Belki de Erdoğan’a “samimiyeti” için teşekkür etmeliyiz.
O dinmek bilmez öfkesini azıcık dizginleyebilse, biraz tarafsız bir görüntü verebilse, böyle meydanlara inip ekranlara çıkıp muhaliflerini uluorta tehdit etmese, belki imdadına koştuğu partisi bu kadar ağır bir yenilgi tatmayacaktı.
Yapamadı. Kendini tutamadı.
Her zamanki gibi hedef gösteririm, korkuturum, sindiririm sandı.
Bu kez sert kayaya çattı.
Hep kendi kitlesini sağlamlaştırmak için kullandığı taktiği, yıllardır ekmeğini yediği öfkesi, bu kez ona ihanet etti; muhaliflerinin bir araya toplanmasını sağladı.
“Hepsine karşı ben” söylemiyle, karşısında bir “anti-Erdoğan” cephesi yarattı.
Yüzde 10 barajını yıkan da o cephe oldu; yani Erdoğan kendi kurduğu barajın altında kaldı.
Baraj yıkıldı; sıra Saray’a geldi.