Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Bugün o gün...Günlerden Sezgi.Saat 09.00’da Antalya Adliyesi’nde 6. Ağır Ceza’da, işkence ve tecavüz edilerek, uyuşturucu verilerek öldürülen 15 yaşındaki Sezgi Kırıt’ın davası var.Yürekli bir avukat, Sibel Avukat, tam 7 yıl bu davaya baş koyuyor.

O da Saadet Öğretmen gibi, çok cesur bir kadın, vazgeçmiyor, pes etmiyor ve şu an toprak altında olan bir kız çocuğunun haklarını koruyor.Bugün, nefesleri tuttuk bekliyoruz, suçluların cezasını almalarını istiyoruz. Kadın Dernekleri Federasyonu da, Antalya Barosu Kadın Hakları Komisyonu da ful destek...

Yaşasın cesur kadınlar! BugünSezgi’nin ablası Sevgi anlatıyor, o da suçluların cezalarını alması için yıllardır Sibel Avukat’la dedektif gibi çalıştı...

Fethi Paşa Korusu’nda yapılan garip inşaat işleriyle ilgili Cengiz Holding’den dün açıklama istemiştik.

Cengiz Holding Koordinatörü Ömer Mafa arayarak merak edilen konularda bilgi verdi. Önce sözü geçen arazinin Fethi Paşa Korusu’nun dışında olduğunu belirtti.

Arazinin tapuda “0” lira gösterilmesiyle ilgili olarak da...

Hüseyin Avni Paşa Köşkü ve arazisinin yüzde 65’inin TMSF’den, yüzde 35’inin ise Zeynel Abidin Erdem’den toplam 51 milyon liraya satın alındığını ancak tapular birleştirilirken usulen “0” lira gösterildiğini anlattı.

Hüseyin Avni Paşa Köşkü iki yıl önce tuhaf şekilde yanmıştı.

Ömer Mafa köşkün bire bir şekilde yani aynen inşası için hazırlıkların tamamlandığını, inşaatın yakında başlayacağını sözlerine ekledi.

NATO’nun 8-9 Temmuz’daki Varşova zirvesi doğrusu hiç hayra alamet değil. Türkiye ve Avrupa’nın büyük kentlerini, Batı’nın uluslararası müdahalelerinin de sonucu olan devlet-dışı radikal aktörlerin terörü vurmakta. Varşova Paktı’nın dağılışının 25. yılında Polonya’daki NATO zirvesinde ise hedef tahtısına Rusya Federasyonu konuldu. Varşova Paktı’nı gömmüş Sovyetler’in son lideri Mikhail Gorbaçov’un “NATO’nun askeri yığınağının Rusya’ya sıcak savaş hazırlığı olduğunu” söylemesi boşuna değil. Retorik tartışmaya mahal bırakmıyor: ‘Caydırıcılık’. Bu Soğuk Savaş’ın mottosu. Sebepsiz yere değil elbette…

Batı; Brexit paniği, Avrupa’da neoliberalizmin sıkıntılı bir süreçle popülist sağı tetiklediği ve Transatlantik ilişkilerinin geleceğine dair farklılıklar yarattığı bir süreçten geçiyor. Uluslararası ticaret ve stratejik dengelerin Rusya ve Çin’in hakimiyet alanı Asya’ya kayması, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün ‘yükselişi’, paylaşım mücadelesinde yeni jeopolitik dengeler ve güvenlik mimarisini etkiliyor. Ve Batı kendini ‘düşüşte’ hissetmekte.

Eskiden robotların filmlerini seyrederdik. En güzel örnekse Terminator serisi. Skynet adlı bir yapay zeka tarafından kontrol edilen, insanları öldürmeye ve ‘direnişi’ kırmaya programlanmış tamamen otonom robotik sistemlerle John Connor’un başını çektiği bir avuç insanın mücadelesini konu alan film sanırım artık yavaş yavaş bilim kurgu olmaktan çıkıp hayatın ta kendisi haline geliyor.

Şu bir gerçek: Gelecek insan-makina ilişkisinde. Özellikle karar alma süreçlerindeki insan makina ilişkisi ve insanlar tarafından verilen kararların ne kadarının makinalara devredileceği aslında teknik/verimlilik ile ilgili olduğu kadar siyasi, hukuki, hatta felsefik ve etik alanına da girmeye başladı. Karar alma süreçlerinde makinanın bağımsızlığı açısından insan-makina ilişkisi üç şekilde sınıflandırılıyor:

Otonom olmayan robotik sistemler: Bu tarz robotik sistemler uzaktan insanlar tarafından kullanılıyor ve karar alma yetkisi tamamen insanların elinde.

Türkiye’ye bir rivayete göre 2 milyon 740 bin bir rivayete göre bir milyon fazlasıyla 3 milyon 700 bin Suriyeli göç etti. Bu arada Ürdün ve Lübnan’a da büyük göçler gerçekleşti. 13 milyon civarındaki Suriye nüfusunun 6-7 milyonluk kısmının ülke dışına çıkarıldığı tahmin ediliyor.

Şöyle bir soru soralım:

Acaba Esed, Rusya ile elele daha homojen bir nüfus yapısı oluşturmak için bu savaş ortamını kullanıyor olamaz mı? Homojen, yani mütecanis, yani tek renk bir nüfus yapısı... Acaba hangi renk, hangi tek tiplikte bir nüfus yapısı?

Suriye Türkmen Toplumu Lideri Samir Hafez , Kanal 24 ’te, Ardan Zentürk ’e verdiği mülakatta öteden beri İran ve Esed yönetiminin bombardımanlarının nüfus operasyonları halinde geliştiğine dikkat çekiyor: “Şam, Halep gibi sivil alanlar bombalanıyor; şehirler boşaltılıyor, oralara şii nüfus kaydırılıyor” diyor.

Şimdi gelelim Suriyelilerin vatandaşlığa kabulü meselesine...

Avrupa Futbol Şampiyonası final maçını TRT yayınlamadı. Tepkiler üzerine maçın uzatmasını yayınlamak zorunda kaldı.

Oysa TRT, meskenlerin, ticarethanelerin elektrik faturasından yüzde 2 oranında zorunlu tahsilât yapıyor . Yani meskenlerden, ticarethanelerden tahsil edilen parayla yayın yapan bir kuruluş oluyor. Dolayısıyla final maçına şifre koyamaz . Çünkü parasını aldığı bir yayını engelleyemez . Bir de TRT şampiyona öncesinde final maçı için herhangi bir şifre duyurusu da yapmadı.

Bundan böyle yayınlara şifre koyacaksa, TRT özelleştirilmeli . İsteyen parasını ödeyip seyretsin TRT’yi. Böylece satın alan ne için para ödediğini bilsin.

Yeri gelmişken hemen hatırlatalım TRT, 1993’te Anayasa’da yapılan değişiklikle devlet tekeli olmaktan çıkartıldı . Bu nedenle özelleştirilmesinin önünde hiçbir engel yok .

NATO Varşova Zirvesi’nde İttifak’ın doğu ve güney kanatlarına yönelik yeni tehdit algılamaları karşısında hem müttefiklerinin güvenlik endişelerini yatıştırmak hem de olası devlet ve devlet dışı kaynaklı tehditleri bertaraf etmek için örgütün caydırıcılık mekanizmalarını kuvvetlendirme kararı aldı. Bu bağlamda İttifak, Doğu ve Orta Avrupa ile Baltıklarda ortaya çıkan ciddi Rus tehdidi karşısında ilgisini şimdilik Doğu’ya yöneltmiş durumda.

Soğuk Savaş sonrası dönemde uzun bir süre NATO, Moskova’nın ikna edilebilir olduğu inancıyla hareket etmişti. Rusya’nın zayıf ve Batı ile ilişkilerinde uyumlu olduğu konusunda sahip olunan inancın verdiği özgüvenle, Brüksel Soğuk Savaş dönemi NATO stratejisinin bir parçası olarak bilinen İleri Savunma ( Forward Defense ) konseptini, Avrupa topraklarında yerleştirmiş olduğu askeri varlığı kaldırmak suretiyle terk etmişti.

Yücel…

Hataylı.

Uzman çavuştu.

2011'de Şırnak İdil'de arazi taraması yapıyorlardı, 20 kiloluk elyapımı bomba uzaktan kumandayla patlatıldı, havaya uçtu.

Vücuduna elektrik verilmiş gibi hissetti. Bacağını yokladı, bacağı yerinde yoktu. Tüfeği aklına geldi, kapıp çatışmaya girmek istedi, tüfeğini bulamıyordu, güpegündüz, zifiri karanlıktı… O an farketmemişti, gözleri de gitmişti.

Kelime-i şehadet getirdi.

Son nefesini vermeye kendini hazırlamıştı ama, kahraman ruhu teslim olmadı, hastaneye yetiştirdiler, bir değil, beş değil, kalbi 47 defa durdu kardeşim, 47 defa yeniden çalıştırdılar, 147 ünite kan verdiler, 73.5 litre eder, dile kolay, 60'dan fazla ameliyat oldu.

Bir bakanla konuştum. “Bizde Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü bilgisi var” dedi. Üsteledim, “Kendi birimlerimiz doğruladı”diye konuştu. “Ama teyidini bekliyoruz” diye ilave etti. İlgili bakana, “Peki neyin teyidi bekleniyor” diye sordum. “Bizim kaynaklarımız tarafından teyit edildi. Ama başka istihbarat birimleri ve diğer unsurlarca da teyidini bekliyoruz” diye konuştu.

Zaman ilerledikçe ibre, Bahoz Erdal’ın öldürüldüğü yönüne doğru kayıyor. En azından Ankara’daki kanaat bu yönde.

Bahoz Erdal olayıyla ilgili önemli bir gelişme yaşandı. PKK’nın telsizlerinden tüm birimlere, “Bahoz Erdal ve patlama konusunda konuşulmaması” talimatı verildi. Kandil’in talimatı sadece Suriye’deki birimlere geçilmedi. Türkiye, Irak ve Suriye sahasındaki tüm birimlere iletildi.

Başbakan Binali Yıldırım’ın tuhaf ve anlaşılması zor açıklaması, tam da Haziran 2016 erkek şiddeti çetelesini hazırladığım sırada karşıma çıktı.

“Hastaneye tedavi olmaya değil, kız bakmaya gitmek”… Üstelik bir arkadaşı anlatmış… İnsan “acaba nasıl arkadaşları var” diye düşünmeden edemiyor.

Videoda gördüğüm kadarıyla, Sağlık Bakanı Recep Akdağ bu konuşma sırasında kafası öne eğik oturuyordu, artık utançtan mı yorgunluktan mı, onu da bilemiyoruz...

“Kız bakmak” tek taraflı bir eylem olmalı. “Erkek tarafının” gözlemleri ve girişimcilik kapasitesiyle gerçekleşiyor. Eskiden hamamlarda, düğünlerde sosyalleşirken yapılırmış, “erkek anneleri”, yengeleri, halaları yaparmış.

Şimdi Türkiye gelişti, sağlık sistemi de gelişince, sosyalleşmeye ve dolayısıyla “kız bakmaya” da hastanelere gidilir oldu demek ki. Zaten kadın partner dediğin, manavdan sebze seçermiş gibi seçtiğin bir şey. Onlar hastanede hazır bekliyor, erkekler de bakıp seçiyor…

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
YORUMLAR
13.07.2016

Daha farklı gazetelerden de köşe yazıları paylaşılması güzel olabilir.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ