Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kronik sorununu yeni dönemde “milli birlik ve kardeşlik süreci” olarak tanımladı. Ardından da “Terör örgütü silahlarının bırakıp, toprağa betonlayarak gömene kadar, tüm elemanları teslim olmak veya ülke dışına çıkmak suretiyle tasfiye olana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi. Nitekim Başbakanlık açıklamasında “operasyonların kışın da devam” edeceğini bildirildi.
Elbette mücadelenin birden fazla ayağı var. Güvenlik, ekonomi, kamu diplomasisi, dış politika ve anayasal/yasal düzenlemeler. Her ne kadar bu günlerde en fazla şehir eylemleri, kara ve hava operasyonları işitiliyor olsa da önümüzdeki günlerde ağırlıklı olarak “yeni anayasayı” tartışacağımız açık. Mevzu, sonuçta “milli birlik ve kardeşlik süreci” ile alakalı.
Gündelik tartışmalar bir yana, çözümde ilerleme kaydedebilmek, stratejik düzeyde dört temel soruya cevap bulabilmekle mümkün görünüyor. İlk olarak, “milli birlik ve kardeşlik süreci”nin varacağı nokta, önerilen model, yeni anayasada başkanlık sistemiyle nasıl ilişkilendirilecek?