Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

'PANAMA Belgeleri'nde yeni perde açıldı; Panama'da kurulu Mossack Fonseca adlı danışmanlık şirketinden sızan belgelerin sorgulanabilir veri tabanı yayımlandı. 360 bin gerçek kişi ile 214 bin şirket adı yayımlandı.

Ülkelere göre sınıflanan arama motorundan, Türkiye’de 684 kişinin 101 denizaşırı (offshore) şirket bağlantısı olduğu ortaya çıktı. Kişilerin neredeyse tamamı iş dünyasından, holdinglerden, yatırım şirketlerinden. Siyasetçi ya da bürokrat ismine rastlanmıyor. Belli ki; veri tabanını elden geçiren Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), ön ayıklama sırasında tüm ülkelerdeki siyasetçi ya da bürokrat olanları çıkarıp nisan başındaki açıklamada yayınlamış. Geriye sadece iş dünyası ve bireyler kalmış.

Ankara, Ak Parti’nin yeni genel başkanı ve başbakanın kim olacağı ile partili cumhurbaşkanlığı sistemine odaklanmışken, sınırın Türkiye açısından kırmızı çizgi olarak görülen bölgesinde yeni gelişmeler mi oluyor?

Son bir hafta içerisinde Kilis’in karşısına denk gelen Cerablus bölgesine bir kara harekâtının hazırlıklarının yapıldığından, özel kuvvetlerin keşif amaçlı olarak sınır ötesine geçtiğine kadar birçok iddia kamuoyuna yansıdı.

Son olarak PYD’ye de özel bir angajman uygulanarak, Türkiye’ye yönelen terör saldırılarından sonra Suriye’deki kantonların vurulacağı iddiası da gündeme geldi.

Sorular belli.

Türkiye, Kuzey Suriye’de güvenliğini ciddi biçimde tehdit eden bu kritik bölgeye askerini sokar mı?

Geçmiş yıllarda dünyada gıda konusunda kendi kendisine yeten ve gıda maddesi ihracatından önemli gelir elde eden Türkiye son yıllarda tarım ve hayvancılıkta “net ithalatçı” konumuna geldi. Bunda tarım ve hayvancılığa sağlanan devlet destekleri ve sübvansiyonların AKP hükümetleri döneminde azaltılması etkili olurken, et, süt, tarımsal üretimde faaliyet gösteren devlet işletmelerinin özelleştirilerek satılması da diğer boyutu oluşturdu.

Özellikle etteki sıkıntılar ve astronomik şekilde artan fiyatlar nüfusun geniş kesimini oluşturan dar gelirli halkı et tüketemez hale getirdi. Et ya da canlı hayvan ithalatı soruna çözüm olamadı. Türkiye’nin büyük ve küçükbaş hayvan üretimi ile besicilikte en büyük paya ve kapasiteye sahip Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde artan terör bu alandaki krizi daha da büyüttü.

Yerel seçimlere üç; genel seçimlere ise üç buçuk yıl gibi süreler varken, Devlet Malzeme Ofisi’nin (DMO) 450 bin adetlik mühür ihalesi açmasını, olası bir erken seçimle ilişkilendirmek zaten isabetli değildi.

Nitekim ihale ilanı, heyecan dalgaları yaratınca, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) alımın seçime işaret etmediğini duyurdu. Ne var ki, “Mühür alımının, stokları hazır tutmak için rutin bir alım olduğu” ifadesi, inandırıcı görünmüyor. Her şeyden önce, en yakın seçime üç yıllık bir süre varken, “stoklar için rutin uygulama” pekâlâ, 2017 ya da 2018’de gerçekleşebilirdi. DMO’nun, YSK için açtığı bu ihalenin, bu yıl içinde yapılması planlanan bir referandum amaçlı olduğuna kuşku yok. Siyasi kulisleri, günlük demeçleri bir yana bırakıp sadece ihale şartnamesini incelediğimizde bile, referandum kararının neredeyse kesinleştiğini anlamak mümkün.

MHP’de müthiş bir siyasi satranç oynanıyor. Bahçeli, ihraç silahını çekmiş durumda. Meral Akşener ise parti içindeki mücadelesini sonuna kadar sürdürmekte kararlı. Ancak MHP zemininde siyaset yapma imkânı bırakılmazsa, yeni değerlendirme yapması kaçınılmaz.

Akşener, yeni parti kuracağı yönündeki iddiaları kabul etmedi. Ama siyasette 24 saat çok uzun bir süre olduğu gibi gün doğar, gün batar, siyaset yeni imkânlarla ortaya çıkar. MHP zemininde siyaset yapmasına izin verilmemiş mağdur bir Meral Akşener portresi ortaya çıkabilir. O nedenle Meral Akşener’in çıkışını izlemekte yarar var.

AK Parti ile MHP kurultaya gidiyor. İki partinin kaderi kesişmeye başladı.

Herkesin bildiği, kimilerinin bilip de görmezden geldiği, düşünmemeyi yeğlediği manzaranın özeti şöyle:

Ülkenin güneydoğusunda, düşük yoğunluklu falan değil, bal gibi sıcak savaş yaşanıyor. Bölücü terör örgütü ile mücadele adı altında Kürt halkına bir kez daha cehennem yaşatılıyor. Bölge kan revan içinde, yakılıp yıkılıyor. Besle kargayı oysun gözünü misali, IŞİD Kilis’te ilan edilmemiş bir savaş sürdürüyor. Halk Kürdüyle, Türküyle memleketini, yerini, ocağını terk edip per perişan kendi ülkesinde mülteci oluyor. İnsanlar, onar onar, yüzer yüzer ölüyor. Şehit haberleri sıradanlaştı, manşetlerden düştü, televizyonlarda ilk haber bile değil. Kürtlerin şehitlerinin ise adları yok, TSK bültenlerinde “adet”le sayılıyorlar. Son altı ayın bilançosu: asker, polis, özel harekatçı, çoluk çocuk sivil, silahlı Kürt eylemci, en az 6 bin can kaybı, bunun birkaç katı yaralı, yıkılan hayatlar, yetim çocuklar, acılı aileler...

Ahmet Davutoğlu nasıl arz etti şecaatini: “Başarılarımızın arkasında ahde vefa ve söze sadakat var.” Dostu düşmanı, herkesin kendisine haber verebileceği gibi, orada aranan sadece söze değil lidere sadakattir. “Davaya” sadakat, “Reis”e sadakatle sınanır. Mehmet Metiner’in arz ettiği gibi: “Bizde lidere sadakat esastır. Lidere sadakat, ideallerimize sadakattir. Onun için, ‘Biatsa biat, itaatsa itaat. Ölümüne arkandayız!’ dedik”… Daha 2007’de, Recep Tayyip Erdoğan başbakanken, AKP Meclis Grubu adına yapılan arzda demişlerdi ki: “354 vekil arkadaşımızla birlikte doğum günü hediyemiz, sonuna kadar size sadakattir”.

Sadakatle sınanmanın, sadakatle övünmenin, sadakatle şereflenmenin bando mızıkası, 28 Şubat sürecinde icat edilen “Orduya sadakat şerefimizdir” sloganıyla çalınmıştı. Sonra, Saadet Partililer bunu devralıp, biraz da AKP’ye hınçla, “Hocaya (Erbakan) sadakat şerefimizdir”e uyarladılar. Bir zamandır, şerefi Erdoğan’a sadakatle tartanların sedası yükseliyor; sosyal medyada da o şekil sloganlar gırla gidiyor.

Başkentte bulunan SETADC’nin ikinci yıllık konferansı Washington’da yapıldı.

SETADC’nin geçen yılki ilk konferansına Türkiye’den Cumhurbaşkanlığı sözcüsü ve kendisi de eski SETA direktörü olan İbrahim Kalın, o zamanlar henüz Erdoğanist Akşam’da yazan Etyen Mahcupyan gibi isimler katılmış, konferans 7 Haziran seçimlerinden sadece 2.5 hafta önce yapılmıştı. Ortalıkta Davutoğlu ve Erdoğan ayrılığı da bahsi de yoktu.

Bu yıl SETADC ikincisini düzenledi aynı konferansın. Beyaz Saray’a yakın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da son ziyaretinde kaldığı otel olan St. Regis’de yapılan toplantıda Türkiye-ABD ortaklığının tartışılacağı ilan edilen üç panellik konferasın ilk toplantısının başlığı ‘’NATO ve ABD-Türkiye Güvenlik Ortaklığı’’ idi.

“İnsan hakları kadın haklarıdır, kadın hakları insan haklarıdır.” Jennifer Lopez’in yeni klibi “Ain’t Your Mama”, dönemin ‘First Lady’si Hillary Clinton’ın 1995 yılında Pekin’de düzenlenen Dünya Kadın Konferansı’nda sarf ettiği bu sözlerle başlıyor. Clinton’ın kendi sesinden dinlediğimiz cümlelerin ardından 1950’li yılların ABD’sini çağrıştıran bir sahne ile açılan klipte, aynı zaman diliminden fırlamış bir Amerikan ailesiyle karşılaşıyoruz: Yapılı saç ve ağır makyaj ile tek başına yaptığı akşam yemeğini servis eden kadın ve gazete eşliğinde yemeğinin önüne konulmasını bekleyen bir adam.

“Çok önemli bir sorunumuz var hanımlar:

Öncelikle delirmeniz gerekiyor!”

Bir haber sunucusunu canlandıran Lopez, böyle sesleniyor sihirli kutudan kendisini izleyen kadınlara.

İnsansız hava araçları, ya da yaygın kullanımıyla drone ’lar, sadece askerî amaçlarla kullanılmıyor: Sakarya Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü yaban hayatı koruma sahasındaki avcılık faaliyetlerini drone ile havadan kontrol ediyor, AFAD Çanakkale ekibi âfet tehlike haritalarını oluştururken drone’lardan faydalanıyor, TÜBİTAK büyük inşaat projelerinin drone’larla 3-boyutlu modellenmesine dair teknolojileri aktarıyor, Anadolu Ajansı drone ile çekilmiş görüntüleri okuyucularına sunuyor, okullar bile sitelerindeki fotoğraf galerisinde drone’larla çekilmiş fotoğraflara yer veriyorlar.

Tüm örnekleri *.gov.tr uzantılı sitelerden seçmem bir tesadüf değil; valiliklerce kullanımları giderek kısıtlanan drone’ların sivil alandaki faydalarını hatırlatmak gerekiyor. Türkiye’de özgürlük ve güvenlik arasındaki dengenin havada da karadaki gibi ihlal edildiğini anlatmak gerekiyor.

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!