Bu kez 2020 yılı 2. Çeyrek rakamı da (-%9.9) bir önceki Çeyrek 2020-1. Çeyreğe göre %11 daralma olarak gerçekleşti. Böylelikle 2. Çeyrek üst üste daralma gösteren Türkiye Ekonomisi teknik olarak “Resesyona” yani “Durgunluğa” girmiş oldu.
Kur değerlerine baktığımızda ise 2020 1. Çeyrek Dolar/TL ortalama kur değeri 6,08 olarak gerçeklemişken, 2. Çeyrek Dolar/TL ortalama kur değeri 6,80 olarak gerçekleşti. Yani Milli Paramız sadece 1 Çeyrekte (3 ayda) ortalama %11,8 değer kaybetmiş durumda. Doğal olarak kişi başına düşen Milli Gelirimiz de azalmış oldu. Yani refah yaratamadığımız gibi, fertler olarak daha da fakir hale geldik.
Pandemi koşullarında tüm bunlar normal dediğinizi duyar gibiyim. Bu konuda aynı fikirdeyiz. O zaman şimdi, bu yılın diğer çeyreklerinde Türkiye’nin en iyimser koşullarla büyüdüğünü ve yıllıkta yılı %1 büyüme ile kapattığını varsaydığımızda, son üç yılı verilerini alarak ortalama büyüme oranını hesaplayalım: 2018 yılı GSYH (%3) – 2019 yılı GSYH (%0,9) – 2020 GSYH (%1) / 3 yıl = %1,63
Türkiye bazı çeyrekler yüksek büyüme gerçekleştirmiş olsa da, en iyimser şartla 3 yıl ortalama büyümesi %1.6 da kalmış bir ülke konumunda. Oysa biz her seferinde Türkiye, hiçbir şey yapmasa bile ortalama % 3-4 büyüme gerçekleştirir derken, son üç yıl büyüme ortalaması bu oranın bile yarısından az. Bunu bir yere not edelim.
Türkiye’de giderek artan işsizlik, gelir eşitsizliği, ekonomik refaha ulaşamamak ve büyüdüğünü sanarken fakirleşmenin altında bu ortalama büyüme oranı yatıyor. Türkiye uzun zamandır “Orta Gelir Tuzağı”ndaki bir ülke. Üstelik her geçen yıl, orta gelirden alt gelire düşme riski ile de karşı karşıya.
Türkiye sürdürülebilir büyümeyi sağlayamıyor. Refah yaratamadığı için bunu topluma yayamıyor. İş olanakları kısıtlı kalıyor. Yeni yatırımcı çekemiyor ve bu yeni durum Türkiye için yeni normal olmaya başladı. Türkiye’nin yeni normali ortalama % 2 civarında bir büyüme oranına dönüşünce, ülke içerisinde memnuniyetsizlik ve ümitsizlikte yeni normal haline geliyor. Hangi kesimden olursa olsun gençler ülkede kalmak istemiyor ve yurt dışına önemli oranda beyin göçü verir hale geldik.
eşitsizliğin mk
Bu içerik çok faydalı, teşekkürler, elinize sağlık. Yabancı yatırımcı mutlaka önemli, şu da ülkemizin gerçeği ne yazık ki; ülkemizde hem sayıca çok hem de maddi anlamda çok zengin insanlar var, fakat birçoğu bütün kaynaklarını yemek, içmek, eğlenmek, aşiretlerini beslemek, tarikat yaşamlarını sürdürmek, ülkenin gelişimini sağlamayacak yurt içi ve yurt dışı kişisel getirili yatırımlar yapmak, yüksek değerli ama devlete/millete faydası olmayan ziynet eşyaları/elbiseler/araçlar satın almak, kafe/bar/tekel/restoran vb. işletmeler kurmak şeklinde sadece kişisel getiri sağlayan ama paramıza değer kazandırmayan yatırımlar yapmak yolları ile harcıyorlar ve ülkenin gelişimine neredeyse hiçbir fayda sağlamamış oluyorlar, hayallerin ötesinde kaynakları ile. Ülkemizde yerli yatırımcı olabilecek birçok insan var ama birçoğu elini taşın altına sokmuyor, ülke kurulduğundan beri durum bu, bundan farklı olduğu bir dönem yoktu, yeni bir olay değil altını çizdiğim. Çok fazla cahilimiz var, hep vardı.