Yönetmen Joshua Openheimer’in 2012 tarihli Act of Killing (Öldürme Eylemi)(1), geçmişte yaşanmış fecaatle ve katliamlarla hesaplaşma meselesi hakkında, insanı alt üst eden bir film. Filmin Endonezya dilindeki adı, Jagal, yani Kasap. Kahramanlarımız, 1965’te başlayan büyük komünist katliamına (daha doğrusu, “komünist” diye damgalanabilen herkesi hedef alan katliama)(2) bilfiil katılmış olan eski paramiliterler. Katliam esnafı, yani. Filmde kendilerini oynuyorlar. Yönetmen, insanları nasıl öldürdüklerini yeniden canlandırmalarını istemiş, canlandırıyorlar.(3)
Hem de nasıl memnuniyetle, nasıl zevkle canlandırıyorlar. Yaşını başını almış, bazısının dişi dökülmüş, bazısının kamburu çıkmış adamlar, eski güzel günleri anmak üzere buluşmuş yatılı mektep talebeleri havasındalar. Şen şatır hatırlıyor, azimle yeniden canlandırıyorlar. Katil emeklisi bir ihtiyar, etrafa fazla kan saçılmasın diye geliştirdiği bir boğaz kesme yöntemini tatlı tatlı anlatıyor. Birisi, gözünde bir ‘hey gidi günler hey’ efkârıyla, kadınlara kızlara tecavüz edişlerini yâd ediyor: “Hele elimize 14’lik bir kız geçtiğinde...”, hahaha…
Birisi, işkence sahnesindeki performansının kaydını, kucağına oturttuğu torununa gururla seyrettiriyor. Telle boğaz kesme yönteminin mucidi, film ekibine, o sahnenin mutlaka filme konması için ısrar ediyor. Filmin başarılı olması için, gaddar görünmeleri gerektiğini konuşuyorlar aralarında. Birisi, “Nazilerden bile daha sadist olabiliriz” diyor.