Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Ankara’da koalisyon hazırlıklarını izlerken hep yeni yitirdiğimiz Bedri Koraman usta geliyor aklıma... Bizim heyette olsa muhtemelen yara bere içinde, doğum sancısı çeken, dünyalar güzeli bir demokrasi tanrıçası çizerdi. 13 yıllık dayağın ardından, kimseyi tatmin etmeyen gebeliğinden, kız mı erkek mi doğuracağı belli olmayan bir yaralı tanrıça... Kılıçdaroğlu’nu ise “Sonunda bana geldi” edasıyla tanrıçayı bekleyen bir damat gibi resmederdi herhalde... 

Gerçekten de yavaş yavaş pozisyonların belli olmaya başladığı Başkent’te, Bahçeli’nin seçim gecesi aldığı net tavrı koruması, AKP’nin de Kürt sorununa mesafe koyması nedeniyle gözler şimdi CHP liderinin üzerinde... 

Sadece partinin ya da ülkenin gözleri değil, Batı’nın gözleri de... 

Dün biz görüşmeden çıkarken İngiliz Büyükelçisi sırada bekliyordu. ABD’den Almanya’ya kadar diğer Batılı elçiliklerin de en çok ziyaret ettiği adres bu aralar CHP Genel Merkezi.... Batı başkentleri, sermaye çevreleri, merkez medyanın ileri gelenleri de bir büyük koalisyon için CHP’yi cesaretlendiriyor. Bunun, son yılların tahribatını tamir edecek, Erdoğan’ı sarayına hapsedecek, istikrar mesajı verecek yegâne formül olduğunu anlatıp duruyorlar.

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) sahur vakti Kobani'nin merkezine sızarak sansasyonel bir saldırıya imza attı. IŞİD'in bu saldırıyla amacı neydi? Birkaç neden üzerinde durulabilir:

YPG, YPJ ve Burkan el Fırat güçlerinin Tel Ebyad ve Ayn el İsa’da elde ettiği zafer bütün dünyada yankı bulurken Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) sahur vakti Kobani’nin merkezine sızarak sansasyonel bir saldırıya imza attı. Saldırı IŞİD’in ürkütücü ve kanlı efsanesinde geri sayımın başladığı, örgüt militanlarının eşleri ve çocuklarını Cerablus’tan başka bölgelere göndermeye başladığı sırada geldi.

IŞİD’in bu saldırıyla amacı neydi? Birkaç neden üzerinde durulabilir:

İNTİKAM ALMAK

Tel Ebyad ve Ayn el İsa’yı kaybeden örgüt intikamı Kobani’den almaya kalkıştı. Saldırılar Kobani’ye tekrar ele geçirmeye yönelik bir stratejinin ürünü gibi gelmiyor.

Biliyorsunuz, dün IŞİD (DAEŞ), PYD'nin kontrolündeki Kobani'ye saldırdı. Bilgi kaynağını açıklamayan iki CHP milletvekili, DAEŞ'in Kobani'ye Türkiye sınırından girdiğini iddia etti. Aslında provokatörlere bu kadarı bile yeterdi; ama HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ da, olanlardan Türk hükümetini sorumlu tuttu. Yüksekdağ BBC'ye, “Bombalı araç Türkiye'den girdiği için Türkiye'nin DAEŞ'i desteklediği kesinleşti” açıklamasını yaptı.

Oysa bölgeyi izleyen sınır kameralarındaki kayıtlar aksini söylüyordu. Görüntülere göre, araçlar Kobani tarafından geliyordu; yani DAEŞ'in Kobani'ye Türkiye'den girmiş olması mümkün değildi. Üstelik sosyal medyada TerroristTurkey şeklinde utanmaz hashtag'ler açılırken, saldırıda yaralanan PYD'liler Türkiye'de tedavi ediliyordu.

Konumuz: Reza'ya verilen ödül fotoğrafı...

Kahramanlarımız: Numan Kurtulmuş ve Nihat Zeybekci.

*

Numan Bey der ki:

-O fotoğraf karesinde olmak istemezdim.

-Rahatsız oldum.

-Üzüldüm.

*

Nihat Bey der ki:

-Vicdanım rahat.

-Adamlığın hakkını verip dik durmak zordur.

-Dik durdum elhamdülillah.

*

Size bir şey söyleyeyim mi?

AK Parti eğer kurtulacaksa...

Sadece ve sadece...

Resmi adı Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı olsa da -web sitesi öyle diyor-, halkın zihnine Aksaray olarak kazınmış devasa bina şimdi de Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilen iftarla gündemde.

İftar masasının büyüklüğü sosyal medyanın en çok konuştuğu konu olunca yemeğin masrafı da gündeme geldi. Saray'ın hâlâ gizliliğini koruyan maliyeti konusunda sorgulamasına devam eden Mimarlar Odası kalem kalem rakam verince, Erdoğan uzun süreden sonra savunma pozisyonu aldı. Ardından artık rutin hale gelen yüksek perdeden hesaplaşacağız sözü gelse de küçük bir hesap verme çabasına şahit olduk.

Ne hikmetse belgesi var denen Kabataş, camide içki içildi, hakimler Pensilvanya'dan talimat aldı konularında aylar geçmesine rağmen tek bir delil sunulamazken devasa iftar masasının kurulma görüntüleri hemen servis ediliverdi. Demek ki belgesi olunca gösterilebiliyormuş! Mimarlar Odası Saray'ın maliyeti şeffaf biçimde açıklanmadıkça sektördeki uzmanlığından ve eldeki verilerden yola çıkarak tahminlerde bulunmaya çalışıyor, devlet ise bu konuda suskun. İftar masası maliyeti bir milyon liranın üzerinde ilan edilince, Saray muhtemelen bu hesap abartılı olduğundan faturaya itiraz edebilmeyi mümkün görebilmiş.

Öncelikle seçim sürecinde yaşanan yoğunluk ve aksilikler nedeniyle yazılarımı düzenli olarak yazamadığım için okurlarımızdan ve anlayış gösteren gazete yetkililerinden özür dilerim.

Kemal Divrikli, Altınoluk Alevi Kültür Derneğinin yöneticisiydi. İnancına, öğretisine sahip ve bunu özümseyip yaşama geçirmiş birisiydi. Bunun için yaşamın kutsallığına inanıp cana can katan bir ağabeyimiz oldu. Yaşamını, yoldaki bir kaplumbağayı kurtarayım derken kendisine çarpan bir araç nedeniyle kaybetti. Beklenmedik bir şekilde kaybettiği yaşamından organlarını bağışladığı başka kişilerin (4 kişi) canlarına da can kattı.

Kemal Ağabeyin cenazesi Altınoluk Cemevinden yolcu edildi. Devridaim yolu ışık olsun. Alevi camiasının ve yakınlarının, sevenlerinin başı sağ olsun.

Kemal ağabeyin yaşamı sonrasında yakınlarının başına gelenler ise yürek parçalayan, isyan ettiren ve bir Alevi aileye uygulanabilecek en kötü ayrımcılıklardan birisidir.

Hızlı değişen bir toplum karşısında, sadece o toplumun iç dinamiklerini okuma ve taşıma yeteneğiniz sayesinde iktidar olmak durumundaysanız, tembellik edecek tek bir an bile bulamayabilirsiniz. Hele kitle partisi hüviyetiniz varsa bu durum daha da karmaşıklaşır. Seçmen tabanınız her an belirli yönlerde daralıp başka yönlerde genişleyebilir ve siz bu sürekli değişimi kuşatacak söylemi ve programı üretmekte zorlanırsınız.

Bunun anlamı AKP’nin işinin diğer partilere göre çok daha zor olduğudur. Çünkü diğerlerinin yapılan yanlışlara rağmen aynı oyu alma ihtimali çok daha fazla. Bugün muhalefet partilerinin hepsi kendi ideolojik itirazlarını muğlak kimlik çerçeveleri içine hapsetme yolunu seçmiş durumdalar. Büyümeleri AKP’nin hatalarına muhtaç… Söz konusu itirazı ‘varoluşsal’ kılabildikleri ölçüde tabanlarını konsolide edebiliyor ve daha da tembelleşiyorlar. Tek ihtiyaçları AKP’yi geçici olarak vurabilecek zekice bir söylem veya kendilerini ‘renklendirecek’ bir sunuş üretmekten ibaret. Kimlik siyasetinden uzaklaşma gibi gözüken şey, aslında bu partilerin elinde kimlikten pek de fazlasının olmadığını bu seçimde bir kez daha ortaya koydu.

Mültecilerin sorunlarına dikkati çekmek için geçen hafta Midyat’a gelen Angelia Jolie devletin en tepesi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından karşılandı. Belli ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüce Türk devletinin ne kadar misafirperver olduğunu Jolie’ye göstermek istiyordu.

Midyat kampı Irak’tan gelen Ezidi göçmenler için kurulmuş bir kamp değil. Bundan 2 yıl önce Suriye’deki savaştan kaçan mülteciler için kuruldu. 2014 Ağustos’unda Ezidiler Türkiye’ye kaçarken Bölge belediyeleri Ezidilere Bölgenin çeşitli illerinde kamplar kurdular. O esnada yaklaşık 10 bin kişilik kapasitedeki Midyat AFAD kampında 2500 kişilik boş yer vardı, ve gelen Ezidilerin bir kısmı biraz da can haliyle bu kampa yerleştirildiler.

Ezidiler için Silopi’den, Diyarbakır’a, Siirt’e kadar Bölge belediyeleri kamplar kurdular. Türkiye devleti Ezidilerin trajedisine uzunca bir süre gözünü kapadı. On binlerce Ezidi’ye Bölge belediyeleri ve halkı baktı, halen de bakmaya devam ediyorlar. Yurtiçi ve yurtdışından eleştiriler çok fazla gelmeye ve Türkiye’nin gelen göçmenler arasında din ve mezhep ayrımı yaptığı çok fazla dillendirilmeye başlayınca, biraz da bu eleştirilere cevap verebilmek adına 2014 sonlarında AFAD Ezidiler için Nusaybin’de bir kamp kurdu.

Türkiye, Avrupa'da yeniden ilgi odağı oluyor. Şüphesiz ki, şu anda en büyük ilgi, 'Nasıl bir koalisyon?' sorusuna. Daha somutta, 'AK Parti-CHP büyük koalisyon hükümeti mi', yoksa, 'AK Parti-MHP koalisyon hükümeti mi' sorusu üzerinde odaklanılıyor. Fakat Amerika gibi, Avrupa da kendisini, Alman stili 'AK Parti-CHP büyük koalisyonu'na hazırlıyor.

7 Haziran seçimlerinden sonra nasıl bir Türkiye tablosu çıktı? Nasıl bir koalisyon olacak? Türkiye nasıl yönetilecek, özellikle, dış politika, ekonomi, ve demokrasi alanlarında?

Seçim sonrası Avrupa’nın kritik kentlerinde, Paris, Brüksel, Berlin, konuşmalar yapıyorum, toplantılara katılıyorum, karar vericiler ve düşünce kuruluşu merkezlerinden dostlarımla konuşuyorum.

Türkiye’ye ilgi büyük. Belki ilk defa, gerçek anlamda, ciddi olarak Türkiye ilgisi var.

Bugüne kadar, zayıf muhalefet ve muhalefetin Avrupa ve AB ilgisizliği bu alanı tümüyle AK Parti ve Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’a bırakmıştı.

Komşumuz Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nde kalıp kalmayacağını belirleyecek oldukça kritik bir sürece girdik. Yunanistan, 30 Haziran’da IMF’ye olan 1.5 milyar euro’luk borcunu ödeyememesi durumunda Troyka karşısında temerrüde düşmüş sayılacak. Şu ana kadar yapılan görüşmelerde bir ilerleme kaydedilmiş değil. Troyka, 2010-2012 krizi sonrası Yunanistan’a vermeyi uygun gördüğü 240 milyar euro’luk kurtarma paketinin 7.2 milyarlık son taksitini hükümetiyle anlaşma sağlamadan ödemeye yanaşmıyor. Bu ödeme gelmeden ise Yunanistan’ın IMF’ye borcunu ödeyebilmesi mümkün değil.

Avrupa Birliği (AB), Avrupa Merkez Bankası ve IMF’den oluşan Troyka, vermiş olduğu yardım karşılığında üye ülkeleri mali disiplin konusunda belli bir çizgiye oturtmak istiyor. Yunanistan’dan ilk istenen faiz dışı fazlasını yüzde 4.5 seviyesine çıkarması idi. Ancak daha sonra bu hedef uzun vadede yüzde 3.5, kısa vadede ise yüzde 1.5’e kadar çekildi. Troyka’nın mali disiplin kavramını yeniden gözden geçirip makul bir hedef belirlemiş olması şüphesiz olumlu bir gelişme. Ama buna rağmen kemer sıkma politikaları canına tak etmiş olan Yunan halkının bütçe fazlası fikrine tahammülü yok. Çünkü kamu harcamalarının azalması ve söz konusu hedefin tutturulabilmesi için ya vergiler artacak ya emekli maaşları azalacak.

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi