Spor veya egzersiz hepimizin en azından farkındalığı, bilinci ve benliği yüksek bireylerin yapmak istediği bir şey.
Çalıştığımız iş yerlerinde bitmek bilmeyen sunumlar, toplantılar ve projelerden kaynaklı hormonal veya moralmen çökme hali… Kronikleşen mutsuzluklarımız… Bedenimize yaşattığımız istikrarlı stres, vücudumuzun içinde akan sıvıları, kanı ve oksijeni kurutuyor. Biz egzersizi bu saydığım kavramları azaltmaya çalışmak hatta yok etmek için yapıyoruz canlı tutmak için yapıyoruz ve buna ‘’fasya’’ diyoruz.
Fasya vücudun her yerini bir ağ gibi saran; ekleme, kasa, kıkırdaklara, yağ dokusuna bilgi taşıyan telekomünikasyondan sorumlu bir bakan. O yeterince aktif değilse, artık tutkalımsı bir hale gelmişse vücudumuz patonejik bir bedene dönüşüyor. En büyük etkisi bilgisayar ortamında, saatlerce aynı pozisyonda oturmak, dolaşım sisteminin yeterince çalışmamasından kaynaklı vücut içindeki kırmızı alarmımız…
Evet pazartesiler güzeldir, yılbaşları güzeldir veya ilkbaharın gelmesiyle yaz tatili öncesi, sarkan yerlerimizi toparlamaya çalışmak ulvi bir içgüdüdür değerli okuyan. Fakat tüm zamanları kapsayan ve hepimizin beyninde dırdır eden bahaneleri vardır. ‘’Sıkıcı, çok uzak, yoruluyorum, zaman bulamıyorum, ortamı sevmedim, yarın vs.’’