Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Putin'in amacı Amerika'ya meydan okumaktı. 'Ortadoğu'da ben de varım, Suriye'de bensiz çözüm yok' demek, Ukrayna ile başlayan izolasyonunu kırmaktı.

Rusya’nın Suriye’ye girmesinin Rusya için tam bir intihar olduğunu düşünenler de var, Putin’i istediğini alan müthiş bir stratejik deha olarak görenler de.

Obama ilk gruptan.

Geçen hafta yaptığı konuşmada beklediğimiz şeyi teyit etti.

‘Niyetimiz Suriye’de Rusya ile çatışmak değil’ dedi.

Haziran seçimlerindeki muhalefet partilerinin yoksulluk ve sosyal koruma vaatlerine 'popülizm' ve 'felaket olur' damgası vuran AK Parti, bunların bir bölümüne Kasım seçiminde sahip çıkmaya başladı.

Aradan geçen 5 ayda vaatleri seçimde belirgin bir rol oynayacak mı bilinmez ama partiler 1 Kasım seçimi için yeni taahhütler ortaya koydular. Vaatlerde CHP, MHP ve HDP’nin küçük rötuşları olsa da, asıl dikkati çeken AK Parti’deki değişim oldu. Tabii ki ilk akla gelen soru ‘neden 13 yılda yapmadınız?’ sorusu idi. Haziran seçimlerindeki muhalefet partilerinin yoksulluk ve sosyal koruma vaatlerine ‘popülizm’ ve ‘felaket olur’ damgası vuran AK Parti, bunların bir bölümüne Kasım seçiminde sahip çıkmaya başladı. Kaynak tartışmasında da, taahhütlerin maliyet hesaplarındaki farklılıklar ve çelişkiler ise epey dikkat çekiyor.

Rusya’nın IŞİD’e karşı savaşının ilk günlerinde Türk ve Rus uçakları iki kez karşı karşıya geldi. İpler aniden gerildi. Ne var ki daha yolun başındayız. Rus kaynakları:

  • IŞİD’le mücadele daha en az 4 ay sürecektir, diyor...

Türkiye ve Batı, Rus uçaklarının IŞİD’le birlikte Ahrar Eş Şam, Fetih Ordusu gibi grupları da bombalıyor olmasından şikâyetçi. Ankara’ya göre o örgütler doğrudan Esad ’a karşı savaşıyor. Rusya ise bu örgütlerin Suriye’de kendi varlığını da tehdit ettiği iddiasında. Bu arada Rus uçakları sınırımızda dolaşırken bizim angajman kurallarının ne olduğu merak ediliyordu.

Emekli General Nejat Eslen dün dedi ki:

“Rus savaş uçakları devreye girdikten sonra angajman kuralları fiilen sona erdi. Haritada Rus savaş uçaklarının vurduğu bölgelere bakıyorum. Hedeflerin bir kısmı angajman bölgesinin içinde. Rus uçakları Türkiye’nin desteklediği muhalifleri bombalıyor. Yani Türkiye’nin Suriye politikası da bombalanıyor.

Volkswagen skandalının bize gösterdiği önemli bir şey var. O da kurumsal değerler, vizyon, misyon ilkeleri çerçevesinde ortaya konan topluma, çevreye, tüketicilere ve çalışanlara yönelik sorumlulukların, kâr ve pazar payı sözkonusu olduğunda nasıl bir kalemde üstünün çizilebildiği…

Yaptığı üretim, verdiği hizmet yerel ya da uluslararası olsun, şirketlerin pek çoğunun afili cümlelerle ifade edilmiş etik değerleri var. Önemli ve dahası ahlaki olan bu cümleleri laf olsun diye yazmak değil, iş yapma süreçlerinde maksimum seviyede uygulamak.

Sürüklenen ceset görüntüsünün, “hususen” , Murat Belge ’yi hoşnut etsin diye çekilip servise konulduğunu düşünüyorum. Böyle bir görüntünün elde edilebilmesi için de, elbette, bir “çalışma” gerekiyor. Bence bu çalışmayı yürütenler de aynı Network’a tabi...

Sanki her şey, “kronik hoşnutsuzları” haklı çıkarsın diye tasarlanıyor.

Hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir “görüntü” den ve bu görüntünün elde edilebilmesi için yürütülen “çalışma” dan söz ediyorum.

Hangi çılgın dimağın “seçim yatırımı” gözüyle bakacağını bilmediğimiz bir görüntü...

Gazeteci milleti herhalde farkındasınız.

Top, altı pasta ayağınıza gelmiş durumda.

Müthiş bir gol atabilirsiniz.

Ve bu gol, Türkiye’de ‘ hukuk devleti ’nin kapısını açabilir.

Hukuku hiçe sayanları sergileyebilir.

Devleti çeteleştirenler, devleti hukuk dışına çıkaranlar yakayı ele verebilir.

Yazın bir kenara.

Sayıştay’ı kutlamak lazım. Eli kolu bağlı halde yaptıkları için.

Küçük not: Sayıştay’ın yetkileri, 17 Aralık operasyonundan dokuz gün önce yönetmelik değişikliğiyle kısıtlandı. Denetimin belkemiği olan mali raporların Sayıştay’a gönderilmesi üç yıl ertelenerek.

Artık Sayıştay kamudaki yolsuzlukları eskisi gibi göremiyor.

Ama görebildikleri bile, vergilerimizin nasıl gasp edildiği hakkında fikir veriyor.

Üstelik akla gelmesi gereken son kurum olan Maliye üzerinden.

Bölge ve ülke epeydir bu kadar karışmamıştı.

ABD ve IŞİD'den sonra yeni bir komşumuz daha oldu. Zira Rusya Suriye'ye kalıcı olmak üzere geldi. Türkiye'nin burnunun dibindeki Ceble'yi bir hava üssüne dönüştürdü.

Rusya'nın Suriye'de oyuna girişinin kimi ilk sonuçları bir kaç gündür gazetelerde yer alıyor. Suriye'deki tek meselesinin, havadan vurmaya başladığı IŞİD olmadığı açık. Esat'ı ayakta tutmak ya da onun yerini alacak kişi ve yapıyla ilişkilerini sürdürmek, bölgede kökleşmek ana hedeflerinden birisi. Nitekim daha ilk günden itibaren Rus uçakları Esat'la mücadele eden ÖSO mevzilerini de vuruyor, vurduğu söyleniyor. Bu durum daha ilerler, açık hale gelir, Türkiye'nin desteklediği gruplar Rusya tarafından hedef alınmaya başlanırsa, ortaya Türkiye açısından yeni ve ciddi siyasi bir sorun çıkabilir.

90’lara mı dönülüyor?’ sorusunu sormamak ve daha farklı bir yanıt alabilmek ve dahi dünden bugüne varabilmek için Temizöz davası bir fay hattında duruyor.

Son zamanlarda, özellikle Lice, Cizre, Sur gibi ilçelerde sokağa çıkma yasakları ilan edildikten bu yana ‘ 90’lara mı dönülüyor’ sıklıkla tartışılan konulardan biri haline geldi. Konu tartışılırken ve dahi soru sorulurken bir arka plan bilgisiyle değil güncel siyasi analizler üzerinden tartışılageliyor ve hak ettiği toplumsallaşmayı sağlayamıyor. Zira 90’lar Türkiye’nin batısı için bir ‘popüler kültür iması’ olmanın ötesine çoğu zaman geçemiyor. Söz gelimi bir kuşak 90’lar deyince Süper Baba’yı hatırlarken, bir kuşak babasının gözaltına alınışını ve bir daha dönemeyişini anımsıyor.

Zaman gazetesindeki yazısının başlığı şuydu: “Tasfiye edilecek gazete(ci)ler listesi.”

Şöyle yazdı: “Evet, aynen öyle! Başlıkta sehven yazılmış bir şey yok. Yakın bir gelecekte bazı gazeteler ve gazeteciler tasfiye olacak. Daha doğrusu, mesleği çağdışı metotlarla devam ettirmeye çalışan bir zihniyet topyekûn çökecek; bazılarının bugünkü şaşaalı tahtlarından eser kalmayacak….“

Bu satırların yazarı Ekrem Dumanlı, Zaman genel yayın yönetmenliğinden önceki gün ayrılmak zorunda kaldı!..

Bir dönem “iktidarının” arkasında; Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan kalkanı vardı ve böyle pervasız sözler sarf ediyordu!

Önce, “Paralel Yapı” kavgasıyla Erdoğan üzerini çizdi.

Sonra, Fethullah Gülen.

Popüler İçerikler

Fernando Muslera, Jose Mourinho'yu Hedef Aldı: "İstemiyorsa Gidebilir"
İzmir'de 5 Küçük Kardeşin Öldüğü Yangın Faciası: Bakanlık, Aileyi 18 Kez Ziyaret Etmiş!
Yeni Sezonda TV Ekranları Fena Karıştı: 5 Dizinin Ertelendiği Sezonda 6 Dizi Şimdiden Final Yaptı!