Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Seçimlerin ardından çıldırmışçasına aritmetik çalışıyoruz.

“Kim kiminle nasıl birleşirse, dışarıda kalan öbürlerinin toplamı, birleşenlerin karar yeter sayısını nasıl etkileyecek” mealine gelen anlamsız cümleler kurup duruyoruz.

Yazıya başlarken ben de sizlerin ufkunuzu açabilmek için koalisyon hesaplarına gireyim, dört ayrı simülasyon yapıp grafik tasarım kullanarak gerçek tabloyu ortaya koyayım istedim.

Üstelik yazının finaline “Türkiye hükümetsiz kalmaz” gibi afili bir cümle yazarak çılgın bir köşe yazarı olmadığımı, gerektiğinde sorumluluklarımı üstlenmesini bilecek kadar olgun davranabildiğimi ispat edesim vardı.

Diyelim ki bir siyasi partinin Batı’da yaptığı bir seçim mitinginde bombalar patlatıldı... Dört vatandaş öldü, onlarca insan ağır yaralandı, kolları bacakları kesildi...

Neler olabileceğini, farklı kesimlerden gelecek tepkileri hayal edebiliyor musunuz? 

Hedef, HDP değil de AKP mitingi olsaydı, herhalde havuz basını bu korkunç saldırıyı görmezden gelmezdi. 

Aksine, daha soruşturma yapılmadan “terörist”ler manşetten ilan edilirdi!

Hedef, HDP değil de başka bir muhalefet partisi olsaydı, kınama sesleri emin olun yüksek perdeden çıkardı.

Ama hedef HDP, yer Diyarbakır, ölen Kürtler olunca malum refleksler yine devreye giriyor. Bu refleksin temelinde ayrımcılık, ırkçılık ve düşmanlık yatıyor.

Ekiplere dalaşmadan... 

Belaya bulaşmadan...

Kimselere sataşmadan...

Mırmır yapmadan...

Top çevirmeden...

Kenardan dolaşmadan...

Gönlümdeki seçeneği yekten yazıyorum:

AK Parti-CHP koalisyonu.

Böyle bir koalisyon...

Yalçın Akdoğan Beyefendi'nin siyasi literatürümüze kattığı deyişle...

'Çok süper olur.'

Böyle bir koalisyonun sayılamayacak kadar çok faydası olacaktır.

İşte o faydalardan sadece birkaçı:

-Beyaz, bembeyaz bir sayfa açılır.

-Büyük, çok büyük bir uzlaşma sağlanır.

-Cepheleşme denilen Allah'ın belası atmosfer bir anda dağılıverir.

-Tabanı çok güçlü bir iktidar doğar.

-Piyasalar coşar...

Kürt politikacıları hepi topu seksen temsilciyle ülkenin kaderini değiştirme fırsatını yakaladılar ama tepiyorlar. Çapları yetmiyor.

Bu akıl mıdır? Üst akıl mı, alt akıl mı, ön akıl mı, arka akıl mı, bu ne biçim bir akıldır? 

'Sıkı bir muhalefete hazırız' demiş Selocan... Eh, hep orada kalırsın. Hiçbir zaman 'ülke çapında' tek başına iktidara gelemeyeceğine göre... Seksen kişiyle kimi sıksan ne kadar sıkacağını da görelim. Oysa seksen kişiyle yeni bir anayasa yapılmasına yol açabilirdin. Türkiye'nin kaderi bir anda değişebilirdi, sen 'ağır ellerini toprağa basıp doğrulduğun zaman'... Yatmayı tercih ettin. Sana cumhuriyet tarihi boyunca misli görülmemiş özgürlükleri sağlayan AKP'ye nankörlük etmeyi tercih ettin, hayırlı olsun.

CHP koalisyon olasılıklarında şart koşacağı maddeleri sıraladı. CHP, AK Parti ile koalisyon yapabilmek için şunları istiyor: 1) Dönüşümlü başbakanlık sistemi. İki yıl Kılıçdaroğlu Başbakan olacak. 2) Meclis Başkanlığı CHP’ye bırakılacak. 3) Koalisyonda “büyük, küçük ortak” olmayacak, bakanlık sayıları “eşit” dağıtılacak. 4) Adalet, İçişleri, Milli Eğitim bakanlıklarının CHP’ye bırakılması restorasyon için olmazsa olmaz şart. 5) Yürütmenin yasamaya müdahalesine son verilecek. 6) 17-25 Aralık’la ilgili dosyalar Meclis’e taşınacak. 4 eski bakanla ilgili soruşturma komisyonu kurulacak. 7) Yolsuzluklarla ilgili adımlar Meclis’in denetim yetkisi kapsamında olacak. 8) Emekliye 2 maaş ikramiye, hükümet kurulduktan sonraki ilk dini bayramda verilecek. 9) Asgari ücretin 1500 TL yapılması ve çiftçiye mazotun 1.5 TL olması 1 yıl içinde hayata geçirilecek.

CNNTÜRK 'ün seçim sonrası yaptırdığı araştırmada, “bugün yeniden seçim olsa kime oy verirsiniz” sorusuna gelen yanıtlar yüzde 45 AK Parti diyor.

Bu bulgu, seçim sonrası ortaya çıkan koalisyon zorunluluğunun ve istikrarsızlık endişesinin, erken seçim halinde seçmenlerin muhtemel davranışı üzerinde etkili olabileceğini gösteriyor. Ancak bu etki ne kadar olur, AK Parti'nin geri alacağı oylar tek başına iktidar olmasına yeter mi ya da tersine AK Parti açısından kayıp devam mı, bunlar kolay kestirilemez.

AK Parti kurmayları ve cumhurbaşkanının önce koalisyon alternatiflerini denemek niyetinde oldukları anlaşılıyor. Ancak, bu çabalardan sonuç alınmazsa, Türkiye hükümet kuramaz bir görüntü vermeye başlarsa, bu görüntüyü de kullanarak “istikrar” temalı bir erken seçimi akıllarının bir köşesinde tuttukları muhakkak.

Türkiye’yi hükümetsiz bırakmamak için, büyük bir fedakarlıkta bulunup, partilerin kulislerini yerinde takip etmek üzere Bodrum’a gidiyorum:))

Gırgır bir yana, hepimiz biliyoruz ki, “kırmızı çizgiler” hikayedir, “kırmızı plakalar” şahanedir. Her seçimden sonra yaşadığımız elim kırılsaydı da vermeseydim noktasına adım adım ilerliyoruz. Karar çoktan tamam… Ahalide infial yaratmamak için 7 haziran duygularının birazcık daha soğuması bekleniyor. Memleket menfaatleri (!) için 20 gün kadar daha top çevrilecek.

Bir kez daha vurgulamak istiyorum:

Türkiye, 7 Haziran’da Erdoğan’la başkanlık sistemini oyladı ve reddetti.

Böylece, demokrasi ve barış açısından çok kritik bir eşik aşılmış oldu.

Diktatörlük yolunda emin adımlarla  ilerlemekte olan Erdoğan’a kırmızı ışık yakıldı.

Ve bu seçim sandığında yapıldı.

Halkın oylarıyla gerçekleşti.

Düğümün millet iradesiyle  sandıkta çözülmeye başlaması, bu memlekette demokrasinin geleceği açısından son derece yaşamsal bir gelişmedir.

Türkiye erken seçim ve koalisyon tartışmalarına dalarken, bu kritik noktayı hiç akıldan çıkarmasın.

Kesinlikle gözardı edilemeyecek ikinci bir nokta daha var.

Erdoğan’a kırmızı ışık yakılıp demokrasi ve barış yolunda çok önemli bir dönemeç alındıysa, bu başarıda en büyük, en belirleyici pay, Selahattin Demirtaş’la HDP’nindir, yüzde 10 barajının yıkılmasıdır.

Kapatılan yolsuzluk dosyalarının tekrar açılması, Atatürk Orman Çiftliği üzerinde, yasalara aykırı olarak kurulan Ak Saray’dan Tayyip Erdoğan’ın taşınması gibi meseleleri, “rövanşizm”, yani “öç alma” gibi göstermeye çalışanlar var. Oysa bu adımlar, hukuk devletine geri dönüştür. Zira demokratik hiçbir ülkede, bunca yolsuzluk, savcılar, hâkimler değiştirilerek ve siyasi güç kullanılarak takipsiz bırakılmaz.

Başbakanlık çalışma binası olarak kurulan bir tesise, cumhurbaşkanı el koyamaz.

Üstelik yılların Çankaya’sı dururken, onun hemen yanına bir de cumhurbaşkanlığı köşkü inşa edemez. Anayasa’ya göre tarafsız olması gereken cumhurbaşkanı, seçim meydanlarına çıkıp, muhalefet partilerine en ağır hakaretleri sıralayamaz.

Koalisyon kurulmasındaki zorluk, uzlaşma kültürümüzün zayıflığından kaynaklanıyor.

Önce, herhangi bir koalisyon kurulamazsa erken seçimin kaçınılmaz olacağını görmek gerekir.

45 gün içinde iki defa hükümet kurma denemesi başarısızlığa uğrarsa, Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu eğilimde olduğu anlaşılıyor. Baykal'ın açıkladığına göre, Cumhurbaşkanı hükümet kurdurma konusunda ilk iki deneme başarısız olursa üçüncü bir denemeye girmeyecek. Bu, seçim kararı alacak demektir.

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti Umut'un En Başından Beri "Umutsuz Vaka" Olduğunu Anlatan Enfes Flood
Göndermesiz Anket: En Komik Komedyeni Seçiyoruz!
Yeşilçam'ın Güzellik Abidesi Oyuncuları Genç Halleriyle Günümüzde Yaşasaydı Nasıl Görünürlerdi?