Buket Harıkçı Yazio: Yoga Öğretisinde Sevginin Beş Hali Nedir?

İlahi olan ile kurduğumuz ilişki seviyesidir.

Bu ilişki seviyesi gündelik hayatımızı bir hayli etkiler. En düşük seviyedeki sevgi köle-sahip ilişkisi halidir. “Bana kural ver senin verdiğin kurallara göre yaşayayım, bana emir et sana hizmet edeyim, senin uygun gördüğün kurallar çerçevesinde emrine köleyim” inancıdır. Bu tarz kurallar neredeyse tüm dinlerde, otoriter yönetim şekli ile yönetilen tüm ülkelerde mevcut.

2.Seviye Sevgi: Arkadaş İlişkisi

Arkadaşın arkadaşa duyduğu sevgidir. Burada durumlar biraz eşitleniyor. İlk seviye sevgide kölelik bilinci hâkim oluyor fakat burada kendine eşit bir sevme modeli geliştirmiş olunuyor.

Hz. İsa’nın 12 mürit temsilinde var olan bir durumdur. İsa 12 müritlerden olan bir arkadaşının ayağını yıkar… Bireyler bu sevgi seviyesinde eşitlik, iletişim ve aydınlanma yaşamış oluyor.

3.Seviye Sevgi: Ebeveyn – Çocuk İlişkisi

Bu sevgi seviyesinde ilahi olan bebektir, yavrudur. Özellikle Hıristiyan dininde Meryem Ana’nın Hz. İsa’ya beslediği sevgidir. Ve o inanca göre spiritüel inanç; çocuk yavru ile bir doğuyor ve o doğana tapınılmış olunuyor. Bu sevme / sevgi biçimi aslında kişinin yaratıcıyla kurduğu bağın bebekten, yavrudan geçtiği inancını da taşımış olduğudur. Her ne kadar günümüzde bu bakış açısı biraz değişime uğramış gibi görünse de bebeği olup ona sahipmiş gibi davranan ailelerle dolu etrafımız.  Bebek ile kendini ifade eden ebeveyn ya da bireyler evlatlarına karşı anne-baba olmayı onların sahipleri olmakla karıştırıyorlar. Özellikle annelik ile ilgili duygunun gözlere sokulup kutsanması da veya bebek sahibi olmamış kadınların daha az kadınmış gibi algılanması da bu sevgi biçimine örnek verilebilir. Hakikati yalnızca bir şeyleri doğurarak, büyüterek öğrenmez insan. Cibran çok öncelerinde bu tatta cümlelerle özetlemiştir durumu;

'Sizin diye bildiğiniz evlatlar gerçekte sizlerin değildirler,

Onlar kendisini özleyen Hayat’ın oğulları ve kızlarıdırlar.

Sizler aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler.

Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler.

Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla.

Çünkü onların kendi düşünceleri vardır.

Onların vücutlarını çalabilirsiniz ama canlarını asla. Çünkü onların canları

geleceğin sarayında oturur ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz.

Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye kalkışmayın hiç. Çünkü Hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir.

Sizler, evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız.

Yayı geren, sonsuza açılan yolda kendine bir hedef edinmiştir ve oklarını en

uzağa eriştirebilmek için kendi gücüyle sizleri gerer. Yayı gerenin elinde seve

seve bükülün çünkü oku atan O güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar elindeki

sağlam yayı da sever.'

4. Seviye Sevgi: Evlilik

Aile dizimi geleneğinde en zor olan şey iki farklı cinsin birlikte yaşaması.

Yaşamda insanın karşısına çıkabilecek en zorlu konu. Araştırmalar gösteriyor ki iki farklı cinsin anlaşması aynı cinsten olanlara göre daha zor. Artık bir ritüel olan ve türün devamı olan ve bazı medeni kurallar gereği gerçekleşen evlilik akdi, yaşamın olmazsa olmaz bir kuralı. Fakat bireyler için en büyük öğrenme süreci bu seviyede gerçekleşiyor. Bu seviyede olgunlaşma ve evrimleşme süreci başlıyor. Birçok insan ellili yaşlara gelmesine rağmen olgunlaşma yaşayamıyor. Eğer birey, hep masum kalmaya çalışıyorsa gelişimini yeterince sağlayamıyor. Yetişkin insanlar acıyla ve biraz korkuyla büyüyüp gelişim sürecini hızlandırmış oluyor. Bu sebeple biraz gelenekleri kırarak anne babasının paternlerinden çıkmalı insan. Kendi ayakları üzerinde durmalı. Böylece kişiler kendine olan keşifleri ile herkesi memnun etmeye çalışmanın gereksizliğini öğrenmiş olur. Biraz suçluluk hissetmeye başlar. Ve yetişkin olmaktan bahsederken aslında evlilik ile bu seviyedeki sevgi bireyi diğer sevgi seviyelerine göre büyük bir sıçrama ile geliştirmiş oluyor. Aile dizimi konusu yine yoginilerin çakrayı öğrenme sistemiyle doğrudan bağlantılı bir konu.

 “Aile dizimi mi yapsam yoksa çakra sistemleri nedir onu mu öğrensem?” demek aynı harita kullanımı. Önemli değil hepsi aynı yöne götürüyor insanı. Hedef; insan bilincini yükseltmek ki tamamıyla bir dönüşüm başlasın. Çünkü masum kalmaya çalışırsak ve bilinçte bir derinlik yaşamazsak bireyin algısında bozukluklar oluşmaya başlıyor.

Ez cümle evlilik; iki bambaşka bireyin birbirini sevmesi ve ilahi olana gitmenin büyük bir aşamasını oluşturur.

5. Seviye Sevgi: Sadece Aşk

Krişna-Kratha’ya olan aşkı… Ya da kendi kültürümüzde ki Mevlana- Şems aşkı…

Dışarıdaki bütün dünya yıkılsa da hiçbir kurala bağlı kalmadan, ailelere ve arkadaşlıklara duyulmayacak kadar yoğun bir bağ ile bağlılık duyulan sevgi seviyesi.

Avrupa’daki saray entrikaları da böyle.  O zamanlar evlilik dışı yaşanan ilişkiler ölümle cezalandırılıyordu.

Bu sevgi seviyesinde bireyler gözü kapalı bir şekilde hayatlarını riske atabiliyor. Özellikle Hindistan kültüründeki temsili eserlerde kadın ve erkeğin cinsellik anında yüzü birbirine dönük...

O anda hissedilen aşk eril ve dişil olmanın çok ötesinde… O yüz, ilahi olana doğru yönlenmiş oluyor. Bu seviyedeki sevgide; kendi inandığın etik ve değer sisteminin ötesine geçilmek istenecektir. Bir dolu şeyi terk etmek gerekecektir. Güneşinin peşine düşen Mevlâna gibi…

Popüler İçerikler

Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Rasim Ozan Kütahyalı’dan Atatürk Sözleri: “Şeytan Taşlamakla Anıtkabir'de Yapılanlar Benzer Eylemler”
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı