Burak Arzova Yazio: Hani Şeffaf Olacaktık? Hani Hesap Verebilir Olacaktık?

Türkiye Varlık Fonu (TVF) bünyesindeki Borsa İstanbul’un Katar Yatırım Fonu (QIA)’na satışı ile ülkemizin gündemine bomba gibi düştü.  

Doğrudan yabancı yatırımcının gelmesine ve kalıcı olmasına ne kadar ihtiyaç duyduğumuz bir gerçek. Ancak ben bu satışı “Doğrudan Yabancı Yatırımcı Gelişi” açısından değil de şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından incelemek istedim.  

Türkiye Varlık Fonu 2019 yılı mali tablo verilerine göre toplam varlıkları 1.457.608 Milyon TL olan, Türkiye’nin öncelikli 8 sektöründen 23 şirket, 2 lisans ve çeşitli varlıkları barındıran bir dev. Finansal Hizmetler Sektöründe yer alan Ziraat Bankası, Halk Bank, Vakıfbank, Borsa İstanbul, Türkiye Sigorta, Türkiye Hayat Emeklilik, Platform AŞ, Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki dev şirketler.

Türkiye Varlık Fonu'nun kendi internet sitesinde “Değerlerimiz” başlığı altında 4 temel değer belirlenmiş

1. Ulusa Hizmet ve Değer Yaratma  

2. Hesap Verebilirlik ve Şeffaflık 

3. Disiplin Profesyonellik ve Takım Çalışması 

4. Sonuç Odaklılık 

Bu dört değer içerisinden en önemli olarak gözüken değerler ilk iki değer.  

Ulusa Hizmet ve Değer Yaratma başlığı altında; “TVF, Türkiye’nin geleceği için kurulmuştur. Tüm iş ve faaliyetlerinde ulusa hizmeti ve yaratacağı ek değeri gözetir. TVF, bu değerlerin olmadığı iş ve faaliyetlerde yer almaz.” ibareleri yer almaktadır.  

Dünyanın pek çok ülkesinde varlık fonları mevcut.  

OECD’e göre varlık fonlarının finansmanı genellikle, petrol, altın gibi doğal kaynakların satış gelirleri ve döviz kuru gelirleri ve diğer gelirlerden sağlanabilir.  

Varlık fonları bu varlıklardan elde edilen gelirleri uzun dönemde vatandaşlarının refahı, emekliliklerinde onlara daha fazla gelir sağlamak, ekonomik kriz dönemlerinde vatandaşlarına karşılıksız destek olmak, fiyat istikrarını sürekli kılmak ve sanayileşmeyi sağlamak amacıyla kullanırlar. 

Bu refahı yaratmak için de, tasarruf ettiği kaynakları, daha fazla getiri sağlayacağı alanlara yatırırlar. Yani yatırım yaparlar.  

Burada özetle iki unsur öne çıkar:

 1. Kaynaklardan Gelen Gelirlerin Tasarruf Edilmesi

2. Tasarrufların Gelecek Dönemlerdeki Refah İçin Kârlı Alanlara Yatırılması 

Bu amaçlarla bakıldığında Katar Yatırım Fonu (QIA) bizim yatırım fonumuza (TVF) göre çok daha fazla bir yatırım fonu.   

İçeriğine Türkiye’nin en değerli şirketlerini katarak bir varlık fonu kurulması zaten doğru bir anlayış değildi. Bu eleştiriler artık geride kaldı. O nedenle buraya girmeyeceğim.  

Hatırlarsınız.  

TVF’na yöneltilen eleştirilerden biri büyük projelerin finansmanı için elindeki yüksek değerli varlıkları teminat göstererek borçlanılacağı yönündeydi.

Oysa şimdi çok daha önemli bir konu ile karşı karşıya kaldık.

Bırakın varlıkların teminat gösterilerek borçlanılmasını, TVF elinde bulunan Borsa İstanbul’un % 10’luk kısmı Katar Yatırım Fonu (QIA)’na satıldı.  

Burada QIA için bir eleştiri söz konusu olamaz. Merak edenler bakabilir. QIA dünyanın önde gelen yatırım fonlarından birisi.  

Burada size sadece Dünya’nın en önemli finans merkezlerinden biri olan İngiltere’deki yatırımlarından bahsedeceğim: 

QIA, Barclays'te % 5,9 hisseye sahip ve bu hisse sahipliği onu İngiliz bankasının ikinci en büyük yatırımcısı yapıyor.  

Sainsbury's İngiltere’nin ikinci büyük süpermarket zinciri. QIA burada da %21,8 hisseye sahip.   

Harrods mağazasını hepiniz bilirsiniz. Lady Diana’nın beraber kaza geçirip vefat ettikleri, Dodi Al Fayed’in babası Mohamed Al Fayed’e ait çok katlı alışveriş merkezi. QIA bu mağazanın da sahibi.  

QIA, Ferrovial  FER.MC, China Investment Corp ve diğer küçük ortaklarla birlikte İngiltere'nin en büyük havalimanı Heathrow'un sahibi olan konsorsyumun bir parçası.  

Yukarıda da bahsettiğim gibi QIA tam bir varlık fonu. Fonun kaynağı ülkenin doğal kaynağı olan petrole dayanırken, varlığını önemli değerlere yatırım yaparak sürekli olarak geliştiriyor.

TVF’nun kendi internet sitesinden Yatırımcı İlişkileri Sayfası altında TVF Konsolide Finansal Tablolar 31 Aralık 2019 verilerine göre:

Rakamlarına ulaşmak mümkün. Buna göre 2018’den 2019 yılına TVF Konsolide Dönem Kârı bir önceki yıla göre 8.272 Milyon TL azalmış.  

Bununla birlikte TVF’nun doğal bir kaynaktan gelen fon akışı olmadığı için, QIA gibi başka ülkelerde yaptığı bu ölçüde büyük yatırımları da mevcut değil.  

TVF açısından en önemli gördüğüm değer ise hesap verebilirlik ve şeffaflık değeri.  

TVF bu iki değer için yine kendi internet sitesinde; “TVF, tüm iş ve faaliyetlerinde hesap verebilir ve şeffaf olmayı hedefler. Bu ilkeleri uluslararası kurumsal yönetim standartları ile tüm iş ve karar süreçlerinde gözetir.” açıklamasını yapmış.  

Ancak tüm bu güzel söylemlere rağmen eylemde hesap verebilir ve şeffaf olunduğunu söylemek çok mümkün değil. Şöyle ki: 

1. TVF kuruluş kanununda belirtildiği şekliyle “ Şirket, şirket tarafından kurulacak diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabidir” denilse de TVF için düzenlenmiş uluslararası genel kabul görmüş bir bağımsız şirketi tarafından hazırlanmış bağımsız denetim raporlarına ben rastlayamadım. Varsa da bu yazının yazıldığı bugün itibariyle internet sitesinden görmek mümkün değil.  

2. TVF 2019 Faaliyet Raporu yine internet sitesinde mevcut değil. 

Bu, işin mali tablolar yanı ile şeffaflık ilkesi.  

Öte yandan bundan daha vahimi, TVF bünyesindeki Borsa İstanbul’un hangi fiyattan satıldığı, hisse başına satış değerinin nasıl belirlendiği, bu satış değerine ilişkin yine uluslararası genel kabul görmüş ölçülerde bir değerleme raporu olup olmadığı konuları belli değil. Bu konuda bir açıklama yapılmadı.  

Hepimizin malı olan varlığın kaça satıldığını bilmemek sanırım bir tek bana garip gelmiyordur? 

Ayrıca, böyle bir satış olacak idi ise, başka kuruluşlarla görüşüp görüşülmediği, satış fiyatının rekabetçi olup olmadığı hususlarında da bir bilgi mevcut değil.  

Bütün bunların üstüne elde edilen bir varlık satışına neden ihtiyaç duyulduğu, elde edilen paranın nerede kullanılacağı da açıklanmış değil.  

Oysa TRT Haber İnternet Sitesinde, “Türkiye Varlık Fonu denetimi Komisyon'da görüşüldü” başlıklı 09.Haziran.2020 tarihli haberde belirtildiği üzere, TVF’na ilişkin harika bir değerlendirme yapılarak, 'Türkiye Varlık Fonu, Hazine değildir, bütçeyi fonlamaz. Merkez Bankası değildir, para politikasını belirlemez. Özelleştirme İdaresi değildir, portföyündeki şirketleri satmak gibi bir amacı yoktur, amacı değer yaratmaktır. Sigorta kuruluşu değildir.' denmişti.   

O zaman nerede kaldı bizim sözünü ettiğimiz ve piyasaların çok sevdiği “şeffaflık ve hesap verebilirlik”?

Twitter

Instagram

Popüler İçerikler

Beklenen Gün Geldi: Birbirinden Ünlü İsimler Saygı1 Formatının İkinci Konuğu Sertab Erener İçin Sahneye Çıktı!
Kızılcık Şerbeti'nde Yeni Doğmuş Bebeğin Başının Örtülmesi Tepki Topladı
Bahis Reklamı ve Teşvik İçin Soruşturma Başlatılmıştı: RTÜK Başkanı TV8 İçin İnceleme Başlatıldığını Açıkladı!