Buluşlarıyla Milyonların Hayatını Kurtarıp İnsanlığı Bin Adım Öteye Taşımış 8 Bilim İnsanı

Bu sefer ne Einstein'dan, ne Tesla'dan, ne de Faraday'dan bahsedeceğiz. Bu sefer isimleri nispeten daha az bilinen, ama yaptıkları icatlarla ve buluşlarıyla günümüze kadar milyonlarca insanın hayatına hayat katan bilim insanlarından bahsedecek ve bu mükemmel insanların isimlerinin daha fazla duyulmasını sağlayacağız.

1. Karl Landsteiner

Karl Landsteiner 1868-1943 yılları arasında yaşamış olan Avusturya kökenli ABD'li bir immünolog ve patologdur. Kan gruplarını bulması ve kan naklinin tıpta basit bir işlem haline gelmesini sağlayan A-B-0 kan grupları sistemini geliştirmesiyle insanlığa inanılmaz büyük bir hizmette bulunmuş, bu sayede de 1930 Nobel Fizyoloji/Tıp Ödülü'nü almıştır.

Landsteiner, Viyana Patoloji Enstitüsü'nde araştırmacı olarak çalışırken insanlardaki kanın yapısındaki farklılıkları bularak, uygun olmayan kan nakillerinin tehlikelerini ortaya çıkardı. 1901 yılında insanlarda en az üç kan grubu olduğunu gösterdi; bu grupları A, B ve 0 olarak adlandırdı. Bir yıl sonra AB grubu da bulundu. Landsteiner, 1927'de M ve N gruplarını, 1940'ta ise Rhesus (Rh) faktörünü saptadı. Rh faktörü, anne ve bebeğin kanında ortaya çıkabilen ve düşük, ölü doğum ya da yeni doğanda ölümcül bir hastalığa yol açan bir dizi tepkimenin temelini oluşturuyordu. Landsteiner'in tüm bu çalışmaları adli tıbbın gelişmesine de önemli katkılarda bulundu; babalık ve cinayet davalarında kan gruplarının güvenilir birer kanıt olarak kullanılmasını sağladı. Kan gruplarının belirli genler aracılığıyla kuşaktan kuşağa aktarıldığının kanıtlanması, kalıtım ve antropoloji araştırmaları için de etkili bir yöntem sağladı.

2. Edward Jenner

Edward Jenner 1749-1823 tarihleri arasında yaşamış bir bilim insanı. Bir köy papazının çocuğu olarak dünyaya gelen, İngiltere'de bir operatörün yanında uzun süre çıraklık yapan ve daha sonra tıp öğrenimini geliştirmek için Londra'ya giden Jenner, orada John Hunter'in öğrencisi olmuştur. Hocasının tavsiyesiyle 1775 yılında, o dönemlerdeki en yaygın ve can alan hastalık olan çiçek hastalığı ile ilgili araştırmalara başlamıştır. 

Araştırmaları sonucu çiçek hastalığına aşı bulan Jenner, aynı yıl köyünde baş gösteren çiçek hastalığı salgını karşısında çocuklar üzerinde aşısını denemiş ve olumlu sonuçlar aldığını ispat etmiştir. Daha sonra 1796'da buluşu ile ilgili ayrıntılı bir rapor yayımlamış ve buluşu gerek Avrupa'da gerek ise Birleşik Amerika'da ilgiyle karşılanmış ve benimsenmişse de dönemin tıp bilginleri aşıya karşı çıkmışlardır. Fakat elde edilen sonuçların başarısı sebebi ile 1870 yılına gelindiğinde bir çok insan aşılanmıştır. Aşının babası olarak kabul edilen Edward Jenner da böylece insanlık adına en önemli bilimsel gelişmelerden birine imza atmıştır.

3. Norman Borlaug

Norman Borlaug 1914-2009 yılları arasında yaşamış olan ABD'li bir tarımbilimci ve bitki patolojistidir. Gelişmiş tarım teknolojisiyle dünyadaki açlık sorununu yenmeyi amaçlayan ve insanlık tarihine görülmemiş ölçekte bir fayda sağlayan Yeşil Devrim'in öncülerinden olmasının yanı sıra, 1970 Nobel Barış Ödülü'nün de sahibidir.

Minnesota Üniversitesi'nde bitki biyolojisi öğrenimi gören Borlaug, aynı üniversitede bitki patolojisi dalında doktora derecesini aldı. Daha sonra Rockefeller Vakfı'nın Meksika'da uyguladığı Meksika Tarım Programı'nda araştırmacı olarak çalıştı. Tahıl bitkilerinin ıslahıyla uğraştı ve ürün verimi yüksek olan yeni ırklar geliştirdi. Borlaug'un Meksika hükümetiyle çalıştığı süre içinde Meksika'nın buğday üretimi üç katına çıktı; 1960'ların ortalarında ithal edilen cüce buğday, Pakistan ve Hindistan'ın buğday üretiminde de yüzde 60'lık bir artış meydana geldi.

Borlaug; tarım, nüfus kontrolü ve besin kaynakları konusundaki birçok oturum ve komiteye de danışman olarak katılmasının dışında 1986'da, Dünya Gıda Ödülü'nün verilmeye başlamasını sağladı. Buğday üretimi konusundaki yeni teknikleriyle Meksika, Çin, Hindistan, Pakistan ve Afrika ülkeleri dahil olmak üzere dünyada hiç bir insanın kurtarmadığından fazla hayat kurtarmış olduğu iddia edilen ünlü bilim insanı, kendi halkını dahi besleme kapasitesi olmayan ülkeleri uçurumun kenarından döndürmüş ve böylece insanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.

4. Alexander Fleming

Alexander Fleming 1881-1955 yılları arasında yaşamış olan ve penisilini bulan İskoç bir bakteriyologdur.

1927'den itibaren penicillium cinsi içinde bir küfün özellikleri üzerinde incelemeler yapmaya başlayan Fleming, çıbanlara sebep olan bakterilerin üretilmesi sırasında havadan gelen bazı sporların saf kültürü mavi-yeşil renkli bir küf lekesi gibi çevrelediğini ve bakterileri öldürdüğünü tespit etti. Aynı sene penicillium üzerindeki bakteriyolojik deneylerini bitirmesine rağmen oluşan maddeyi üretmek için maddi imkânı olmadığından 1939 yılına kadar bekledi. Bunun nedeniyse Fleming'in genelde bahçe toprağı ile çalışmasıydı, bu da bir kimyager için zor bir işti; çünkü bahçe toprağını analiz etmek, elemek ve içinde doğru mantarları yetiştirmek uzun ve zahmetli bir süreçti. Buluşun bu günkü haline gelmesi iki farklı bilim adamına kalmıştı; dönemin önemli bilginlerinden Howard Florey ve Ernst Boris Chain. Bu üçlü, penisilinin geliştirilip etkili bir hale getirilmesini sağladılar. Bu başarısı neticesinde iki arkadaşı ile birlikte 1945 Nobel Tıp Ödülü'nü kazanan Fleming, 'Penisilinin Tatbikatta Kullanılması' adlı önemli bir kitap da yazdı. 

Fleming'in tüm bu çalışmaları sayesinde II. Dünya Savaşı ve sonrasında pek çok insanın yaşamı kurtuldu. Fleming, 11 Mart 1955 yılında 73 yaşındayken kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Buluşuyla modern tıbbın antibiyotiklere bakışını değiştirmiş, milyonların yaşamını kurtarmıştır.

5. Frederick Banting

Frederick Banting 1891-1941 yılları arasında yaşamını sürdürmüş olan Kanadalı bir tıp doktorudur. İnsülin hormonunun kaşiflerinden biri olan Banting, bu keşfi nedeniyle 1923 Nobel Fizyoloji/Tıp Ödülü'nü kazanmıştır. 

İnsülin hormonu geliştirildikten sonra hayvanlar üzerinde bir süre test edilmiş, ancak insanlar üzerinde denenmemişti. Herhangi bir yan etkisinin olup olmadığını gözlemlemek için geliştirdiği formülü şeker hastası olmamasına rağmen kendi üstünde deneyen Fleming, daha sonra iğneyi ölmek üzere olan 14 yaşındaki bir çocuğun üzerinde kullanmış ve hemen başarılı sonuç almıştır. Banting'in doğduğu gün olan 14 Kasım, Dünya Diyabet Günü olarak kutlanmaktadır. Ayrıca insülinden herkesin faydalanması için, 1 dolarlık sembolik bir ücret karşılığında tüm haklarını Toronto Üniversitesi'ne satmıştır.

6. Willem Kolff

Willem Kolff 1911-2009 yılları arasında yaşamış olan Hollandalı bir bilim insanıdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında böbrek yetmezliği üzerine bir çok araştırma yürütmüş, ilk işlevsel yapay böbreği üretmiştir. Diyaliz makinesinin mucidi olan Kolff, bu icadıyla günümüze kadar milyonlarca insanın hayatını kurtarmış, bir çok da önemli ödül kazanmıştır.

7. Wilson Greatbatch

1919-2011 yılları arasında hayatını sürdürmüş olan Wilson Greatbatch Amerikali bir mühendis ve mucitti. Gençliğinde orduya katılan ve İkinci Dünya Savaşı'nda yer alan Greatbatch, daha sonra elektrik mühendisliği okudu ve mezun olarak bu alanda çalışmalarına başladı. Onu üne kavuşturan ve insanlık tarihine adını kocaman harflerle yazdırmasını sağlayan icadı ise kalp pilidir. Greatbatch bu icadıyla bugüne kadar milyonlarca insanın hayatını kurtarmayı başarmıştır.

8. Paul Ehrlich

Paul Ehrlich 1854-1915 yılları arasında yaşamış olan Alman bakteriyogdur.

patojenkemoterapiStrasbourg, Freiburg ve Leipzig üniversitelerinde öğrenim gören Ehrlich, mezuniyetinden sonra kimyanın ve bakterilerin tıp üzerine etkilerini araştırmaya başladı. Birçok hastalığın asıl sebebinin bakteriler olduğunu biliyordu. Bu nedenle bakterilerin salgıladığı toksinlerin insan vücuduna verdiği zararları araştırdı ve antitoksinler üzerinde çalışmalara başladı. Hayvanlar üzerinde yaptığı çalışmalarda; hayvan vücuduna verilen zehirden sonra, hayvanın kendi doğal savunma mekanizması ile bu zehre karşı panzehir ürettiğini gözlemledi. Bu yöntemin insanlar üzerindeki etkilerini incelemek istedi. Hayvanların ürettiği antitoksinlerin insanlara ne gibi faydalar sağlayabileceğini araştırmaya başladı. Tüm bu çalışmalarıyla 1908 Nobel Fizyoloji/Tıp ödülünü kazanan Ehrlich, çalışmalarına tüm hızıyla devam ederek 1910 senesinde ilk kez bir patojene saldıracak bir ilaç üretti; kendisi bu nedenle kemoterapinin babası olarak da adlandırılır.

Popüler İçerikler

Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”
Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı