Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Rus uçağını düşürerek Kremlin'e mesaj verdiklerini ve Rusya'nın önüne bir sınır çektiklerini sananlar yanılıyor. Rusya'yı Suriye'de tutan son bariyer Türk-Rus ilişkileriydi. O bariyer yıkıldı.

Ankara, Suriye’de 2011’den beri itelediği ‘devrim’ treninin Ruslara toslamasının ardından bu kez Türkmen hassasiyetine yaslanarak ‘kurtarılmış bölgeleri’ tutma çabasına girişti. Ne var ki bu oyun dün TSK tarafından Rus uçağının düşürülmesiyle iki ülkeyi fena halde karşı karşıya getirdi.

‘Nevzuhur İttihatçılar’ bunu Suud-Katar-Türk üçlüsünün beslediği ‘silahlı gruplar’ namına bir savunma hattı oluşturmaya yönelik bir ilk atış olarak alkışlayabilir.

Bunu “Gücümüzü kimse sınamaya kalkışmasın” naralarına rağmen kırmızı çizgileri defalarca çiğnenmiş bir iktidarın itibarını kurtarma çabası olarak algılayanlar çıkabilir. Veyahut birileri bunu Putin’in diliyle konuşmak ya da Türk’ün gücünü göstermek olarak yorumlayabilir. Tabii Ankara’nın NATO’yu işin içine sokmak için derhal acil toplantı çağrısı yapması bu kibirli yorumun fiyakasını bozmuyor değil!

Yeni Hükümette en büyük sürpriz Ali Babacan'ın yokluğu olarak görülüyor.

Babacan’ın yerine Mehmet Şimşek’in gelmesi piyasalar açısından “dengeleyici” bulundu. Aynı fonksiyonu yerine getirip getiremeyeceğini zaman gösterecek.

Yeni ekonomi yönetiminde en çarpıcı yönün harcamacı bakanlıkların ağırlığı olduğunu söyleyebiliriz. Binali Yıldırım’ın daha önce Babacan’ın frenleyici tutumuna kızdığını biliyoruz. Yıldırım ve yeni Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın Cumhurbaşkanı’na yakınlıkları, güçlerini artıran önemli bir unsur.

Türkiye Cumhuri-yeti’nin 64. Hükümeti’nin listesi dün açıklandı.

Kabine listesi hakkında Ak Parti hükümetlerinin tümünün üzerindeki bir yoğunlukla tartışma yapılmasının nedeni aşikâr.

Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından bir “uyarlama” süreci yaşanan Ak Parti’nin 1 Kasım seçiminde elde ettiği yüzde 50’lik başarının sunduğu, 4 yıllık tek başına, güçlü iktidar olanağı.

Ankara siyaseti açısından dışta edilgenlikle etkenlik arasında gidip gelme, içte ise yapısal transformasyon ve belirleyicilik hatlarında ilerleyecek bir 4 yıldan söz ediyoruz.

Ve bu 4 yılda anayasal güç odaklarının kendilerini konumlandırma tercihlerine bağlı olarak büyük tartışmalara gebe bir süreçten.

Epeydir, evdeki ekmekle yetinmeyip başkalarının pastasına göz dikenlerin iktidarlarında yaşıyoruz.

Pasta vaadiyle ekmeğimize sürülen her türlü pis şeyi de kokusuna aldırmadan sadece rengi çikolatalı pastaya benziyor diye sesimizi çıkarmadan yiyoruz.

Sonra bir gün bir profesör çıldırıyor, saçma sapan şeyler söylüyor.

Daha önce hiçbir şeye sinirlenmediğimiz kadar çok sinirleniyoruz.

O köylülere bok yedirildiğini öğrendiğimiz zamanki sindirilmiş halimizin yerinde artık yeller esiyor.

Birikmiş tüm küfürlerimizi, bir profesörün ahmaklığı üzerinden ortalığa püskürtüyoruz.

Başbakan Davutoğlu'nun kabine listesini açıkladığı sırada Çankaya Köşkü'ndeydim.

Yeni hükümetin kuruluşu sırasında yaşanan hareketliliğe tanık oldum. Başbakan yeni kabine listesini açıkladıktan sonra hayırlı olsun dedik.

Bu kabine Erdoğan'ın kabinesi.

Bu kabine Davutoğlu'nun kabinesi

Bu kabine AK Parti kabinesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Başarılı bir kabinenin oluşması için Cumhurbaşkanı, Başbakan'ın ortak hareket etmesi, ortak bir çalışma performansı ortaya koyması ülkenin geleceği açısından çok önemli. Cumhurbaşkanı başka telden çalarsa, Başbakan başka telden çalarsa o zaman biz bir netice alamayız. Bu bakımdan senkronize olmamız çok önemli.'

Yeni sürecin anahtar sözcüğü belki de bu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan'ın senkronize olması.

Meclis Başkanlığına AKP tarafından aday gösterilip seçilen İsmail Kahraman’ın Kanlı Pazar (16 Şubat 1969) sırasında Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Başkanı olması nedeniyle bir Kanlı Pazar tartışması başladı. Aslında ülke halet-i ruhiyesinin Kanlı Pazar günlerinden hiç farklı olmadığı o günlerin basınına bakarak da anlaşılabilir. Nasıl yerimizde saydığımızı görmek için bu haftaki Köşe Vuruşu’nda basının Kanlı Pazar’a nasıl hazırlandığını bir özetlemek isterim.

Yalan üretimi

Amerikan 6. Filosu’nun Türkiye ziyareti o günlerde bir heyecan yaratır. Solcular protesto etmeye hazırlanırken, Milli Türk Talebe Birliği de Amerikan Filosu’nu korumaya adanmış gibidir. Basını da o minvalde çalışır. Babıali’de Sabah gazetesi “Şer Cephesi Yeni Bir Karışıklık Çıkaracak” manşetiyle ilk fitili atar. Bugün gazetesi “Komünistler Karışıklık Çıkarmağa Hazırlanıyor” diyerek hedefi belirler. Son Havadis gazetesi “Solcular Yine Kan Akıtacak” manşetiyle çıkar. Bu sırada dönemin Bugün gazetesi tarafından yapılan bir haber, Gezi Direnişi sırasındaki ‘Kabataş Yalanı’nı hatırlatacak hayal gücüne sahiptir.

Devletler ve özellikle komşular arasındaki ilişkiler şiirlerdeki gibi olsaydı, hayat çok kolaylaşırdı. Komşumuz Rusya ile yaşanan ' Uçak düşürme krizi ' ile uğraşırken, bu komşumuzla ilişkilerimizin geçmişte de başımıza ne işler açtığını bir düşünün.

Osmanlı İmparatorluğu ile Çarlık Rusyası arasındaki gerginlikleri, savaşları geride bıraktık diyelim... İsterseniz 27 Mayıs 1960 darbesinin ana nedenini, Başbakan Menderes'in Sovyetler'le yakınlaşma projesine bağlayan teorileri de hatırlamayalım... Hatta 1964'teki Kıbrıs krizi sırasındaki Kruşçef'in uyarısını Başkan Johnson'un onu adeta onaylayan mektubunu da tarihin sayfalarında bırakalım.

Sakine Akkuş'un hikayesi; evliliğinden öldürülüşüne ve sonrasında Türkiye hukukunun aldığı kararlara kadar her şeyiyle Türkiye'de kadın olmanın bir özeti. Sakine, “çocuk gelin” olarak 14 yaşındayken imam nikahıyla, zorla evlendiriliyor.

21 Kasım günü Cezayir toplantı salonunda Bianet’in düzenlemiş olduğu 'Barış Gazeteciliği: Yeni Bir Etik, Pratik ve Gazetecilik Eğitimi' toplantısına katıldım. Toplantıda Prof. Dr. Sevda Alankuş ve Dr. Ruhksana Aslam, barış gazeteciliğinin, barışı bir 'konu' değil bir 'değer' olarak sahiplenen gazetecilik olmasından; barış gazeteciliği için geleneksel gazetecilik pratiklerinin (5N 1K, haber değeri, haber kaynağı, vs.) nasıl genişletilmesi gerektiğinden ve en önemlisi barışın ancak yoksulluğun, ayrımcılığın, eşitsizliğin, emek sömürüsünün olmadığı bir ortamda gerçek olabileceğinden bahsetti. Alankuş’un bir cümlesi vardı ki, bir feminist olarak bana 'Keşke ben söylemiş olsaydım' dedirtti: 'Haber, erkeklerin haber olmasını istedikleri şeydir.'

Türk F-16'ları, dün Türkmen bölgesinin yoğun hava bombardımanına tutulduğu Suriye sınır bölgesinde Türk hava sahasını ihlal ettiği bildirilen Rus yapımı bir savaş uçağını düşürdüler.

Rusya ise uçağın, yerden fırlatılan bir füze ile düşürüldüğünü ve Türk hava sahasının ihlal edilmediğini bildirdi. Taraflar, dolayısıyla uçağın düşürülme biçimi konusunda çelişkili açıklamalar yapıyor. Bu çelişki belki zaman içinde açıklığa kavuşur ya da kavuşmaz. Ancak Rusya'nın eylül ayından itibaren aktif biçimde Suriye rejiminin yanında savaşa katılmasıyla birlikte Ankara-Moskova arasında gerilimin tırmanmakta olduğunu görüyoruz. Uçaklarının Türk hava sahasını ihlal ettikleri için Türkiye'nin ekim ayında Rusya'ya nota vermesi sonrasında dün Rus yapımı SU-24 tipi savaş uçağının düşürülmüş olması olaylarını, iç ve dış politikaya daha da olumsuz yansımaları açısından irdelemek gerekiyor.

Nato’ya girdik, İzmir’e Amerikalı yağdı, Çiğli’de inşaat başladı. Toki apartmanı yapar gibi, betonarme iskeleler diktiler. Sayın ahalimiz merak etti, bunlar ne? Salça fabrikası kurucaz, domates kurutucaz dediler. Sayın ahalimiz sevindi. İskeleler bitti, 18’er metre boyunda boru gibi bi şeyler kondurdular. Sayın ahalimiz gene merak etti, bunlar ne? Minare dediler. Evet… Minare dediler.

*

Gel gör ki, bu minarelerden ezan okunmuyordu, etrafı tel örgülerle çevriliydi, kapısında da kurt köpekli Amerikan askerleri nöbet tutuyordu. Sayın ahalimiz bu durumu da pek merak etti, hani bunlar minareydi? Minare yapmaktan vazgeçtik dediler, bunlar İbrahim dediler.

İbrahim’lerin kenarında IRBM yazıyordu, intermediate range ballistic missile, orta menzilli balistik füze… Rusları vurmak için getirilmişti, Jüpiter füzeleriydi. Üstüne Türk bayrağı monte ettiler, IRBM’ye Ege şivesiyle İrbaam dediler. Sayın ahalimiz bayrağı görünce rahatladı.

Popüler İçerikler

TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?