Geçmişte Gülen cemaatinin yapmış olduğu gayrı meşru tasarrufları bugünün sert tutumuyla mukayese ederek eşitlik üretmek mümkün değil. Gülen cemaati Balyoz davasını sulandırmanın ötesinde İzmir’deki casusluk ve Muş’taki Taşhiye davası örneklerinin gösterdiği üzere uyduruk soruşturmalar üzerinden örgütsel alan açma girişimlerinde bulundu. Selam Tevhid dosyası ile hayali bir gerçeklik üreterek olası siyasi rakiplerin tasfiyesine girişti. Bürokraside personel ve güvenlik şubelerinin kontrolünü ele geçirmekle yetinmeyip, KPSS suistimali sayesinde kadrolarını yığın halinde devlete taşıdı. Buna binlerce insanın dinlenmesini, MİT kamyonlarının aranmasını, Hakan Fidan müdahalesini ve 17/25 Aralıkta olası yolsuzluk üzerinden sahneye konan darbe girişimini ekleyebilir..