‘Brainstorming’, ‘Challenge etmek, ‘Deadline’, 'Set etmek', 'Down olmak' ve daha nicesi…
İstanbul'un plaza dili kimimiz için günlük hayatın son derece olağan bir parçasıyken, kimimizde 'NE DİYORSUN ANLAMIYORUM' diye bağırma isteği uyandırıyor; kimimiz içinse sadece biçimsiz, saçma sapan bir özentilik.
Eczacıbaşı Holding Başkanı Bülent Eczacıbaşı, ‘uydurukça’ dediği bu dille bir süredir mücadele başlatmış durumda; cezası 5 TL! Hürriyet’ten Ayşe Arman'a konuşan Eczacıbaşı’nın Türkçe duyarlılığına kulak verelim:
Yalnız bu uydurma dilin ortaya çıkma sebebi de maalesef plazalarda iş ortamı olan şirketler idi, kimse kusura bakmasın.Belirli üniversitelerden eğitim almış ve "beyaz yakanın da beyaz yakalısı" personel istihdam ediyorum, biz global bir şirketizin dışa vurumu idi bu dil.Bir toplantıya gitmiştim ve en üst düzeyden başlayarak herkes bu şekilde konuşuyordu, bir yerde "esnek bir yapı" demiştim, "esnek??? haaa flexible demek istiyorsunuz" dedi bir tip, "flexible??? haa esnek demek istiyorsunuz " dedim.Öyle bir moddaydılar ki sanki bu şekilde konuşmazsan sen hiç bir şey bilmiyorsun, onlarla aynı ortamda bulunmaması gereken başka diyarlardan bir insansın.Ama nihayet birileri anladı ve dile getirdi artık bu son derece gülünç ve hatalı olan tavrı. Türkçemiz çok zengin ve güzel bir dil, özenti durumlara kurban etmeyelim.Şimdi gidip bir meeting set edeyim :)
plaza dili konuşan oğlum olsa bile ağzına kürekle vurur. hastaneye send eder, verdiğim deadline a kadar düzgün konuşmazsa evden fired ederim. an itibariyle kendi ağzıma kürekle vurmak için kürek arıyorum :D :D
İngilizce kelimeler kullanarak kendisini Amerikalı veya İngiliz zannederek bununla gurur duymaya çalışan o kadar çok insan varki Kültür emperyalizmi denilen gerçeğin küçük bir yansıması sadece,sokağa çıkın mağaza tabelalarına bakın ne görüyorsunuz , çay içilen yere TEA HOUSE yazınca çaya 5 lira veriyor insanımız , bilmem anlatabiliyormuyum bu aşağılık kompleksi toplumun her kesimini sarmış vaziyette yazıklar olsun.