“Barışçı Çözüm ” ya da “Barış Süreci” gibi, içinde “barış” kelimesi geçen adlar verdiğimiz bir dönem oldu, “ Kürt Sorunu ” yerine bu adları kullandık. Çok da iyi oldu, ne kadar içi boş olursa olsun, bu “ barış ” kelimesini telaffuz etmemiz. Ağını açan ezmekten, parçalamaktan söz ederken “ barış ” kavramına iyi kötü bir yatırım yapıldı. İnsanlar ya da bazı insanlar bunun mümkün olabileceğini düşündüler; “ mümkün ”den öte, iyi bir şey olacağını düşündüler. “ Barışmak ” nasıl bir şeydir, “ nasıl barışılır ”, buna da biraz kafa yormaya başladılar.
O dönem içinde AKP kalemşorları da politikayı savunuyorlardı tabii –AKP’nin yaptığı her şeyi savunmak durumundalar. Ama sanki bir tutuklukları vardı. Bunu, şimdiki durumla kıyaslayarak söylüyorum. Şimdi “ barış ” kavramı rafa kalktı ve HDP’ye serbest atış dönemi başladı ya, bu işi daha bir aşkla şevkle yapıyor gibiler. Daha bir “ kendilerini bulmuş ” gibiler. Bunu daha iyi yakıştırıyorlar.
AKP iktidarı öncesinde siyasî İslâm’ın çeşitli sözcüleri “ Kürt Sorunu ”nu çözecek anahtarın İslâm olduğunu ileri sürerlerdi. Malûm “ Hepimiz Müslüman’ız ” edebiyatı. Din, “ kavmiyet ”in üstünde olmalı. O halde, din temelinde, sorun çözülebilirdi.