IŞİD'in, Suriye topraklarındaki varlığına karşı Amerika'nın Türkiye üzerinden savaşa girmesi üzerine, Türkiye'yi saldırılarından -cezalandırma ya da caydırma amacıyla- hedef alması muhtemeldir. Dolayısıyla, 'güvenlik önceliği'nin 'IŞİD tehdidi'ne verilmesi şarttır... İki cephede savaşılmaz...
Amerikan savaş uçaklarının İncirlik’ten devreye girip, IŞİD hedeflerini bombalamaya başlamasıyla, Türkiye siyaseti yeni bir evreye girdi.
Zira, bu “operasyon” devam ederse, -ki, ABD açısından etmesi ihtimali yüzde 100’e yakın- Türkiye’nin içi-dışı IŞİD’in saldırı hedefi haline kendiliğinden gelmiş demektir.
Hatırlayalım: IŞİD, Irak el-Kaide’si, bir diğer adıyla el-Kaide el-Rafideyn yani Mezopotamya el-Kaidesi olan örgütün devamıdır. O örgütün ilk adı ise “Tevhid ve Cihad” dır ve kurucusu 2006 yılında bir Amerikan hava operasyonunda öldürülmüş olan (Ürdün’lü) Abu Musab el-Zarkavî’dir.
Abu Musab el-Zarkavî’nin örgütü, 2003 Kasım ayında yani Irak Savaşı’nın başlamasından altı ay sonra, İstanbul’da iki ayrı tarihte (ikincisi 20 Kasım) büyük çaplı terör eylemlerine girişmiş, Sinagog, İngiltere Başkonsolosluğu ve HSBC’deki büyük bombalama eylemleri, çok sayıda insan hayatını mal olmuştu.