Bulut mu Olsam?

Hava durumunu dinliyorum. Sıcaklık düşüyor, hava parçalı bulutlu. “Tüh!” diyorum, “Hay şu bulutlara…”  Keyfinin kaçık olduğunu bildiğim can arkadaşımı arıyorum: “N’aber?”  diyorum. Cevap: 

“Bugün bulutluyum oğlum”. 

Dağıtamıyoruz bir telefonla bulutları, ama aralarından gönderiyorum sevgimi.

Televizyonu açıyorum sabah sabah, bilmiş bakışlı, her mevzunun uzmanı, her yetişkinin ebeveyni yorumcu, ülkenin üzerine çöken kara bulutlardan bahsediyor, istikbale bakıp titremeye davet ediyor hepimizi, evet, o güzel şarkıdaki mücrim gibi. Cürmümüzü de yüzümüze çarpıyor, sıkılıp zaplıyorum, sonra kırmızı düğme. Çıkmam lazım zaten. Fena halde kızgınım bulutlara ama uğraşacak vaktim yok şimdi… 

En sevdiğim çantama her zamanki gibi hiç ihtiyacım olmayacak temel ihtiyaç malzemelerimi doldurup fırlıyorum, uçağa ucu ucuna yetişiyorum ve havalanıyoruz. Delip geçiyoruz beni kızdıran bulutları, içlerini oyuyoruz, ama bakıyorum hiç de umurlarında değil. Öyle salınıp duruyorlar havada, ya bizim farkımızda değiller ya da mahsus yapıyorlar. Her halükarda güzel, masum, sessiz ve hafifler. “Yahu” diyorum, “Yoksa kabahat bulutlarımızda değil bizde mi?” 

Aklım oynak ya, buluta kaçıyor elimde değil, düşünmeye başlıyorum:

“Aslında şu bulutlar kadar haksızlığa uğramış nesne yok bu cihanda.” 

İşler ters gitmeye başladı mı hemen yapıştırıyoruz: 

“Üstümüze çöken kara bulutlar…” 

Neredeyse tüm kötü işlerin tarifinde içinden bulut geçen bir benzetme kullanıyoruz. 

“Bulut olsam alınırdım.” diyorum.

Sonra biraz daha bakıyorum uçağın penceresinden, sahiden güzeller. Temiz havada yaşıyorlar, özgürce dünyayı dolaşıyorlar, arada bir yağmur olup aşağı iniyorlar, sonra bir yolunu bulup gene yukarı. Güneşi ilk onlar görüyor, ışığın istedikleri kadarını tutup kalanını aşağı gönderiyorlar. Çok ateşliler, birbirlerine dokundukları zaman kıyamet kopuyor. Bir sarılmadan şimşekler, yıldırımlar... Vay be! Bazen kayboluyorlar, nereye gidiyorlarsa artık, uzun süre görünmedikleri oluyor. Bu sefer de “Niye gözükmüyor bunlar?..” diye dualar edip gökyüzüne yaldızlı davetiye gönderiyoruz, ama nafile. Kimseyi dinlemiyorlar, keyiflerine göre dolaşıyorlar Dünya’yı. Neresi onların tekrar göğe yükselmesine en uygun ortamı sunuyorsa oraya gidiyorlar. Eh, siz de olsanız öyle yapardınız emin olun. İnsanlık için önemsiz bir keşif yapıyorum:

'Bulutlu olmak çoğunlukla kötü, nadiren iyi, ama bulut olmak: O her zaman harika.'

Keşiflerimin sonu gelmiyor...

Etimologlara saç baş yolduracak bir aydınlanma yaşıyorum onbin metre irtifada: “Bulut aslında bulmaktan geliyor yahu.” diyorum. Bulma aygıtı gibi bir şey, zaten sürekli geziyor, daimi tarassut halinde. Bizim gibi hayatı aramakla geçmiyor, o sahiden bulmakla meşgul. Bulunca da uzak durmuyor bulduğundan, üzerine bırakıyor kendini, gürültülü ıslaklığı ve bereketiyle, sonra dönüşüp, dönüştürüp tekrar yukarı çıkıyor. Yeni buluşlara… Buharlaşıp yükselen ve uzaklaşan memnun, aşağıda kalıp güneşin keyfini çıkaran memnun. Tuhaf ama “Keyifli bir şey olsa gerek.” diyorum, seviyorum iyice bulut olma fikrini.

Derken alçalıyoruz, üstümüzde kalıyor bulutlar. Güneş ancak aralarından gözüküyor, suratı asık, neşe fakiri bir hava çöküyor etrafa. 

Önemsiz keşiflerim devam ediyor, havayı terk edip karartan ışık zihnimi aydınlatıyor ve anlıyorum: 

Bulutlara kızgınlığımızın ve her kabahati onlara yüklememizin sebebi hep onların altında kalmamız. Bir de onların dolaşması bizim sabit kalmamız.

Bulut üstünüzde asılı duruyorsa, güneşin parlaklığını sizden saklıyorsa ya üstüne çıkın ya hareket edin bulutsuz bir yere gidin ya da en iyisi bulut olun hayatınız hiç kararmasın. 

Ecmel Ayral

Facebook

Twitter

Instagram

Linkedln

YouTube

'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio' 

Popüler İçerikler

Ayliz Duman Çok Sade Kaldı: Miss Universe 2024'te Gelmiş Geçmiş En Çarpıcı Ulusal Kostümler Giyildi!
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı