Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, 'En büyük sorun para değil. Durum sanıldığından daha zor' derken, Türkiye'den bahsediyordu.
Bu haftaki olağanüstü Avrupa Birliği Zirvesi'nden çıkan tek net sonuç şu oldu: Avrupa, topraklarına yönelen büyük mülteci akınıyla baş edebilmeyi umut ediyorsa, bunun için ihtiyaç duyduğu kilit müttefik Türkiye'dir.
Uzun zamandır Doğu ile Batı arasındaki köprü olarak nitelenen ülkenin, artık Suriye'deki iç savaş ile Avrupa Birliği arasındaki köprü olduğunu söylemek için haritaya şöyle bir bakmak yeterli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan basın özgürlüğünden, artan otoriter eğilimlere kadar birçok farklı konuda eleştiriliyor. Ancak mülteci kriziyle karşı karşıya olan AB, şimdi ona hiç olmadığı kadar muhtaç.
Türkiye'nin Ege kıyıları ile Yunan adaları arasındaki dar geçit, Avrupa Birliği'nin en geçirgen sınırı haline geldi.
Mevcut durumda şu sorular akla geliyor: Bu durumu değiştirmek için ne yapılabilir ve Türkiye bunun karşılığında ne istiyor?