Dün tam bir söz düellosu yaşandı Ankara ile Moskova arasında. Önce Dışişleri Bakanlığı Suriye’nin İdlib şehrindeki bir hastanenin bombalanmasından dolayı hem Rusya’yı kınadı, hem de uluslararası toplumu Rusya ve Suriye’nin “savaş suçlarına” karşı durmaya çağırdı. Kısa süre sonra önce Rusya savunma bakanlığından “Biz yapmadık” açıklaması geldi. Ardından Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tuttu ters köşeden vurdu: Irak’taki Türk askeri hemen geri çekilmeliydi; Başika’daki askerler her taraftan dikişleri atmış olan Irak için tehdit oluşturuyordu. Lavrov’un suçlamasının Türk dışişlerinin daha önceki açıklamasına misilleme olduğunu anlamak zor değil. Daha birkaç gün önce Devlet Başkanı Vladimir Putin, ilişkilerin düzelmesi için Türkiye’den adım beklediğini söylediğinde bir iyimserlik havası eser gibi olmuştu. Ama o adımın düşürülen Rus uçağı için özür ve tazminat olduğu tekrarlanınca, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da tuttu o adımı Rusya’dan beklediğini söyledi. Rusya teröristlere silah vermeyi kesmeliydi. Erdoğan bununla muhtemelen bir süre önce PKK’nın Rus yapımı bir roketle düşürdüğü helikopteri ima ediyordu.