'Seçim kampanyası', esas olarak Irak topraklarında ve kısmen Suriye toprakları üzerindeki hava harekâtının gürültüsüyle ve ülke içinde 'gözaltına almalar' ve güvenlik gerekçesiyle 'kitlesel toplantıları yasaklamalar' eşliğinde başlatılmış halde.
Gerçek anlamında hiçbir vakit olmayan ya da –en azından Tayyip Erdoğan’ın zihninde- olması gereken haliyle olmamış olan “çözüm süreci” ne, noktayı fiilen Irak Kürdistan topraklarında girişilen ve süregelen hava bombardımanları koymuştu.
Başlamış olduğunu 2012 sonunda o ilân etmişti. “Sürdürmek mümkün değil” diye o ise, “çözüm süreci” nin mevcut haliyle –ki, o, gerçekte, “güçlü ateşkes” ve “çatışmasızlık durumu” ndan başka bir şey değildi- bitmiş olduğunu kabullenmek gerekecek.
Tayyip Erdoğan, Çin’e giderken açıkladı. “Bu ülkede milli birliğimize kastedenlerle bir çözüm sürecini devam ettirmek, öyle zannediyorum ki, mümkün değil” dedi.
Ve, devam etti: “Olması gereken nedir? Milli birliktir, kardeşliktir. Bu kardeşlik zaten, çözüm süreci denilen başlığın çok çok önünde olan, içeriği zengin bir başlıktır.”