Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Viyana'da Avusturya Dışişleri, Avrupa ve Uyum Bakanı Sebastian Kurz'la birlikte medyanın önüne çıktığında Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye Raporu'nu 375 oyla kabul ettiği bilgisi geldi.

Bozkır, soru üzerine raporla ilgili hükümetin tavrını ortaya koydu:

- Geçen yıldan beri bütün uyarı ve anlatma çabalarımıza rağmen “Sözde Ermeni soykırımı”yla ilgili cümleler raporda yine yer aldı. Bu konu, bizim kırmızı çizgilerimiz arasında. Türkiye’nin geçmişinde utanç duyacağı hiçbir an yoktur. Rapor yine bizim için yok hükmündedir ve ulaştığında Daimi Temsilcimiz iade edecektir.

Rapordaki diğer ağır eleştiri ve ifadeleri anımsattık, şu yanıtı verdi:

- Eğer “sözde Ermeni soykırımı” konusu rapora girmeseydi, alır, eleştirilere yanıtları verirdik.

ABD’ye “YPG’yi terk edin ılımlı muhaliflerle İslam Devleti’ni (İD) temizleyelim” önerisini götüren Türkiye, Türkmenler, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bileşenleri ve selefilerle ilk hamlesini El Rai’de (Çobanbey) yaptı. Türkiye’nin desteğiyle kasabaya giren gruplar dört gün sonra hezimete uğradı.

Suriye ordusu Palmira ve Karyeteyn’den sonra Rusya, İran ve Hizbullah’ın desteğiyle Halep’te büyük bir operasyona hazırlanıyor. ABD Kürtlerle birlikte Fırat’ın güneyinde, Türkiye ise sözde ‘ılımlı’ gruplarla Fırat’ın kuzeyinde İslam Devleti’ne (İD) karşı bir harekât planı içerisinde. ABD’nin derdi Suriye ordusundan önce Türkiye sınırına doğru Fırat Nehri boyunca İD’in elindeki bölgelerin müttefik güçlerce kurtarılması. Türkiye’nin derdi ise Rojava’nın silahlı gücü Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) bölgeye girmesinin önlenmesi.

Suriye’de askeri, diplomatik ve politik işler yine karışık. Cenevre’de yeni tur görüşmeler için hazırlıklar yapılıyor. Esad rejimi halkın %60’nın yaşadığı kendi denetimindeki bölgelerde genel seçim için sandık kurdu.   

Ateşkese rağmen silahlar susmuş değil. Özgür Suriye Ordusu, El Nusra, Suriye Demokratik Güçleri (siz onu PKK/PYD olarak okuyun) IŞİD, Esad rejimi birbiriyle savaş halinde. Rusya ve İran’ın desteğiyle rejim ordusunun Halep’i ele geçirmek için operasyona başlayacağına dair haberler sık sık medyada yer alıyor.  

Bu arada çatışmalardan Türkiye de nasibini alıyor. Savaşan tarafların mermi ve füzeleri sık sık Türk tarafına düşüyor. Sivil insanları öldürmeye, yaralamaya devam ediyor. İlgililer sınır ziyaretlerinde sert mesajlar vermeye devam ediyorlar. Gün geçtikçe bu yakaya düşen füzelerle baş etmenin yolunun, sınır ötesi bir cephe hattı kurulmasına bağlı olduğuna inanmamızı ister gibiler.

İslam İşbilirliği Toplantısı’na katılmak için Türkiye’ye gelen ve Cumhurbaşkanı tarafından uçak inişinde karşılanan Suudi Kralı’nı izlerken bilindik gerçekleri bir kez daha hatırlatmakta fayda var diye düşündüm. İmam hatip öğrencilerinin sık kullandığı Arapça-Türkçe karışımı tabirle, “et-tekrarı ahsen velev kane yüzseksen” (yüzseksen kere de olsa tekrar iyidir). 

Devlet/iktidar, Suudi Kralı’nı, Cumhurbaşkanı’nın uçağa kadar gitmesi ile taltif etmesi yetmemiş gibi, bir de kendisine nişan takdim etti. Bu neyin nişanı, neye bu itibar diye sormadan geçmemek lazım.

Türkiye ile Suudi Arabistan… Hem bölgenin en önemli aktörlerinden hem de 2000’lerden sonra siyasi, ekonomik ve politik olarak büyük bir dönüşüm ve değişim sürecine giren iki ülke… Bölgesel dinamikler onları daha fazla işbirliğine itiyor.

Kasım 2002 seçimleri ile iktidara gelen AK Parti, Suudi Arabistan ile ilişkilerini her düzeyde güçlendirmek için önemli adımlar atıyor. Keza 2005’te Suudi Arabistan’ın yeni kralı olan Abdullah Bin Abdülaziz, ülkesinin Türkiye ile stratejik ilişkilerini güçlendirmek için büyük çaba sarf etmişti.

Aralık 2015’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan’ı ziyaretinin ardından iki ülke, Stratejik İşbirliği Konseyi kurarak ikili ilişkilerin kurumsallaşmasına yönelik çok önemli bir adım attı.

Memleketin bugünkü halinde, dokunulmazlıklarla ilgili Anayasa Değişikliği Kanun Teklifi’nin Meclis Başkanlığı’na verilmesini aklımı ne kadar zorlarsam da anlayamıyorum!?

CHP’nin teklifi destekleyeceğini söylemesi de, üstüne tuz biber ekti derler ya, öyle!

Teklifi özetleyip, ne istendiğine geçeceğim:  

 Ak Parti Genel Başkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri ve bütün milletvekilleri, anayasaya bir geçici madde eklenmesine dair kanun teklifini, 12 Nisan Salı  günü Meclis Başkanlığı’na sundular.

Atatürk’ü tarihimizden çıkarırsanız; size Çopur Musa kalır…

Çopur Musa, Uşak civarında bölükten kaçtı… Çevresine bir sürü yobaz toplayarak “Din elden gidiyor” diye kurtuluş ordusunu arkadan vurmaya başladı…

Denizli’nin Çivril bölgesini bastığında Kuvai Milliye birlikleri ile karşılaştı, yakalanacağını anlayınca Yunan birliklerine sığındı… Onu Yunanistan’a götürdüler… Bir süre sonra Yunan çeteleri ile Ege kıyılarını basmaya başladı…

Bir gün Çeşme kumsalında baktılar; Çopur Musa…

Hain her zaman haindir; sırtında iki tane Yunan askerinin cesedi, onları vurmuş affedilmek umuduyla hediye getirmiş…

Yargılanıp hapse atıldı…

Hapisten çıkınca hırsızlık yaparken vuruldu…

'Yavru vatana barış suyu götürmekle' AKP, suyun dağıtımı konusunda Kuzey Kıbrıs hükümetiyle anlaşamamıştı. Türkiye, gönderdiği suyun Türkiyeli özel bir şirket tarafından yönetilmesini istiyor ancak Kuzey Kıbrıs’ın koalisyon hükümeti bu konuda ayrı düşüyordu.

Ormanları, dereleri, tarım arazilerini; Maden, Turizme Teşvik ve 2B gibi yasalarla sermayenin hizmetine sokmakta pek mahir olan AKP iktidarı, yağma ve talanı kalkınma hamlesi olarak paketledi. Memleketin doğal kaynaklarını yok edip, halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını elinden aldığı gibi, varlığı yaşamsal önem taşıyan ve bir insan hakkı olan suyu da ticarileştirmekten geri duracak değildi.

Bir gece kulübünde DJ’den beklediğiniz şey sizi şaşırtmasıdır. İnternetin ya da sosyal medyanın da yapması gereken bu...

Nieman Lab’in gazetecilerin 2016 öngörülerini yayınladığı sayfasını incelerken sosyal medyanın haberciliğe getireceği yeni olanaklardan epey etkilenmiştim. Bunların en önemlisinin ise Facebook Instant Articles ile Facebook dışına çıkmaksızın haber okuma deneyimi olduğunu düşünüyordum.

Bir anlamda hâlâ böyle düşünüyorum. Ancak internetin ve haberciliğin değişen yüzünü daha geniş bir perspektiften bakarak değerlendiren Hossein Derakhshan’ı Uluslararası Gazetecilik Festivali’nde dinledikten sonra daha temkinli olmak gerektiğine karar verdim.

İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) 13. Zirvesi 'adalet' ve 'barış' temasıyla İstanbul'da toplandı. BM'den sonra ikinci büyük uluslararası örgüt olarak İİT, 57 ülkenin ve 1.7 milyar Müslüman'ın meselelerinin görüşüldüğü en önemli platform. 1969'da Mescid-i Aksa'nın yakılmasının ardından kurulan İslam Konferansı Örgütü 2011'de, İİT adını aldı. Tam da Arap isyanlarının Ortadoğu'yu yeni bir alt-üst oluşa taşıdığı günlerde... Konferans'tan teşkilata geçiş ne yazık ki beklenen 'daha fazla işbirliği ve yakınlaşma' ile sonuçlanmadı.

İİT, Arap isyanlarının getirdiği kaosta çatışma alanlarında istendiği ölçüde aktif, yapıcı bir rol üstlenemedi.

Popüler İçerikler

Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler
Wanda Nara'nın Icardi'nin Mesajını İfşaladıktan Sonra L-Gante'yle Yaptığı Paylaşım Icardi Fanlarını Kızdırdı!
18 Yaşındaki Şampiyon Balerin Eylül Sıla Ilgaz, Aile Evindeki Odasında Ölü Bulundu
YORUMLAR
15.04.2016

yılmaz özdil içinde gezdirmiş resmen.. http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/yilmaz-ozdil/23-nisan-torenleri-sehitler-var-diye-iptal-oyle-mi-1184884/

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ