Anayasa Mahkemesi üzerine süren tartışma kuşkusuz önemli ama hiçbir şey, ülkemizin bir bölgesinde yaşanan savaş benzeri görüntüleri, oralarda yaşananları unutturmamalı. İktidar makamlarından gelen, bazı ilçelerin, mahallelerin “temizlenmesi”(!) haberlerine kan dondurucu manzaralar eşlik ediyor. İnsansızlaştırılmış, harabeye dönmüş evler, sokaklar, mahalleler veya koskoca bir ilçe, evinden kaçan veya operasyon sonrası evine dönmeye çalışan çaresiz insanlar. Sonra savaş muhabiri kılığında, yıkım içindeki insanlara musallat olup haber çıkarmaya çalışan gazeteciler, düzmece “teslim ol-teslim olduk” sahneleri, özel harekâtçılara güzelleme yazan iktidar Kürtleri...
Neyin mutabakatı
Kürt siyasetçileri, ne amaçla, ne akılla silahlı isyan stratejisine karar verdiler anlamak imkânsız, ama sonuç ortada; eğer amaçladıkları o ise, söz konusu olan geniş katılımlı bir “halk isyanı” değil.
Buna karşın, hiçbir iktidar, ülkesinin bir bölgesini savaş bölgesine döndüren gelişmelerdeki sorumluluğundan, daha fazla askeri tedbir ve ona eşlik eden karartma, susturma tedbirleri ile sıyrılamaz.