Bir okul şarkısı öğrettilerdi bize çocukken; marş ritminde.
“Tral-lal-lal-lal-laaa” diye başlar, gitmesek de görmesek de bizim olan köylerden söz ederdi.
Her dörtlük sonunda tekrar eden trallal- lal nakaratını terennüm ederken, gözlerimizin yaşarıp, boğazımızın düğümlenmesine anlam veremezdik.
Gitmesek de görmesek de uzaktaki bütün köylerin bizim olacağını vaz eden bu şarkının, devlete tapınma kültürünün esaslı tuğlalarından biri olduğunu, henüz bilmiyorduk.
Devletin, sevilecek bir nesne değil, insanların yaşamını kolaylaştıran, haksızlık ettiğinde sorgulanması gereken bir araç olduğu düşüncesini öğrenmemiz zaman aldı.
O şarkının bize öğretildiği yaşlardaki çocuklar ölüyor “uzak köylerde”.
Çocukların öldüğü, öldürüldüğü yerde kelimeler biterdi oysa.
Bitmiyor.