Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Halep'e yönelik tehdit daha da büyüdüğü takdirde Amerika'nın yapmak isteyebileceği tek şey muhaliflere ağır silahlar temin etmek olabilir. Amerika'dan bundan daha dişli bir politika bekleyenler ümitlerini yeni Amerikan başkanına saklamak zorunda.

Geçen hafta Rusya’nın hava desteği sayesinde rejim önemli bir zafer daha kazandı.

Rejim güçleri, muhaliflerin Türkiye sınırı ile temasını sağlayan koridoru yararak muhaliflerin kontrolündeki Nubul ve Zehra beldelerine ulaştı.

Böylece Türkiye’nin muhaliflere lojistik destek sağladığı Halep-Türkiye koridoru kesilmiş oldu.

Rejimin, Nubul ve Zehra'ya ulaşmasıyla, Halep şehir merkezi kuzeyden kuşatılmış oldu.

Çalışma hayatının önümüzdeki günlerde en çok tartışacağı konu, özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma hakkının tanınması olacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, hafta sonu yaptığı açıklamalarla önümüzdeki dönemin çalışma hayatı açısından hareketli geçeceğinin sinyallerini verdi. “Güvenceli esneklik” modelinin hayata geçirilmesinden kıdem tazminatına kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. En önemlilerinden biri de, bugünlerde Meclise sevk edilecek kanun taslağıyla “güvenceli esneklik” modelinin hayata geçirilmesi kapsamında özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma hakkı tanıyan, uzaktan çalışmayı İş Kanunu’na dahil eden düzenlemelerdi. Peki, güvenceli esneklik ne demek, çalışma hayatına ne getirir?

Özel istihdam büroları ülkemizde zaten var olan kurumlar. Özel istihdam büroları, aynen İŞKUR gibi iş bulmaya aracılık eden ve özel sektörde faaliyet gösteren şirketler. Yeni düzenlemeyle, özel istihdam büroları, işçilerle doğrudan iş sözleşmesi imzalayarak bu kişileri istihdam edecek ve talep eden işverenlere bu işçileri devredebilecek. Böyle olunca da, kendisi işçi istihdam eden ve bu işçileri dönem dönem eden işverenlere kiralayan bir yapı söz konusu olacak.

439 istihdam bürosu

Halen İŞKUR’un yetkilendirdiği 439 özel istihdam bürosu bulunuyor. Bu düzenleme sonrasında belirli şartlarda bu bürolara geçici iş ilişkisi kurma hakkı tanınacak. Planlanan düzenlemeye göre, 2 yıldır kesintisiz faaliyet gösteren özel istihdam bürolarından brüt asgari ücretin 200 katına kadar teminat verebilenlere bu yetki tanınacak.

Bir süredir Alman, İtalyan, Japon bankalarının hisseleri sert biçimde değer kaybediyor. Nedeni de mali zorlukları ve bozuk bilançoları.

Son birkaç günde altın fiyatlarında sert bir yükseliş oldu. Bunun çok tedirgin edici bir nedeni var; 2008 sonrasındaki yükseliş nedenine benzer bir neden. Küresel çapta mali sisteme, yani bankacılık sistemine 2008’de olduğu gibi ‘yeni bir Lehman’ korkusunun gelmesi, güvenli liman arayışı.

Bir süredir Alman, İtalyan, Japon bankalarının hisseleri sert biçimde değer kaybediyor. Nedeni de mali zorlukları ve bozuk bilançoları. 2011 sonrasında tüm iyileştirme, sermayelendirme çabalarına karşın, bankaların batık kredileri çok yüksek. Dahası, merkez bankalarının son aldıkları para politikası kararlarının, bankaların bilançolarını ve de işlerini zorlaştıracağı beklentisi yaygınlaşıyor.

CHP’nin Nazlıaka krizi, bu hafta sonu tam iki ayını dolduracak.

Yönetilemedikçe adeta komediye dönüşen bu krizi, ‘Bir deli bir kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış’ ya da ‘Mahalle yanarken, mahallenin güzeli (!) saçını tararmış’ diye okuyabilirsiniz.

Hangisinden okursanız okuyun, kriz yönetimi açısından ders niteliğinde olduğu kesin.

Gelin, memleket yangın yeriyken adım adım tırmanan bu ‘gıybet’ krizine birlikte bakalım ve ipuçlarını okuyalım.

Her şey, aralık ayının 14’ünde saat 13.50’de, Turktime’da Talat Atilla imzalı ve ‘CHP’li Nazlıaka Atatürk’ü sildi’ başlıklı bir özel haberle başlar.

Aylin Nazlıaka, demeçleriyle ve kıyafetleriyle her zaman medyanın ilgisini üzerine çekmeyi başaran bir isim.

Bu kadar çok önemsenen, neredeyse HDP ’nin tek konusu olan 23 numaralı evin bodrumunda bizi çok şaşırtacak, terör örgütü konusunda bildiklerimizi yeniden gözden geçirmeye icbar edecek kişi ya da kişiler mi bulunuyor?

Önce “yaralılar var” denmişti.

Bir HDP milletvekili (bir hanımefendi) TBMM kürsüsünden, gözümüzün içine baka baka, “Ambulans gönderilmiyor. O evde çok sayıda yaralı sivil vatandaş bulunuyor. Listesi elimizde... Devlet onları ölüme terk ediyor!” tezviratında bulunmuştu.

Bir evin bodrumuna gizlenmiş yaralı sivil vatandaşlar...

Hepsi de (niyeyse) silahlı...

Sayı da vermişti hanımefendi: 28...

Demirtaş “30” diye düzeltmişti...

16 Ağustos’tan bu yana 56 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 461 sivil öldü. Ve bugün 18. gün. Cizre’deki vahşet bodrumundan hâlâ haber alınamıyor.” 

Demirtaş’ın Cizre’deki resmi söylemle “operasyon”, gerçek yüzüyle “katliam”a dair Meclis kürsüsünden yaptığı açıklamalar dehşet vericiydi. 

“Operasyon” tamamlanmış olmasına karşın, 60’a yakın cenazenin; sokaklara dağıtıldığı, böylece zamana yayılmış ve çatışma sonucu gerçekleşmiş gibi “parti parti”yapılacak açıklamalarla toplumsal infiale yol açmamanın amaçlandığı, cenazeleri almaya gelen belediye cenaze hizmet yetkililerine güvenlik güçlerinin “Cenazeler daha hazır değil ki” yanıtının verdiği, Şırnak Valisi’nin orada görev yapan bazı meslektaşlarımıza “Ben de biliyorum siviller olduğunu ama kurunun yanında yaş da yanar” dediği... 

Peki seçimlerde en çok oyu almış üçüncü partinin Eş Genel Başkanı’nın bu açıklamaları nasıl olup da karşılığını bulamıyor? Çünkü gerçeği aktaracak kanallar tıkalı. Tıpkı o sokaklar, o ilçeler gibi, “gerçek” de abluka altında. Gerçeğin peşindeki gazeteciler, ölüm tehdidi altında.

Havuz medyasının HDP haberleri konusu artık girilmeyecek kadar “savaşçı” bir alan. Sıcak savaş içinde “düşman konsepti” ve “nefret söylemi” dahilinde ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Orası artık yazıyla anlatılamayacak kadar net ve sinir bozucu. Her gün basın tarihine geçecek, ileride üzerine kitaplar yazılacak şeyler yazılıp çiziliyor. CHP ve CHP’li haberleri içinse, “düşman konsepti” değişmiyor ama daha çok “psikolojik harp” ve “soğuk savaş” tekniklerine başvuruluyor. Son örneğini, kayyum dahilindeki Bugün gazetesinin, CHP Milletvekili Selin Sayek Böke’nin sürmanşetten dini kökenini sorgulama haberinde gördük. Dini faşizmin ne olduğu ve bu ülkeyi neler beklediği konusunda epey fikir verici bir örnekti. Endişeli modern diye dalga geçilenlerin haklılığı konusunda da.

Bir şekilde havuz medyayı takip edenler ve takip etmek zorunda kalanlar az çok anlamıştır. Bu gazetelerin ön sayfalarının bir matematiği var. Manşette eğer Başkanlık sistemi PR’ına dair bir şey yoksa paralel yapı haberi (FETÖ kullanımı da yaygın) , kenarlarda illa ki, CHP ya da HDP’li vekillere bulaşan bir haber, küçük bir iki müjde (atama olasılığı vs.) ve proje haberi, Erdoğan’ın hoşuna gidecek bir şeyler vs. Bu ara asıl dikkatimi çeken ise CHP haberlerindeki yıldırıcı benzerlikler oluyor. Bu yüzden bu haftaki Köşe Vuruşu’nu havuzdaki CHP haberlerinin algoritmasına ayırmak istiyorum.

Başbakan Davutoğlu tarafından Mardin'de açıklanan, ”Master Plan”la ilgili bakanlıklar kendilerini ilgilendiren alanlarda çalışmalara başladılar.

AK Parti grup toplantısı için Başbakan Davutoğlu'nu beklerken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ile konuştuk.

Master planın en önemli ayaklarından birini Aile bakanlığı oluşturuyor. Çatışmaların sürdüğü bölgelerde kadınların ve çocukların rehabilitasyonu büyük önem arz ediyor.

Aile Bakanı bölgede şu ana kadar yaptıkları çalışmaları ve bundan sonra yapılacakları anlatırken, soruna odaklanmış bir bakan portresi çizdi.

Sema Ramazanoğlu'nun zaten bir ayağı bölgede. İllerin yanı sıra çatışmaların yaşandığı ilçelere de giderek hem bölge halkına hem görev yapan elemanlarına moral vermenin çabası içinde.

World Cities Culture Forum’un 2014 raporuna göre, İstanbul, halkın kullanımına açık yeşil alan açısından epey çorak. Londra’nın yüzde 38,4’ü, Berlin’in yüzde 14,4’ü, Paris’in yüzde 9,1’i halka açık yeşil alanlar, parklar ve bahçelerden oluşurken, bu oran İstanbul’da sadece yüzde 1,5.

Londra’da 3000 park, insanların meyve sebze yetiştirdiği alanlar, özel mülkler, iki ulusal doğa parkı eklendiğinde kentin yüzde 47si yeşil alanlardan oluşuyor. Kentteki ağaç sayısı 8 milyon.

New York'ta 600 bin ağacın tek tek interaktif haritası yapıldı. İstanbul’da her gün bir yerlerde ağaç kesilirken, bir kent düşünün ki tek tek tüm ağaçların yerini, cinsini, mevcut durumunu takip ediyor.

Yeşile değer veren kentlerde yeni trend dikey yeşillendirme ile kışın soğuğu yazın sıcağı tutmaya yarayan çatı bahçeleri. Mesela, Madrid bunlardan biri.

Hollanda’da yüzen ağaçlarla orman yaratılırken, Arnavutluk’ta ağaç kesmek yasaklandı.

ABD'nin 'üzülmektense tedbirli olmak iyidir' anlayışına dayalı Ortadoğu yaklaşımı tehlike arz ediyor.

Önümüzdeki haftalarda Amerikan dış politikasını epey konu edeceğim, zira Başkan Barack Obama'nın görevdeki iki dönemine dair söylenecek çok şey ve kendisinin Ortadoğu geneline ilişkin stratejik, siyasi, ideolojik ve hatta kişisel yaklaşımını irdelemenin çeşitli yolları var.

Öncelikle bu hafta sonu Cumhuriyetçilerin liderlikle ilgili tartışmalarını dinlerken dikkatimi çeken bir şeye odaklanmak istiyorum. Yalnız, tartışmalar derken, Ortadoğu'yu daha çok bombalayarak ABD'yi 'tekrar büyük' kılma saçmalığından veya paranoyak vatanseverliklerinden bahsetmiyorum.

Obama, ilham verici konuşmalarında yeni bir dünyanın sözünü veriyor, ancak politikalarının ya da politikasızlığının getirdiği sonuç, üç aşağı beş yukarı aynı eski ve yorgun dünyanın daha kaotik hali.”

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!
Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"