Kendisine ‘bölgesel aktör’ ve ‘oyun kurucu’ payelerini biçen hükümet, Rusya ile hesapsız bir gerilim yüzünden Türkiye’yi Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi NATO’nun gölgesinde hizaya soktu. Rus uçağının düşürülmesi karşısında Vladimir Vladimiroviç Putin’in kestirilemeyen öfkesi ve bedel ödettirme çabaları Türkiye’nin bölgesel hesaplarını paralize edecek şekilde dallanıp budaklanıyor.
Hükümet bir devletin başına 100 yılda bir düşecek bir krizi soğutamadan bu kez Irak’la yüksek gerilimli bir sayfa açtı. Türk ordusunun Musul’a bağlı Başika’daki askeri eğitim kampına sevkiyat yapması üzerine Bağdat’tan kestirilemeyen bir çıkış geldi:
“48 saat içerinde askerlerinizi çekin yoksa BM Güvenlik Konseyi'ne gitmek dahil tüm seçenekleri kullanacağız.”
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun gereksiz bir gerilimi düşürmek için Iraklı mevkidaşı Haydar el İbadi’ye mektup yazması elbette önemli. Ne var ki Türkiye’nin dostluğuna önem veren Dışişleri Bakanı İbrahim el Caferi’nin sürenin bugün dolacağını hatırlatması mektubun pek de işe yaramadığını gösteriyor.