Beslenmede modern eğilim: daha fazla et (çoğunlukla kırmızı), diğer hayvansal besinler, daha az sebze, meyve, daha fazla işlenmiş besinler iken; Akdeniz Beslenme Modeli protein kaynağı olarak kurubaklagilleri önceliklendirdiği gibi balık dışındaki protein kaynaklarını özellikle kırmızı eti sınırlandırır.
Şu an kanser ve beslenme üzerine yapılan çalışmalarda da en yüksek risk faktörleri arasında kırmızı et tüketimi olduğunu görüyoruz. Artık neredeyse herkes biliyor ki kırmızı et tüketimi kalp-damar sağlığımızı ciddi anlamda etkiliyor. Ülkemizde kalp-damar hastalıkları ile ilgili oranların yüksek olmasının sebeplerinden biri olarak da görülüyor kırmızı et tüketimi.
Vejetaryen beslenmenin çeşitlerinden biri olan pesketaryen beslenmenin birazda olsa Akdeniz beslenme modeline benzediğini söyleyebilirim. Pesketaryenler balık veya diğer su ürünlerinin bulunduğu fakat başka hayvanların etlerine yer vermeyen bir beslenme düzeni benimserler. Süt ürünleri, yumurta tükettikleri ve protein kaynağı olarak et grubundan balığa öncelik verdikleri için Akdeniz Beslenme Modeline benzerlik gösterir.
Vegan beslenme tarzını benimseyenler hayvansal kaynaklı besinleri (kırmızı et, tavuk, balık, süt ürünleri, vs..) tüketmezler. Bununla birlikte araştırmalarda bitkisel kaynaklı olan bu beslenme modelini uygulayanların kolesterol seviyelerinin daha düşük, tip-2 diyabet gelişimi ve kalp hastalıkları kaynaklı ölüm riskinin ve kansere yakalanma riskinin daha düşük olduğunu görüyoruz. Bunu yapan danışanlarımı da çok takdir ediyorum.
Çocukların beslenme döngüleri üzerinden konuşursak ebeveynlere neler önerirsin?
Çocukluk obezitesi ülkemizde hızla yayılmakta. Burada ebeveynlerin rolü çok önemli. Eskiden çocuklar daha hareketliyken şimdi bilgisayar başında. Ebeveynler çocuklarına örnek olacak davranışlar sergilemeli.
2 yaşın altındaki çocuklarda diyet önermezken 2-7 yaş arasındaki çocuklar için yaşa uygun sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite ile önce ağırlık artışı durdurulmalıdır.
Okul çocuklarında çeşitli ve yaşa uygun beslenme önemlidir. Genelde aileler sütten ya da fazla ekmek ve tahıl tüketiminden kaçınıp et tüketimini arttırabiliyorlar. Oysaki çocuklar henüz büyüme ve gelişim çağında. Bizim gibi düşünüp karbonhidrat (ekmek; makarna, pilav, vs.) alımını azaltmaya gitmek gelişimini engelleyecektir. Sınırlı beslenen, dengesiz, yetersiz beslenen çocuklarda sadece boy değil, bağışıklık sistemi de zayıflar, hastalıklar artar.
Okul çağındaki çocukların büyüme ve gelişimi toplamda 3 su bardağı süt, yoğurt, bir de 2 dilim peynir alması gerekir. Eğer çocuk peyniri sevmiyorsa, onun yerine bir su bardağı süt ya da yoğurt daha koyması gerekir.
Özellikle danışmanlıklarımda çocukların her öğünde çeşitli ve yeterli beslenmeyi nasıl sağlayabileceğini aktarmak için Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Gıda Bilimleri Enstitüsü tarafından hazırlanmış rehberi kullanıyorum. Burada besin grupları 4 yapraklı yonca ile belirtilmiştir.
Ebeveynlere önereceğim bir diğer konu ise çocukların yemekle ödüllendirilmemesi, sadece onların sevdiği yiyecekleri önlerine koymamaları gerekir. Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı da unutmamalılar. Ne olursa olsun çocukların kahvaltı yapma alışkanlığı kazanması büyümesi, okul başarısı, algısı için çok önemlidir.
Mide ameliyatları hakkında ne düşünüyorsun?
Mide ameliyatlarına olan ilgi giderek artıyor. Genelde bir sürü diyet deneyip başarısız olmuş ve diyet tedavisi ile artık sonuç alamayan uzun dönemde kilo alan morbid obez hastaları bize geri kazandıran bir yöntem. İleri derecede obez olan bireyler için öncelikle kişiye özel, hayatına uygun diyet ve egzersiz programlarının mutlaka denenmesi gerektiğini düşünüyorum. Sonuç alınamadığı zaman ileri tedavi yöntemlerine başvurularak yaşam kalitesinin arttırılabileceğine inanıyorum.
Bu ameliyatlarda diyetisyenlerin rolü çok büyük. Çünkü sadece cerrahi ile yüzde yüz bir çözüm sağlanamıyor. Cerrahi dışında beslenme desteği, psikolojik destek ve egzersiz ile birlikte bütüncül bir yaklaşım olmalı. Özellikle bariatrik cerrahi alanında eğitim almış diyetisyenler hastaları hem ameliyat öncesi hem de sonrasında çok iyi bir şekilde takip etmeli. Bu eğitim ben de aldım ve şu an yurtdışından Türkiye’ye mide küçültme ameliyatı için gelip sonra ülkesine dönen online takibinde olduğum danışanlarım var. Ameliyat sonrası için Amerikan Metabolik Bariatrik Cerrahi Derneği’nin önerdiği takip süresi ise tam 5 yıl.
Hasta komplikasyonsuz bir şekilde taburcu olduktan sonra herhangi bir beslenme eksikliğinin olmaması ve uzun dönemde geri kilo almamasını sağlamak için hastaya bir diyetisyen yol arkadaşı olmalı. Mide esneyebilen bir organ Buket’çim... Doğru beslenme alışkanlığı kazanılmadığı sürece ilerleyen dönemlerde tekrar kilo alımı ve hatta ikinci bir ameliyat durumu bile söz konusu olabiliyor.
Azar azar ve sık beslenme ile Aralıklı oruç birbirinin tam zıttı ama gündemi en oluşturan iki konu da diyebiliriz. Bunun tercihini birey nasıl yapmalı?
Son dönemde ‘’Aralıklı oruç yapmak istiyorum’’ diye diyete başlamak isteyen çok fazla kişi olduğunu söyleyebilirim. Çünkü aralıklı oruç ile zayıflayanları ve reklamları gördükçe bir de bu yolu mu denesem diyebiliyorlar. Bu programa karşı değilim yine de hayatımızı saatlerin yönetmesini doğru bulmuyorum. Sosyal hayatımızdan eksik kalmadan, kendimize kısıtlamalar, kurallar getirmeden zayıflamak daha kalıcı bir çözüm getirecektir. Önemli olan vücudun ihtiyaçlarına odaklanmak. Bu da ne demek; vücudun verdiği sinyallere karşı direnç göstermemek demek. Aralıklı oruçta uzun süre boyunca yemek yemeyerek hissedilen o mide kazınmasına, düşen kan şekerine kısacası fiziksel açlığa karşı durulmaya çalışılıyor. Bu da kilo kaybı yaşatsa bile vücutta stres faktörünü giderek arttırıyor. Doğru beslenme alışkanlığı kazanılmadığı sürece bu tarz programlardan sonra yine bir kilo artışı yaşanabiliyor.
Hayatı bu kadar kısıtlı hale getirmek ve saatlere göre yaşamaya ne gerek var? Aslında her birimiz kendi hayatımızı ve tabi beslenmemizi keyifle yönetebilecek bilgiye ve deneyime sahip olabiliriz. Dengeli beslenmeyi, kendini dinlemeyi, ihtiyacına uygun tercihler yapabilmeyi öğrenip tekrar ettikçe hesap kitap yapmadan ideal kiloya ulaşmak, kilo yönetimini sağlamak mümkün. Bunun için öncelikle kendimize zaman tanımalıyız. Geçici ve hızlı çözümler yerine geleceğimize de yatırım yapabileceğimiz, vücudumuzu önemsediğimiz bir süreci önceliklendirmeliyiz.
Yine söylüyorum; diyette kural olmamalı. Bu nedenle 3 ana öğün 3 ara öğün şartımda yok. Danışanın yapabileceği ve hayatına uygun ir şekilde ana ve ara öğünleri belirliyorum.
Konu kahve! Bildiğim kadarıyla kahveye karşı bağımlılığın var. Bunu ne ölçüde sınırlandırıyorsun?
Kahve içmeyi çok seviyorum. Bana inanılmaz mutluluk veriyor. En sevdiğim ara öğünlerden biri de sütlü kahve. Gün içerisinde fazla kafein alımına gitmemek için filtre kahve içtiğim bardağı daha küçük ölçüde tercih etmeye çalışıyorum.
Sağlığımız için kahvenin müthiş bir faydası var. İçerisindeki antioksidanlar hafızayı güçlendirip unutkanlığı önlüyor. Yetişkinlerde gün içerisinde 4 kupadan fazlası yan etki yaratabiliyor. Alınan fazla kafein de kan basıncında artış, anksiyete, kalp atışının hızlanması gibi bazı durumlara sebebiyet verebiliyor. Kahve aynı zamanda diüretik bir içecek. Vücuttan sıvı atımına neden oluyor. Özellikle demir eksikliği anemisine sahip olduğum için hemen yemeğin üzerine içmemeye çalışıyorum. Çünkü yemekten hemen sonra içildiğinde B12 ve demir emilimini de engelleyebiliyor.
Şu an dünyada kaç çeşit beslenme modeli var ve bunlar neler?
Dünyada şimdiye kadar binin üzerine vardır diyebilirim. Ve her geçen gün bunun üzerine yenileri ekleniyor. Dukan, Paleo, Raw Eating, Karatay, Aralıklı Oruç, ayurvedik, ketojenik şu an aklıma gelen popüler diyetler arasında. Her ülkede çok farklı beslenme modelleri mevcut. Amerika’da ketojenik, flexitarian, whole30 gibi diyet programları popülerken Çin’de light food adında çok farklı bir diyet trend olabiliyor. Bu diyetlerin bazıları tamamen düşük kalorili giderek kilo kaybını sağlarken bazılarının felsefesi hiç yiyecekleri pişirmeden beslenmeyi, bazılarıysa besinlerin doğasını, hazırlanma şeklini, tadını, kalitesini ön planda tutar.
Senin de özellikle içinde olduğun online diyet tam olarak nedir? Online diyet olarak neyi nasıl hedefliyorsun?
Online diyet; diyetisyene gitmek yerine ister evde ister işte ister yurtdışında diyetisyeni ile online olarak görüşerek yaptığı beslenme ve diyet danışmanlığı hizmetidir. Diyet sürecini zamandan tasarruf sağlayarak daha da kolaylaştırmak isteyenler online diyet hizmetinden faydalanabilir. Özellikle yoğun tempoda çalışan ve diyetisyen ziyareti yapamayanlar, yurtdışında yaşayanlar, yaşadıkları şehirlerde diyetisyene ulaşma imkânı olmayanlar ve yeni doğum yapanlar için online diyet çok daha kolay oluyor.
Online danışmanlık hizmetimin yüz yüze danışmanlıktan aslında hiçbir farkı yok. Görüşmelerimi özellikle görüntülü bir şekilde gerçekleştirerek yüz yüze görüşmelerde olduğu gibi beslenme eğitimini verip diyet planlamasını gerçekleştiriyorum. Buradaki tek fark tartı. Artık dijital tartılar evlerimize girmeye başladı. Bazı tartıların uygulamalarından bile danışanın kilo takibini gerçekleştirebiliyorum. Tartıdaki rakam aslında bu süreçte bize bir motivasyon kaynağı. Kişiye özel ilerlendiği ve sağlıklı kilo kaybı ya da alımı sağlandığı sürece istenilen hedefe ulaşmak daha kolay gerçekleşiyor. Görüntülü görüşmelerde bazı konularda daha hızlı yol alabiliyoruz danışanlarla. Mesela evlerindeki tabak, kase ölçülerine göre porsiyon miktarlarını konuşabiliyorken, aldıkları bir ürünün hemen incelemesini yapabiliyoruz.