Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Hemen çıkmaz ortaya…

Saklanır.

Ortalığın yatışmasını bekler.

“Yazılı açıklama” yapar.

“Kınıyorum” der.

“Şiddetle” kınar.

“Lanet”ler.

“Menfur saldırı” der.

“Teessürle öğrendiğini” söyler.

“Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar” diler.

'Oluk oluk kan akacak” dedi Sedat Peker, Rize mitinginde... Bu sözlerden 24 saat geçmeden başkentin kalbinde hakikaten “ oluk oluk kan aktı ”.

Bu satırları yazarken ben, ölü sayısı “ 95 ”i bulmuştu.

Gördüğümüz aynı filmi hep yeniden görür gibiyiz.

Ama gene de şoke olmadan edemiyor insan.

Şarkılar, türküler, barış sözcükleriyle halay çeken heyecanlı, gencecik insanlar...

Yaşamlarının baharındalar.

Sonra bir patlama oluyor. Güneş kararıyor...

Böyle bir günde sözü sakınmaya gerek yok; Türkiye Cumhuriyeti Devlet’i ve bu ülkenin insanlarının kendilerine verdiği imkanları “yok sayarak” hala terör örgütleri ve başka ülkelerin istihbarat servisleri ile bu topraklarda kan akıtanlar... Millet’in verdiği kürsüye çıkıp “arkamızı şu terör örgütüne dayadık” diyenler ve bunlara sırf kendi “yerleşik düzenleri” devam etsin diye destek verenler...

Size sesleniyorum; asla ama asla sanmayın ki; NE YAPTIĞINIZIN, KİMLERLE İŞ TUTTUĞUNUZUN ve NEYİ AMAÇLADIĞINIZIN farkında değiliz! Bu devlet, bu ülke, bu millet, bu coğrafyanın insanları HEPİNİZİN birlikte NE OLDUĞUNUZUN FARKINDAYIZ! Olmayanlar da olmaya, gözleri açılmaya başladı! Her şey en kısa zamanda daha da açık hale gelecek!

HDP ve Demitaş'ın sosyal medya ekibinin önemli ismi 'Bomba Ankara'da patlayacak'tweeti attıktan 9 saat sonra Başkent kana bulandı.

İkinci Suruç katliamıydı bu.

Maalesef 86 kişi hayatını kaybetti, 126 da yaralımız var.

Asıl yara yüreğimizde tabii.

Ölenler arasında çoluk çocuğuyla orada olanlar vardı, Güvenliği sağlamak için çalışan polislerimiz de...

Selahattin'in adamı işi bildiğine göre, bombanın adresi de HDP'dir.

Nasıl, şimdi mutlu musun Aydın Doğan? Ya sen cici çocuk?

Bu ülkeyi lime lime etmek, kanatmak istiyorlar. Oyun hamuru gibi istedikleri şekli vermek, istedikleri atı koşturmak istiyorlar. Bütün farklılıklarımıza, kavgalarımıza rağmen yarattığımız ‘biz’i unutturmak istiyorlar. Bir halı gibi bu toprakları altımızdan çekmek istiyorlar!

Çok üzgünüm. Gencecik insanların pırıl pırıl bir Ankara sabahında halay çekerken arkalarında dev bir bomba patlamasını defalarca art arda izledim. Ne tuhaf, ölüm ve yaşamın nasıl iç içe geçtiği bir coğrafyada yaşadıklarını bilircesine ‘bu meydan kanlı meydan’ diye haykırarak çekiyorlardı halaylarını. Düşünebiliyor musunuz? ‘Bu meydan kanlı meydan’ derken arkanızda canlı bomba patlıyor ve kendinizi bir kan banyosunda buluyorsunuz...

Bazıları için siyaset etmek ne kadar kolaymış meğer... Ankara'daki patlama ertesinde HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın söylediği sözleri dinlerken, siz de siyasetin bu noktaya taşınmış olmasına hayret etmediniz mi?

Baksanıza patlama karşısındaki tepkisine Demirtaş'ın... 'Bizi gece gündüz izleyen devletin bunu bilemiyor olmasına imkan var mı? Mafyalaşmış, katilleşmiş, seri katil gibi bunu uygulayan bir devlet anlayışı içerisindeyiz. Bunu şok durumuyla düşünemez hale getirecekler. Zulme karşı dik duracağız. Bunu da hepsini de atlatacağız. Bu alçaklıklar sadece kirli, ortaya çıkarılmamış olaylar olarak kalmayacak.'

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bu en korkunç katliamının faili olarak olağan şüpheli mi arıyorsunuz?

Daha bundan iki yıl önce Reyhanlı şehir merkezinden iki bombalı araç patlatılmış 55 insan hayatını kaybetmişti, olayın zanlıları mahkemede yargılanıyor, savcının elinde katliamın emrini Suriye İstihbaratı’ndan ''Ebu Firas'' kod adlı Anas Asalieh'in verdiğine dair onlarca sayfalık tape, istihbarat notu, ifade var.

Yetmezse 7 ay önceden geliyorum diyen saldırı için bütün uyarılara rağmen son ana kadar adım atmayan cemaatçi savcı ve polislerin apaçık ihmalleri de var.

Terör söz konusu ise, sokaktaki insanın “Bir sonraki ne zaman olur, kim yapar” gibi akıl yürütmelerinin hiç biri, hiç bir zaman işe yaramaz.

Bu gerçeğin en acı örneklerinden birini dün Ankara’da yaşadık milletçe.

Yabancı ajansların “Ankara’nın göbeğinde kaos” diye duyurduğu bir manzaraya uyandık.

Olayı duyar duymaz ben de Gar’a koşan gazetecilerden biriyim.

İlk gördüğüm, yaralıları barış sloganları yazılı pankartları sedye yaparak taşıyanlar yeterli olmayınca sırtlayıp ambulanslara götürenlerdi.

Üzerlerindeki giysilerde, konusu barış olan yasal bir mitinge katılma “cesaretini” gösterenlerin kanı, dokusu; yüzlerinde olayın dehşeti vardı.

Sen şahit ol ey Ankara’nın tren garı

'KAN dursun' diye önünde toplananların kanlarını akıttılar.

Gözümüzde bir damla yaş kalmadı.

Sen şahit ol ey Ankara'nın tren garı.

Üzerinde 'Savaşa İnat Barış' yazan o otobüs var ya...

Gün boyu kolu bacağı kopmuş yaralıları taşıdı.

Sen şahit ol ey Ankara'nın tren garı.

O koku burnumdan gitmiyor. Biliyorum, yaşadıkça gitmeyecek.

Aklımdan da.

Patlamanın ardından Gar alanına ulaştığımda hissettiğim ilk şey o:

Burnuma dolan kan kokusu.

İlk gördüğüm ise: İki TOMA. Ambulanslar yanaşmaya çalışıyor.

Üzerine “barış” pankartları örtülü, parçalanmış bedenleri daha sonra fark ediyorum.

Yarım saat öncesine dek barış için halay çeken, yürüyüşe hazırlanan, arkadaşlarıyla buluşan bedenler.

Yanlarından geçtiğim, sağ kalabilmiş herkes ağlıyor...

“İyiyim” deyip kapatıyorlar telefonu.

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!