Aşk-ı Memnu dendiğinde hiçbirimizin aklına 45 yıl önce çekilmiş versiyonu gelmiyordur herhalde. Efsanevi Türk dizilerinden olmasına rağmen birçoğumuz bu versiyonundan haberdar bile değiliz. Bu kadar duyulmamış olmasının sebebi belki de, entrikaların bitmediği bu harika senaryoyu otuz üçer dakikalık 6 bölüme sığdırmaya çalışmasıdır.
Hadi gelin sizinle bu 45 yıllık versiyonunda kimler hangi karakterleri canlandırmış inceleyelim.
İşte bizim mutfak takımının Şayeste'sini 1975'te Şakire ismiyle Diler Saraç canlandırmış.
Mutfak takımındaki bir diğer kişide Nesrin. Karşımıza yine Nesrin ismiyle çıkıyor ve mutfakdaki hararetli dedikoduların baş rolünde yer alıyor.
Nihal ve Bülent'in yıllar önce vefat eden annesi İnci Ziyagil. 1975'te ölüm döşeğindeki halini görmesek de çocukları yine Matmazel'e emanet etti ve bu dünyadan uçup gitti.
Herkesin Arsen Ziyagil gibi çiftlikte yaşayan, can sıkıntısında kafa dinlemeye çiftliğe gidebilecekleri bir halası olmalı. Hele ki bu çiftlik eski Aşk-ı Memnu'daki gibi adada yer alıyorsa... At arabasıyla çiftliğe gitmek de çok zor olsa gerek.
Dizinin sempatik ve masum karakteri, Nihat Önal. 1975'te de fazlasıyla masum. Ah Nihat ah, başına ne geldiyse saflıktan geldi... Karakteri eski versiyonunda Ersin Pertan canlandırmıştı.
Babasının kızı mı annesinin kızı mı karar veremiyorum ama kesinlikle yaşayan en iyi Yöreoğlu kendisi. Eski Aşk-ı Memnu'da Peyker'i Suna Keskin canlandırmıştı.
Evde dönen en büyük entrikayı gören Beşir içine ata ata en sonunda yataklara düşmüştü. Bu eski Aşk-ı Memnu'da da aynen böyle gerçekleşmiş. Kitabı okuyanlar bilirler, Beşir Habeş asıllı siyahi bir hizmetlidir. 1975'te Beşir rolünü canlandıran kişi iste Afrika kökenli İhsan Küçüktepe'dir.
Evin afacan ve bir o kadar hiçbir şeyden haberi olmayan karakteri. Yerli yersiz sorduğu sorular ve söylediği sözlerle evin neşe kaynağı olmuş kişi. Hepimiz de severiz Bülent'i herhalde. Bu karakteri eski Aşk-ı Memnu'da Murat Erton canlandırmış.
Fransız asıllı Matmazel, İnci Ziyagil'den sonra evin bir diğer annesi. Fakat Bihter'in gelişiyle hayalleri suya düşmüş bir karakter. Tabii Matmazel anneleri tarafından ona emanet edilen çocuklara, her bakımdan yetersiz gördüğü bir kadının annelik etmesine 1975'te de şiddetle karşıymış. Matmazel karakterini Çolpan İlhan canlandırmış.
Efsaneler efsanesi Firdevs Yöreoğlu. Fitne ve fesatta özel yetenekleri olan bir karakter. Nebahat Çehre'nin olağan üstü oyunculuğuyla da kendini bize bir şekilde sevdirmişti.Eski Aşk-ı Memnu'da da bu karakteri Neriman Köksal canlandırmış ve Firdevs Yöreoğlu asaletini sonuna kadar hissettirmiş.
Evin bir diğer hiçbir şeyden haberi olmayan karakteri. Her defasında odalara dehşet dolu surat ifadesiyle giren, “işte şimdi yakaladı” dediğimiz ama son ana kadar gerçeği göremeyen saflık ve paranın simgesi Adnan Bey. 1975 yılında iste karakteri Şükran Güngör canlandırmış.
Triplerin sultanı. Dizinin her bölümünde istisnasız en az bir kere trip atıp, isteklerini bayılarak dile getiren babasının ‘taklım’sı Nihal Ziyagil’i. 1975 versiyonunda da Nihal karakterini Itır Esen aynen bu çizgide canlandırmış.
Günümüz Aşk-ı Memnu’sun da aşkı ilk defa yengesinde tatmış olan, Nihal dahil tüm genç kızların hayallerini süsleyen yağız delikanlı. Eski Aşk-ı Memnu’da ise ultra çapkın, uçan kuşa bile yazan ve kırmadığı ceviz kalmayan bir Behlül Haznedar görüyoruz. Bize bu iki karakter biraz farklı yansıtılmış geldi. Döneminde Behlül karakterini ise Salih Güney canlandırmış.
Her ne kadar babasının kızı olduğunu iddia etse de tam olarak annesinin kızı olan Bihter Yöreoğlu. Gözlerinin önünde birbirlerini seven Nihal ve Behlül’e dayanamayıp canına kıymış melankolik aşık. Adnan’a yaptığı yamuğu hiç birimiz unutmasak da, bir çoğumuzun dizideki en sevdiği karakterdi. 1975 Aşk-ı Memnu’sun da ise Müjde Ar’ın canlandırdığı Bihter Yöreoğlu’u daha pasif bir karakter olarak görüyoruz.
Kalplerimize dokunan veda sahnesi. Yüzlerce insan, tek bir his... Akıllarda kalan o son sözler ve bir devrin kapanışı. Eski veya yeni Aşk-ı Memnu fark etmeksizin, bu sahnenin yarattığı hisler hep aynı.
Lafı açılmışken söylemeliyim ki yeni aşkı memnu'da bihter'in delirerek intiharına giden süreç, game of thrones'da daenerys'in delirerek şehri dağıtmasına giden süreçten daha tutarlı, daha ince ve daha güzel işlenmişti. Hikayenin sonunu biliyoduk gerçi ama izlerken biz bile adım adım intihara sürüklendik bihter'le.
her izlediğimde aynı duyguyu alan bir tek ben miyim
TAKLIM NE DEMEK Kİ. BEN TATLIM DİYORLAR SANIYORDUM,,HATTA NE TUAF TATLIM DİYORLAR YAHU SANKİ TAKLIM DER GİBİ DİYORDUM,HARBİDEN ÖYLE DİYORLARMIŞ...