Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Siyasal Hayatı Düzenleme Planı'nın hedefi, Erdoğan'ın iktidarının korunması amacıyla yenilenecek seçimlerde, Ak Parti'nin çoğunluk kazanmasıdır.

Geçen hafta yaşadıklarımız, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, Siyasal Hayatı Düzenleme Planı ’nın uygulanmaya başlandığını göstermektedir.

Planın hedefi , Sayın Erdoğan’ın 2015 başındaki siyasal durum ve otoritesinin korunması amacıyla Kasım ayında yenilenecek genel seçimlerde , Ak Parti’nin Meclis'te çoğunluk kazanmasıdır.

Amaç, Sayın Erdoğan’ın iktidarının karşı güçler etkisizleştirilerek korunması, arttırılması, genişletilmesi ve derinleştirilmesidir.

Kasım ayında yapılacak seçimde Ak Parti’nin çoğunluk kazanması, bu amacın kurumlaşması için ilk aşamadır.

İlk aşama geçildikten sonra, planın ikinci aşamasına geçilecektir.

Siyasal hayat seçimle düzenlenmeden sürdürülemez miydi? Sürdürülemezdi!

İlk günde beri şunu söyledik, şunu yazdık..

Çok canlı bomba eylemine tanık olduk ama Suruç’taki farklı.. Suruç sıradan bir saldırı değil..

Hedef kitle itinayla seçilmiş..

Zamanlaması çok iyi hesaplanmış..

 Memleket bir anda faz değiştirdi.. Terör haberlerinden geçilmiyor.. Orda pusu, burada molotoflu eylem, öte tarafta bombalı saldırı, beri tarafta çatışma..

Kalaşnikoflar, havan topları, savaş uçakları..

Bombalar bombalar.. 

*

İşin şakaya gelir tarafı yok.. Meclis Çarşamba günü olağanüstü toplanıyor..

Terör nedeniyle..

En son terör nedeniyle ne zaman toplanmıştı?

Tarih kitapları savaşlarla giden siyasi iktidarlarla dolu. Bugün Türkiye için asıl meseleyse “cehennemin kapılarının aralanması”. 

24 Temmuz’da hem IŞİD, hem de PKK/PYD’yi hedef tahtasına koyup “herkese savaş” açan yeni strateji “bir taşla üç kuş vurma hesabına” dayanıyor. 

Bir. Suriye’de rejim devirme ısrarıyla siyasal İslamcı ideolojinin taşıyıcıları için alan açmak. 

İki. IŞİD’la savaşta parlayan Suriye Kürtlerini dizginlemek. 

Üç. “Çözüm sürecini” siyasi bekaları uğruna çöpe atıp erken seçimde ipleri ele almak. 

Açalım... 

Bir. Türkiye, önceki saldırıların aksine Suruç ve bir astsubayın öldürülmesini “tehdit algısındaki değişimin” gerekçesi kılıp IŞİD’le savaş cephesinin aktif katılımcısı oldu. Oysa ABD, Eylül 2014’te Cidde bildirisiyle IŞİD’le savaş koalisyonunu kurarken, Ankara “Musul’da rehin bırakılan vatandaşlar” ve “Sünni öfkesini anlamak” gerekçeleriyle imza atmamıştı. Bugün 180 derecelik dönüş, cihatçı Selefi muhalefetteki Fetih Ordusu ve Ensar üş Şeria bileşenlerinin “yeni ÖSO” diye pazarlanıp rejim devirme hedefinden şaşılmadığının tezahürü. Bu gruplar için ABD’ye uçuşa yasak bölge ile anlamlanan “tampon bölge” planını kabul ettirme girişimi. Bu kez “güvenli bölge” yerine “IŞİD’dan arındırılmış bölge” diye sunuluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu, operasyonları yeni bir süreç olarak isimlendirdi. Başbakan, 'Bu noktasal bir operasyon değil, bu bir süreçtir' dedi. Sadece yeni bir süreç değil, yeni bir döneme girildi.

Türkiye, başta ABD olmak üzere Batı dünyası ile ilişiklerini yeniden tanzim ediyor. IŞİD'le mücadelede önemli bir rol üstleniyor. Yürütülen çözüm süreci nedeniyle operasyon yapılmaması yönündeki konsept terk edilerek, PKK'ya yönelik operasyonlar başlatıldı.

Hem de 1 hafta öncesine göre yeni durumla karşı karşıyayız. Türkiye artık DEAŞ'la silahlı mücadele eden cephede yerini aldı. Yeni bir kulübe girdi.

1-IŞİD'le mücadelede aktif katılım.

2-PKK'yla etkin müdahale.

3-DHKP-C'ye yönelik operasyonlar.

Türkiye İstatistik Kuru-mu’nun (TÜİK) açıklamalarına göre 77.6 milyon nüfusun 15 - 24 yaş arasında olanların sayıları 12.8 milyon. Bunların yarısı erkek, yarısı kadın. Toplam 12.8 milyon genç nüfusun sadece 1 milyonu köy ve beldelerde, kalan çoğunluğu şehirlerde yaşamını sürdürüyor.

Gene TÜİK’in belirlemelerine göre 19 - 24 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 17.9’a ulaştı. Gençlerde işsizlik oranı devamlı artıyor.

Genç nüfusu besleyen, bu nüfusun ardındaki çocuk nüfus. 0 - 14 yaş grubu çocuk nüfus sayısı 19 milyon. Her yıl çocuk nüfustan genç nüfusa en az 1 milyon geçiş oluyor.

Genç işsiz ne yapar? Nasıl yaşar? Ailesi var ise aile gelirini paylaşır. Ne var ki Türkiye’de aile gelirleri arasında büyük uçurum var. Gelir dağılımı çarpık. Düşük gelir grubundaki 15 milyon insan milli gelirden sadece yüzde 6 pay alırken, üst gelir grubundaki 15 milyon, milli gelirin yüzde 46’sını paylaşıyor.

Aç işsiz ne yapar?

Türkiye’de terörü besleyen ve besleyecek olan, varlıksız kesimdeki genç işsizlerdir. Genç işsizlik sorunu, işsiz gençlerin farklı terörist hareketlere katılmalarına yol açıyor.

Büyüme derken…

Editörün, ölümlerin çetelesini tutmakta zorlandığı, haberleri yaparken, sayfaya girerken terlediği, kimi zaman da ipin ucunu kaçırdığı bir ülkeden mi söz etmiştiniz?

• • •

İleri demokrasi vurgusuyla…

Ölen evladını almak için yalvaran annelerden, cemevine gaz bombası atan polislerden, halka saldıran özel harekâtçılardan, terör estirirken gülen amirlerden ve günlerdir verilmeyen ya da gece gömülen gençlerin cenazelerini mi anlatmak istemiştiniz? Yoksa bin yıl geriye götürüp, paçavraya döndürdüğünüz, geçici hükümetle, 12 Eylül paşalarına bile rahmet okutup, darbe yapmayı başardığınız bir ülkeyi mi tanımlamıştınız?

• • •

Şeffaf Türkiye’yi kastederken…

Mevzubahis, sakladığınız IŞİD’e ait hücre evleri miydi? Kim bilir belki de; ‘cihatçılara operasyon’ diye çıktığınız yolda, ‘müthiş bir iradeyle’, muhaliflere, solculara baskın yapıp, yüzlerce kişiyi gözaltına alacağınıza vurgu yapmak niyetindeydiniz!

Geçici hükümet, geçiciliğine aldırmaksızın, 7 Haziran’da ortaya çıkan iradeyi yok sayarak, ülkeyi korkunç bir savaşa sürüklüyor. Her gün ölüm haberleri alıyoruz. Bu ölümleri durdurmak için aklıselim davranacaklarına, ağızlarından köpükler saçarak savaş naraları atıyorlar.

32 gencecik insanı katleden IŞİD’e karşı başlatıldığı söylenen savaş, bir yıldır IŞİD’e karşı en büyük mücadeleyi veren PKK’ye yönelmiş durumda. Uzun süredir ellerinde oyaladıkları, sık sık beyanlarında ağırlığından şikâyet ettikleri çözüm sürecini bitirdiler.

Twitterdan bir zat yazmış: “ Operasyonlardan önce AK partinin oy oranı %30-35 civarındaydı, şimdi, %40-42 civarında, kararlılıkla devam ederse %45 i bulur ” diye. Yani Kürtleri öldürmeye kararlılıkla devam ederse, AKP’nin oyları artar, Erdoğan Kürtler yüzünden bir türlü kavuşamadığı Başkanlığa kavuşur, demek istiyor. Tüm hesaplar bunun üzerine yapılıyor. O yüzde 5’lik artış için ne kadar ölüm, ne kadar acı, ne kadar öfke gerektiği planlanıyor. Başka bir dengesiz ise “Jetler Kürtler için kalkmışken boş geçmesin Cihangir’e de şöyle bir birkaç bomba fena olmaz” diyebiliyor.

Diyelim ki iki alternatifiniz var. Birincisi kasım ayında yapılacak bir genel seçim, ikincisi ise AK Parti-CHP koalisyonu ile Türkiye'nin hükümet sorununu çözerek yoluna devam etmesi.

Hangi durumda bombalar patlar, terör artar ve bu saldırılarla ne kadar insan hayatını kaybeder? Biraz daha dramatize edelim. Hangi alternatif, kaç kişinin hayatını kurtarır ve 2016 yılını da görmelerini sağlar? Bu sorunun tereddütsüz cevabı, seçim ihtimalini gündemden kaldırarak bir koalisyon hükümetinin kurulup, herkesin işine gücüne bakması değil mi? Suruç saldırısının gösterdiği üzere, erken seçim kararı alırsanız sağda-solda bombalar patlayacak ve oy hesabı bu sefer hayatını kaybeden insan sayısına ve ülkede oluşan şiddet atmosferine dayanacak. Seçim güvenliği ciddi riskler barındırıyor. Erken seçim kararı vermek, iktidar hırsı ile bir katliam emrini imzalamak demek. Tablo son derece açık. Seçimin kaotik ortamında patlayan bombaların sona erdireceği her insan hayatı doğrudan bu kararı verenlerin, Türkiye'yi seçime götürenlerin işlediği cinayetler olacak.

İslamcılar olarak yıllarca geçmiş hükumetlerden yakındık. ‘Ne kadar beceriksiz’ olduklarından şikayet ediyorduk. Türkiye’yi bir ‘uydu ülke’ konumunda tutan politikalardan rahatsızdık.

Çoğunluğu gençlerden oluşan nüfusumuzun eğitim ve iş imkanlarının kısıtlı olmasına üzülüyorduk. ‘Türkiye esasında çok büyük bir devlet olabilirdi ama dış güçler ve yerli piyon yöneticiler bunu engelliyordu.’ Böyle düşünüyorduk.

Sonra siz iktidara geldiniz sevgili İslamcılar.

Sanayide, bilimde, teknolojide, eğitimde, sanatta ve daha birçok alanda ne kadar geri kaldığımıza bakmadan büyük devlet havasına girdiniz.

Batılılardan aldığınız borç parayla üç hastane, beş havaalanı, bilmem kaç kilometre yol yapınca büyük devlet olduğumuzu sandınız.

‘Eğitim sistemini düzeltememiş, iç barışını sağlayamamış, dünyaya katkı sunacak tek bir değer üretememiş bir ülke büyük devlet olmaz. Önce bu alanlarda mesafe kat etmek gerek, hayale kapılmayın’ dedik ama dinletemedik.

Türkiye'de çocuk olmak görünüşte harika.

Pek sever bu ülke çocuklarını.

Burada çocuk hayatın merkezidir.

Burası çocuklarına özel bayram ilan eden tek ülkedir.

'Çocuk yap. 3 çocuk yap. 5 çocuk yap' telkinlerinin son bulmadığı yerdir.

Sokakta el âlemin çocuğundan yanak alıverenlerin memleketidir.

Yüzeyde ve epey yüzeysel şekilde pek sever bu ülkenin insanı çocukları.

*

Çocuk sevgimiz de riya sarmalına dolanmış vaziyette. 

Bu nasıl çocuk sevgisiyse...

Sefaletten, yoksulluktan, acıdan, hastalıktan ve ölümden başını kaldıramayan çocuklarla dolu memleket.

Sokakta dilenirken, mendil satarken yanaştığında, trafikte arabaya yapışıp camları silmeye kalktığında küfürlerle kovulan çocuklarla dolu memleket.

'Belediye toplasın bunları' diye serzenişte bulunanların çocuk sevgisi ne kadar olursa, bizimki de o kadar işte.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!