor.