Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

İslam adına terör yapanlara karşı “İslam bu değil” demek artık anlamını yitirdi!

Elbette bütün ideolojiler adına terör yapılabileceğini biliyoruz... 

Çözümü cinayetlerde arayanların, her görüşten, dinden, mezhepten, ırktan, milliyetten insanlar arasından çıkabileceğini de! 

Ama bu, İslam dinini teröre gerekçe olarak kullananların dinle ilişkilerini, daha doğrusu İslam dininin teröristlere neden güncel olarak kaynak oluşturduğunu açıklamıyor.

Ankara yeni hükümetini bekliyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun hükümetin kurulması, hükümet programının ilanı ve güvenoyu prosedürünün tamamlanması konusunda zaman kaybetmek istemediği biliniyordu.

Bunu iyi hissettirmiş olacak ki geçtiğimiz salı günü Meclis’teki yemin töreninin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la yaptığı görüşmenin üzerinden en fazla 48 saat geçtikten sonra kabinenin ilanına Ankara hazırdı.

Ancak böyle olmadı.

Bu noktada, önümüzdeki dönemin siyasetini Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yaşanabilecek krizlere göre tahayyül edenler açısından kritik bir argüman da doğmuş oldu.

rak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, 11 Eylül 2001'de içindeki yolcularla uçakları silah olarak kullanıp binalara çarparak katliam yapan El Kaide'nin yapamadığını yapıyor, uygar dünyada sıradan hayatlarını yaşamaya çalışan insanlara artık hiç bir yerin güvenli olmadığı endişesini bulaştırıyor.

'Sıradaki saldırı dalgası: Trenlerde terör'. Kanada'nın Halifax şehrinde 20-22 Kasım tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Güvenlik Forumu'ndaki tartışılacak konular arasında, bu başlık da bulunuyor.

Rahatsız edici, değil mi?

Özellikle de Rus gizli servisi FSB'nin 4 Kasım'da Mısır'ın Şarm el-Şeyh tatil beldesinden kalkan Rus yolcu uçağının bombayla yapılan bir terör eylemi sonucu Sina çölüne düştüğünü açıklamasından sonra; biliyorsunuz 224 kişiden kurtulan olmadı.

PARİS katliamının faillerinden Abdeslam İbrahim, bir prototip olarak görülebilir.

Bütün teröristleri temsil etmez fakat terörist kişilik hakkında bir fikir verir.

Abdeslam, Brüksel’de bar işletiyordu, tabii müşterilerine içki de ikram ediyordu. Paris eyleminden iki hafta önce barını kapatmış. Eski eşi Naima onu şöyle anlatıyor:

“Çok tembeldi, işsiz kaldığında iş aramazdı. Çeşitli otlar karıştırarak tütün çeker, votka ve bira içerdi.”

Tanıyanların verdiği bilgilere göre, namaz kılmaz fakat ramazanda oruç tutarmış.

Geçtiğimiz hafta olan iki olay Türkiye’nin önümüzdeki dönemde ne gibi yönlere savrulabileceğine dair önemli işaretler verdi. Onun için çok kişi şimdi bunlar üstüne yazıyor. Biri, malûm, futbol maçı. Dünyanın çok yerinde stadyumlarda, futbol olayı çevresinde olan işlerin o topluma en fazla kıvanç kazandıracak işler olmamasına alışığız. Bu durum Türkiye’de de bundan çok farklı değildir. Ama bazı durumlarda davranışlar “Türk Standartları”nın da üstüne çıkar. Gene öyle olmuş. Misafir ettiğin adamı ıslıklamak gibi, “takdire şayan” bir toplu tezahürattan sonra, Fransa’da öldürülenler için saygı duruşu da yuhalanmış, ıslıklanmış. Yani Konya stadyumunun tribünlerinde biraraya gelmiş asıl Türk gençliği “Biz öldürülenlerden değil, öldürenlerden yanayız!” demiş.

Leyla Zana’nın TBMM açılışındaki yemini, kimilerinin daha epeyce çenelerini yoracağa benziyor. Son olarak, (AKP Genel Başkan Yardımcısı’ymış) affedersin kategorisinden Özdağ soyadlı bir zat, konuya ilişkin ne söyleyeceğini soran bir basın mensubuna, yüksek fikirlerini şöyle aktarıyor: “Bu, affedersin ilkokul mezunu bir kadın… Meclis’e gelse ne olur gelmese ne olur!”

Bu sözlerden, ilkokul mezunu olmanın affedersin demeyi gerektiren ayıp bir şey olduğunu anlıyoruz öncelikle; tıpkı Tayyip Erdoğan’ın “affedersiniz Ermeni” demesi gibi.

Dink davası, sadece bu ülkenin vicdan meselesi değildir, aynı zamanda çözülemedikçe düğüm görüntüsü veren “karanlık bir devlet katmanı”nın anahtarıdır.

Ana dava malum bir kaç sıradan tespit ve tetikçi mahkumiyetiyle sona erdi. Pek çok idari mahkeme kararı ise ihmal ve sorumlukların üstünü örttü. Bir süre önce, AİHM'in etkili soruşturma yapılmadığı, ihmali bulunan kamu görevlilerine yaptırım uygulanmadığı gerekçesiyle Türkiye'yi mahkum eden kararına dayanarak, adliye tekrar bir soruşturma başlatmıştı. Son derece ciddi olarak, müdahillerin fikri ve talepleri de dikkate alınarak yürütülen bu soruşturma sonunda, ihmali görülen (asker kişi dışındaki) hemen tüm kamu görevlileri hakkında ağır cezalar isteyen bir iddianame hazırlandı.

Atatürk ilke ve inkılaplarına inanmadığını söyleyenlere... Zorla Atatürk ilke ve inkılapları yemini ettiriyoruz.

Kendini “Türk” olarak görmeyip “Kürt” olarak görenlere... Zorla “Türklük” yemini ettiriyoruz.

“Büyük Türk milleti” nitelemesini kullanmak istemeyenlere... Zorla “Büyük Türk milleti” dedirtiyoruz.

Laikliğe inanmadıkları ta en baştan belli olanlara... Zorla laiklik yemini ettiriyoruz.

Yüksek Seçim Kurulu, seçim yasaklarına uymadığı için yandaş ahaber’e ceza verdi. Tayyip Erdoğan isyan etti. “Özel sektörün yazılı ve görsel yayın gruplarına müdahale edilemez, düpedüz sansürdür, fikir ve düşünce özgürlüğü noktasında talihsiz adımlardır” dedi.

Sabah’a el konuldu.

atv’ye el konuldu.

Takvim’e el konuldu.

Önce damadın şirketine, sonra yandaş müteahhide verildi.

Star tv’ye el konuldu.

Star gazetesine el konuldu.

Televizyon, akp şakşakçısı Ferit Şahenk’e verildi, gazete ise, Tayyip Erdoğan’a aşık oldum, iki erkek arasında böyle ilahi aşk olabiliyor diyen Ethem Sancak’a verildi.

Show tv’ye el konuldu.

Gerçekleri görmek yerine ezberlere ve önyargılara dayalı olarak dünyayı yorumlamak ne kadar kolaysa, o kadar da yanlıştır. Şu anda Batı'da tırmanan 'İslamofobi' de bu büyük yanlışın kitlelere ve siyasete yansıma biçimlerinden biri değil mi?

Böyle düşünenlere göre 'Paris Katliamı'nın mimarı IŞİD, İslam inancına göre ve Cihat anlayışı ile Hıristiyanları hedefe oturtmakta... Bu yaklaşım doğru olsaydı aynı dinden olanlar birbirlerini hem severler, hem de korumazlar mıydı? Mesela 1980'lerdeki İran-Irak savaşı acaba ayda mı yaşandı? Veya Teokratik Suudi rejimi Mursi Cumhurbaşkanıyken Mısır'da din elden gittiği için mi şimdi Sisi'yi destekliyor?

Popüler İçerikler

Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?