Suriye’ye yaptığı askeri sevkiyatla ‘Suriye’nin Dostları’ adlı mızıkacı grubun ayarlarını hepten bozan Rusya lideri Vladimir Putin, Türkiye’nin Suriye politikasının cenaze namazını Moskova’daki yeni camide kıldırdı. Lakin ‘merhumu nasıl bilirdiniz’ faslında bir kakofonidir gidiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta Putin ile görüşmesinden sonra '(Geçiş sürecinde) Esad ile gidilme gibi bir şey olabilir' diyerek Suriye siyasetindeki kırılmayı açık ederken Başbakan Ahmet Davutoğlu eski hikâyede yeni fasıl açmanın peşindeydi. Davutoğlu’nun dünya liderlerine ‘yeni’ planı pazarlarken Erdoğan’dan bağımsız hareket edemeyeceğini varsayarsak ‘Esadlı çözüm olabilir ama olmaması için de gereken yapılır’ şeklinde özetlenebilecek ve günün sonunda hırpalana hırpalana ABD’nin durduğu yere hizalanacak bir siyaset izleniyor demektir. Buna itibarlılar dünyasında vuruşarak çekilmek de deniyor!
Yenide bir yenilik yok ama süslü ambalajın altında olan şu: Suriye’de mülteciler için şehirler kurulsun.
Davutoğlu New York’ta gazetecilere demiş ki; “Cerablus/Azez arası boşalsa 100’er bin kişilik 3 şehir kurabiliriz. Biz bunu Van depreminde kurduk. Maliyetini siz (AB) üstleneceksiniz, inşasını biz yapacağız.”