Çocuklar,
*Birlikte çalışma ruhunu ve becerisini kaybetmiş,
*Okul kültürüne uyum sağlamaktan o kadar uzaklaşmışlar ki; bırakın ders dinlemeyi, odaklanmayı, girişte sıra olmak bile başarılması en zor işler listesinde üçüncü sırada yer almış,
*Sürekli bir heyecan beklentisine girmişler, heyecan yoksa konu dışına eğilim hızlanmış,
*Rahata alışmışlar, her şeyi önlerine ister haldeler. Tahtada yazanı deftere geçirmenin gereksiz olduğunu düşünüyor, tahtadakinin ve varsa ödevlerin dijital veli gurupları yoluyla kendilerine ulaştırılmasını istiyorlar.
*Kendilerini salgının etkisinden koruma çabasında da değiller, temas ne ki neredeyse birbirlerinin içinden geçiyorlar ve ne yazık ki bu durum kalabalık okullarda önlenemez halde.
*Salgın dolayısıyla sınıfların kapatıldığını gördükçe ilerleyen zamanda okulunda kapanacağını düşünüyorlar ve bu da motivasyonlarını olumsuz etkiliyor.
Veliler hakkında da üç beş şey yazmak isterdim ama bütün öğretmenlerin telefon numarası her velide var. Şimdi çoğu veli gece 22'den sonra öğretmenini arayıp ya da mesaj atıp ‘Ben böyle bir veli miyim öğretmenim?’ diye sorar korkusu ile bu meseleye dokunmuyorum.
En iyisi, en iyisinin okulu açık tutmak ve şartları mümkün olabildiğince düzenlemek (sınıfları seyreltmek, ders saatlerini ve süresini azaltmak vb.) olduğunu dileyerek yazımı balla kesiyorum.
Kesintisiz bir eğitim öğretim yılı olsun Allah’ım, amin.
Instagram
Twitter
Facebook