Ankara’da koalisyon hazırlıklarını izlerken hep yeni yitirdiğimiz Bedri Koraman usta geliyor aklıma... Bizim heyette olsa muhtemelen yara bere içinde, doğum sancısı çeken, dünyalar güzeli bir demokrasi tanrıçası çizerdi. 13 yıllık dayağın ardından, kimseyi tatmin etmeyen gebeliğinden, kız mı erkek mi doğuracağı belli olmayan bir yaralı tanrıça... Kılıçdaroğlu’nu ise “Sonunda bana geldi” edasıyla tanrıçayı bekleyen bir damat gibi resmederdi herhalde...
Gerçekten de yavaş yavaş pozisyonların belli olmaya başladığı Başkent’te, Bahçeli’nin seçim gecesi aldığı net tavrı koruması, AKP’nin de Kürt sorununa mesafe koyması nedeniyle gözler şimdi CHP liderinin üzerinde...
Sadece partinin ya da ülkenin gözleri değil, Batı’nın gözleri de...
Dün biz görüşmeden çıkarken İngiliz Büyükelçisi sırada bekliyordu. ABD’den Almanya’ya kadar diğer Batılı elçiliklerin de en çok ziyaret ettiği adres bu aralar CHP Genel Merkezi.... Batı başkentleri, sermaye çevreleri, merkez medyanın ileri gelenleri de bir büyük koalisyon için CHP’yi cesaretlendiriyor. Bunun, son yılların tahribatını tamir edecek, Erdoğan’ı sarayına hapsedecek, istikrar mesajı verecek yegâne formül olduğunu anlatıp duruyorlar.