Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

1982 Altın Portakal Film Yarışması’ndan ödüllü “Kırık Bir Aşk Hikâyesi” filmiyle aynı adı taşıyan müziğin, 15 dakikalık filmde, durmaksızın çalınmasına karşın Berkay’dan izin alınmadığını duyurmuştuk.

Durumu, kendisine ulaştığımızda öğrenen Cahit Berkay, telif haklarına saygının, en yüksek düzeyde beklenmesi gereken bir makamda ortaya çıkan bu yanlışa çok şaşırdığını söylemiş, konuyu takip edeceğini belirtmişti.

Cahit Berkay dün teşekkür etmek için aradı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Lütfullah Göktaş’ın, sabah saatlerinde kendisini telefonla arayarak özür dilediğini paylaştı.

Göktaş, sanata saygılı olduklarını, böyle bir saygısızlığı asla düşünmediklerini, ortada bir kusur olduğunu, bu kusurun da “makam”dan kaynaklanmadığını söyleyerek özür dilemiş.

Suudiler korkunç bir dokunulmazlık içinde Yemen'i yakıyor. Dünyadan ağıt yok. Lakin Yemen teslim olmuyor. 'Bir fiskelik' halk, Kral Selman'ın bölge liderliğine geçit vermiyor.

Suudi Arabistan’da Selman’ın tahta geçmesinin ardından Riyad’ın yeni dış politikasının parametreleri ‘Selman Doktrini’ diye pazarlandı. Çok cafcaflı olduğunu bakmayın, ABD’nin İran ve Suriye’ye karşı eylemsizliğinden mütevellit bir hayal kırıklığına delalet eden basit ilkeler:

  • Bölge ülkeleri kendi tarihlerini kendileri yazar.

  • Önce Suudi çıkarları gelir.

  • Suudi Arabistan artık ABD’nin ne diyeceğini umursamıyor.

KOBANİ'ye IŞİD'in son saldırısında ağır yaralanıyor, götürüldüğü hastanede ölüyor YPG militanı Cemil Encü. Ailesi sınır kapısından alıyor, Urfa Adli Tıp Kurumu'na götürüyor. Otopsi sonrasında kalabalık bir kitle cenazeyi Roboski'ye götürüyor. Roboski, 28 Aralık 2011 de Türk savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürülen 34 kişinin köyü. Cemil Encü de Roboski'de, öldürülen 34 kişinin yanına gömülüyor.

Cemil Encü 30'uncu Encü. 31'inci Encü ise, Ferhat Encü. İki gün önce sınırda askerlerin, bazı gazetecilerle birlikte darp ettikleri HDP Şırnak Milletvekili. Aynı kökten gelen Cemil Encü'nün nasıl öldüğünü araştırmak için orada. Ancak, o bölgede araştırmak pek kolay değil, karşıda devlet var, devleti temsilen jandarma. Araştırmaya geçit yok, itiş, kakış, gaz bombası, tartaklama. Oysa, o milletvekili.

2099’dan beri her ramazan ayı, Doğu Türkistan da denilen Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gelen üzücü haberlere sahne oluyor. 2009’da Urumçi’de 2 Uygur’un hayatını kaybetmesiyle başlayan protestolarda Uygurlar’ın, Çin Halk Cumhuriyeti’ni destekleyen en kalabalık etnik topluluk olan Han’larla karşı karşıya gelmesi ve resmi kaynaklara göre 197 Uygur’un hayatını kaybetmesi ve binlercesinin de yaralanması sonrası Doğu Türkistan’a daha sık bakılması gayet normal, hatta gerekli. Ancak Çin Halk Cumhuriyeti’nin iç sömürgesi olarak da tanımlanan bölgeden gelen az kaynak-bol dezenformasyon içeren haberler, sosyal medyada insanların kardeşlik dayanışma duygularından başka nefret duygularını da tetikleyebiliyor. Bunlardan en son yaşananı, bazı ülkücülerin Çinli zannederek bir grup Güney Koreli turisti hırpalamasıydı.

Devlet Bahçeli “Sonuçta hepsi çekik gözlü, fark eder mi?” demiş. Nasıl fark ettiğini Mücahit Küçükyılmaz, Twitter hesabından 140 karakterle özetlemiş: “Fark eder. O Koreli’yle, biz Çinliye karşı savaşmıştık!”

Son günlerde kırmızı et fiyatları gene yükselmeye başladı. Özellikle dana eti fiyatlarında beklenmedik artış var.

Bizde besicilik son yıllarda gelişiyor. Besi çiftliklerinin kapasitesi artıyor. Normal olarak talep artışını karşılayacak ölçüde arz artışı gerekiyor. Besiciliğin esası, dana satın alarak beslemek. Bizde besicilik yanında süt inekçiliği de gelişti. Süt ineğinin erkek danası, besiciye satılıyor. Ancak, süt ineklerinin ırkı ayrı, et ineklerinin ırkı ayrı.

Süt inekleri 5 - 6 yıl süt veriyor. Sonra kesime gidiyor. Süt verdikleri 5 - 6 yıl içinde 4 - 5 yavru doğuruyor.

Buzağılar süt hayvancılığının bonusu. Eğer dişi ise, 2 yaşına kadar besleniyor. Süt ineği oluyor. Erkek ise 1 ay besleniyor. Bir aylık iken 1.000 - 1.750 TL dan besiciye satılıyor. Besici 14 ay besliyor. Daha sonra hayvan kesime gidiyor.

İnsanlığın tüm değerlerini tüketerek ilerleyen neoliberal saldırılara karşı her tür zorluğa ve tehdide rağmen teslim olmamanın en değerli deneyimlerinden birini yaşatan Yunanistan süreci bugün tam anlamıyla “Yunanistan hiçbir zaman sadece Yunanistan” değildir tabirini hak ediyor. Bugüne kadar neoliberal politikaların insanlığa yıkımdan başka bir şey getirmeyeceği konusunda uyarıların artmasına rağmen Yunanistan, “bir musibet bin nasihatten iyidir” dedirtircesine tüm yıkıcılığı dünya alem önünde somutlaştırdı.

Güçsüzleştir, bağımlılaştır, yönet

Tam anlamıyla bu bir “güçsüzleştir, bağımlılaştır, yönet” projesi. Bağımlı olma durumunun tanımına ilişkin bakın TDK’de ne yazıyor: “Bağımlılık bir süre mutlu eder, sonra alışkanlık olur, sonra baskıya dönüşür.”

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın, seçimden 17 gün önce İzmit'te attıkları şehir hastanesinin temeli kaybolmuş. Temel atma törenine Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, kampüse adının verileceği açıklanan ve bir süre önce Milli Savunma Bakanlığı'na atanan Vecdi Gönül, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, milletvekilleri Zeki Aygün ve İlyas Şeker, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zekeriya Özak da katılmışlardı.

Anlaşılan o ki temeli sağlam atmışlar. O kadar ki görünmez olmuş!

Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Kocaeli İl Sağlık Müdürü Mürsel Durmaz da bir süre önce gittiğinde temeli göremediğini, temel atılan yerin üzerinin kapatılıp düzleştirildiğini, kendilerinin temas halinde olduğu şirket yetkilisine de ulaşamadığını söylemiş ve eklemiş: “Şirket niye durdurdu, temel niye kapatıldı, ben de bilmiyorum.

Haziran seçiminde AKP’nin bir önceki genel seçime kıyasla yaşadığı 9 puanlık kaybın dağılımı kabaca belli. Bunun beş puanı HDP’ye giden Kürtler, bir puanı MHP’ye giden Orta Anadolu seçmeni, kalan üçü ise sandığa gitmeyenler. Burada uzun vadede kritik unsur sonuncusu... Çünkü sandığa gitmeyenler partilerin aldıkları oy oranında dağıtılmış oluyor. Dolayısıyla eğer AKP bu nedenle yüzde 3 az oy almışsa, bu kabaca yüzde 7’lik bir AKP seçmeninin sandığa gitmediğine işaret eder. Eğer parti bu eğilimi anlamakta zorlanırsa bir süre sonra kendi çekirdek oylarının emanet oylara dönüştüğünü görmek zorunda kalabilir.

Her partinin az çok heterojen olduğu açık olsa da, bugün muhalefet partileri epeyce tekçi bir yapı arz ediyor. Kimlikle ideolojinin iç içe geçtiği bu aidiyette ortak psikoloji üzerinden yüzeysel bir insicam sağlanabiliyor. Oysa AKP’nin böyle bir lüksü yok. Çünkü zaman içinde birbiriyle sosyokültürel açıdan yan yana gelmesi zor unsurlar bu partiye epeyce farklı saiklerle oy verir hale geldiler. Eğer bunlardan bazılarını muhatap almakla yetinen bir strateji izlerseniz, diğer gruplardan bazılarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorsunuz.

Üzerinden 20 yıl geçmiş.

15 ile 77 yaş arasındaki tüm erkeklerin öldürüldüğü katliam, soykırım; adına ne derseniz deyin, İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın en büyük trajedisinin üzerinden 20 koca yıl geçmiş.

Srebrenica, 20. yıldönümünde Türkiye’nin bugünü için çok önemli dersler veriyor. Bugünlerde, Türkiye’de geçmişe yönelik adalet tartışmaları yine gündemde. Özellikle, yolsuzluk tartışmalarına yönelik olarak “ intikamcılık yapılmasın ”, “ Devr-i Sabık yaratılmasın ” gibi tezler ileri sürülürken, geçmişi halının altına süpürmemek neden önemli bir kez daha anımsatmak gerekiyor.

“ Dün dün, bugün bugün değil. ” Dünün yanlışlarına yönelik bugün bir adalet çabasına girilmesi, “ uzlaşmanın ” en büyük ve önemli adımı.

Bugün sevmediğim bir işi yapacağım ama bazen gerekiyor. Bir “yeni demokrat” tiplemesinden söz edeceğim. Daha doğrusu bir gazeteci müsveddesinden, bu müsveddenin AK Parti karşıtlığı dalgası ve kalabalığına karışarak kendisini maskelemesinden…

Sözünü edeceğim kişi, demokratlık taslamayı karanlık geçmişini aklama vesilesi olarak gören bir taşeron. “Coşturulan” son söyleşim üzerine, bu okuma ve anlama özürlü adam köşesinde hesap sormuş(!) ve hakaret etmiş bana, “U dönüşü” gibi uzmanı olduğu laflarla, öfkeli abilerinin “cici demokrat” gibi tabirleriyle tetiğe basmış…

Köşesi yeni bir cemaat gazetesinde.

Şimdilerde orada yanaşma olarak çalışıyor.

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Ahmet Kural'ın Başrolünde Oynadığı TRT Tabii Dizisi Gassal'ın Tanıtım Afişleri Tepki Çekti!
Depremzedelere Gizli Yardım: Uğur Aslan ve Sema Ergenekon'dan Tüyleri Diken Diken Eden Örnek Davranış!