İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki intihar bombacısı eylemiyle beş kişiyi öldürüp yaklaşık otuz kişiyi yaralayan “İslâm Devleti” örgütü (IŞİD-DAİŞ-DAEŞ) ile TC arasında kaçınılmaz kavga nihayet başlıyor mu? Bu sorunun çok kişiye tuhaf göründüğünü biliyorum. Çünkü şimdiye kadarki bariz işbirliği örneklerinden hareketle, İD’i AKP ile özdeş tutma eğilimi yaygın. Özellikle uğursuz ittifakın somut hedefi olan Kürtler, bu “seviyeli beraberlik” sonsuza kadar sürecekmiş gibi düşünüyorlar.
İktidarın yüzsüz-terbiyesiz propaganda aygıtı, âdetâ bu izlenimi pekiştirmek için çabalıyor. Aygıtın elemanları, insan sağlığına zararlı seviyeye ulaşmış dalkavukluğu her gün bir derece daha artırma zorlaması sonucu şuurlarını hepten yitirmiş, ettikleri lafın nereye varacağını, yarın başlara ne dertler açacağını fark etmiyor olabilirler. Belki de Ankara’nın esas donatıp silahlandırdığı, neredeyse yönettiği, belki içlerine elemanlar sokup sahada da yönlendirdiği örgütlerin başkaları olduğunu bildiklerinden, İD’e sahip çıkar konuma düşmekte önemli sakınca görmüyorlar.