Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

ODTÜ Bahar Şenliği'nin iptali ile ilgili yazdığım yazıya rektörlükten yanıt geldi. Rektörlük, 'ODTÜ'nün tüketimi değil, üretimi öne çıkaran çok sayıda sanat-kültür-spor etkinliği yaptığını ve değerlerine uygun nitelikte eğlence ortamları yaratma yeteneğine ve birikimine sahip olduğunu biliyoruz' diyor.

ODTÜ’deki Uluslararası Bahar Şenliği’nin iptali üzerine geçen hafta Uluslararası Gençlik Topluluğu (UGT) başkanı Emre Kara ile konuştum. Kara, iptale giden süreci açıklıkla anlattı.

Bu sürecin diğer aktörünü de dinlemek gerekiyor elbette. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar’ın “Çevreyi rahatsız ediyor, dışarıdan da katılım olduğu için güvenlik önemlerimiz yetersiz kalıyordu. Amacımız şenliğin kaldırılması değil, sürdürülebilir olması” dediğini söylemiştim. ‘Sürdürülebilir’ vurgusunun çok önemli olduğunun da altını çizmiştim.

Ortadoğu’nun petrodolarlı gücü, İslamın kutsal mekânlarının bekçisi ve radikal akımların membaı Suudi Arabistan’da ‘siyasi deprem’ yaşanıyor. Kral Abdullah’ın 23 Ocak’taki ölümünün ardından tahta çıkan selefi Kral Salman, Ortadoğu’da stratejik etkileri derin olacak bir yeniden yapılanmaya girişti. Görünüşte taht sıralamasında değişiklik gibi duran bu durum hem yeni yönelimin hem de genç kuşağın kraliyetin geleceğine ‘el koymasının’ tezahürü. 

Restorasyon 

Kral Salman geçen hafta bir kararname ile selefi Kral Abdullah’dan ‘yadigâr’ olan ve ocakta 1. veliaht ve başbakan yardımcısı ilan ettiği ‘yarım kan kardeşi’ 69 yaşındaki Prens Mukrin’i safdışı bıraktı. Yerine 55 yaşındaki yeğeni Muhammed bin Nayef’i 1. veliaht, 30’lu yaşlarındaki kendi oğlu Muhammed bin Selman’ı 

2. veliaht ilan etti. Böylece ilk kez kurucu kral Abdülaziz bin Suud’un oğulları değil torun kuşağının liderlik yolu açıldı.

CHP'nin seçim beyannamesini açıklayacağı toplantıya dibi kırmızı mumlu davetiye ile davet etmişlerdi. MHP'nin seçim beyannamesini açıkladığı toplantıya ise davet edilmedim. O yüzden gitmedim demeyeceğim. Çünkü MHP kimseyi davet etmemiş. Sadece 1 gün önce haber merkezlerine bir faks geçmişler o kadar. Durumdan vazife çıkaran necip Türk basını görev şuuruyla Arena Spor salonunun kapılarına dayanmış.

Hemen ilk gözlemimi paylaşayım. Salon doluydu, ülkücülerin morali iyiydi. Ama kongredeki heyecan yoktu. Katılım da o denli değildi.

Gelelim seçim beyannamesine.

Şunun şurasında seçimlere 35 gün kalmışken acele etmenin ne gereği vardı. 7 Haziran'dan sonra rahat rahat açıklardınız. MHP seçim beyannamesini açıklayana kadar Ahmet Davutoğlu 15 yerde miting yaptı. Atom karınca gibi Başbakan. Neredeyse muhalefetin toplamına tur bindirecek.

Ankara Arena’da, AK Parti ve Milli İttifak’tan sonra dün de MHP’nin seçim beyannamesi açıklandı.

MHP gençliği tribünlerde yoktu. Buna karşılık “Üç Hilal”e gönül veren kadınların çokluğu dikkat çekiciydi.

Salonun dolmasını beklemek amacıyla açıklanandan bir saat geç gelen MHP lideri, “Devletin başına Devlet gelecek” sloganı ve coşkulu tezahüratlar eşliğinde salona girdi.

Bahçeli, aynı zamanda “3 Mayıs Türkçülük Günü”ne rastlayan dünkü konuşmasının ilk bölümünde, iktidara ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sert eleştiriler yöneltti.

MHP lideri; iktidarı, yolsuzluk, ekonomi ve çözüm süreci nedeniyle, Erdoğan’ı ise, “Milliyetçi olamamakla” eleştirdi.

Son dönemde gerek iktidar partisinin, gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef aldığı milliyetçi oyları bir arada toplamayı hedefleyen Bahçeli, CHP’yi “taklitçi”, HDP’yi “anarşist”, PKK’yı “acı yaşatan” olarak tanımladı.

MHP lideri, konuşmasında, genel seçimlerdeki siyasi rakibinin Davutoğlu değil, Erdoğan olduğuna yönelik net siyasi mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tarafsızlık yeminini çiğneyerek yaptığı seçim çalışmalarını bizlerin parasıyla finanse ediyormuş, kendisi açıkladı.

'Meydanlara devletin parasıyla çıkıyorum. Bu benim yasal hakkım. Cumhurun başı olarak buraya çıkıyorum. Yüzde 52'nin oyunu alarak buraya çıktım.'

Evet doğru, Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerin birinci turunda yüzde 52 oy alarak Cumhurbaşkanı oldu.

Ama bu, Anayasa'yı açıkça çiğneme ve anayasal düzeni fiilen askıya alma hakkını da kendisine vermiyor.

Halkın yüzde 52'si Erdoğan'a oyunu verdi ki bugünkü Anayasa ve yasalar çerçevesinde görev yapsın.

Kafasına göre koyduğu kurallarla, Anayasa'nın ve yasaların üzerine çıksın, istediğini yapsın diye değil.

Bugünkü Anayasa ve yasaların Cumhurbaşkanı'na verdiği görevler ve yetkiler kendisine yetmiyor olabilir.

Ama unutmasın ki bu göreve talip olurken anayasal düzenin ne olduğunu biliyordu ve seçildikten sonra bu Anayasa'ya uyacağına, tarafsız davranacağına, milletin birlik ve beraberliğini temsil edeceğine yemin etti!

Bildiğiniz gibi 24 ayda Türk parası yüzde 55, son 12 ayda yüzde 30, son beş ayda yüzde 24 oranında değer kaybetti. Ama buna rağmen ihracat hızla geriliyor. Bu yılın ilk dört ayında ihracat her ay geriledi. Hemen hatırlatalım ihracat Ocak’ta yüzde 9.8, Şubat’ta yüzde 13, Mart’ta yüzde 13.4 ve bu ay artacak denmesine rağmen Nisan ayında yüzde 9.8 oranında geriledi.

YILLIK İHRACAT 153 MİLYAR DOLARA GERİLEDİ

Tabii bu arada yıllık ihracat Nisan ayında 153 milyar 66 milyon dolar oldu. Böylece yıllık ihracat 2012 yılı düzeyine geriledi. Oysa bu yıl ihracat hedefi Orta Vadeli Program’da 173 milyar dolar olarak belirlenmişti. Bu hedefi tutturmak artık mümkün değil.

Niye anlattık bütün bunları?

Şundan anlattık. Madem ihracat yapamıyoruz o hâlde nasıl büyüyeceğimizi açıklamak için anlattık. Çünkü ihracat yapamıyorsanız yani mallarınızı dış pazarlara satamıyorsanız büyümek için tek yol kalıyor iç talebi canlandırmak.

AKP, CHP ve HDP seçim beyannamelerinde LGBTİ'lere ve kadınlara nasıl bakıyor; ekonomik özgürleşme, kadın istihdamı, mevsimlik işçiler, evde bakım hizmetleri ve ayrımcılık üzerine neler öneriyor?

Partiler beyannamelerini açıkladı. Kadınlar ve LGBTİ’lerin [Lezbien, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks] varlığı görünürleştikçe bir seçmen olarak da öne çıkıyorlar. Böylelikle biz de partilerin kadınlar, ibneler, biseksüeller ve translarla ilgili fikirlerinin varlığını/yokluğunu ve içeriğini daha net izleme olanağı elde ediyoruz.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) metinlerinde ilk göze çarpan şey, HDP’nin “kadınlar”ın da ötesine geçerek kullandığı “(kadınlar olarak) biz” hitabına karşın, AKP’nin kadınlarımız/annelerimiz şeklindeki sahiplik dilinden kurtulamamış olması. CHP ise “kadınlar” çağrısıyla düzenlemiş vaatlerini. Politikanın dile yansıması, parti içindeki kadınların ilgili bölümlerin yazılımına katılımını gözlemlemek açısından da bir fırsat.

MHP, 'Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek' başlıklı seçim beyannamesinde dış politikada da köklü değişiklikler öngördü. Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasından yana olunduğunun vurgulandığı beyannamede 'Bölgesel sorunların çözümünde Türkiye ile Rusya'nın işbirliği belirleyici bir unsur olacak' denildi.

NMHP'nin 256 sayfalık seçim beyannamesinde dış politika anlayışı 'onurlu, basiretli, çok yönlü, milli çıkar odaklı' olarak nitelendirildi. Türkiye'nin her şart altında uluslararası hukuk ve meşruiyetin yanında olacağı kaydedilen beyannamede, diğer devletlerce de bu yaklaşımın benimsenmesinin ilişkilerin gelişmesinin vazgeçilmez ön şartı olacağı ifade edildi.

Türkiye'yi çevreleyen bölgenin güvenlik, refah ve istikrarının milli çıkarlar açısından hayati önem taşıdığı vurgulanan beyannamede, Türkiye'nin, merkezinde yer aldığı Kafkasya-Balkanlar-Orta Doğu üçgeninde barış ve güvenliği tehdit eden sorunların çözümünde öncülük yapacağı vurgulandı.

Yeni akıllı cihazlar, her anınızı takip ediyor; ev halkının alışkanlıklarını, davranış biçimlerini internet aracılığıyla merkezlerine gönderip, yeni cihazların buna göre üretilmesini sağlıyor. Yalnız yeni model otomobiller değil, yeni model televizyon alıcıları, termostatlar, elektrik düğmeleri, hatta kapı kilitleri bizi takip ediyor.

Akıllı telefonunuzdan, tabletinizden veya bilgisayarınızdan kontrol edebildiğiniz her ev aleti, kendi merkezi ile de iletişim kuruyor. Bu iletişim otomatik olarak sağlanıyor ve aletlerin yönetim birimlerine bilgi aktarılıyor.

Samsung, LG, Vizio dahil bir çok marka televizyon ve kullandığınız akıllı telefon, ilk kullanımlarda karşınıza çıkan “onaylıyorum (I agree)” komutuna bastığınız andan itibaren sizin tüm bilgilerinizi, kendi merkezine gönderiyor. Önümüzdeki günlerde, televizyonlar, sizin sesinizi algılayıp, size cevap bile verebilecekler. Artık, en çok seyredilen programlar, otomatik olarak belirlenecek.

Gözü ve kulağı var

Bebek odalarını canlı olarak takip eden aletler, çoğu zaman “bluetooth” kullanıyor ve yabancıların da bebeğinizi görüp, duymasına olanak tanıyorlar. Kan şekerinizi ve tansiyonunuzu ölçen “OneTouch Verio Sync” gibi her hangi bir alet, sizin bilgilerinizi, yalnız doktorunuza değil, kendi merkezine de gönderiyor.

Cumhurbaşkanı kürsüden meydandaki işçileri “Nankörlük yapmayın” diye azarladığında…

Bir yılda 1800’den fazla, dört ayda 300’den fazla işçi ölmüştü.

Çoğu, meydandakiler gibi “taşeron işçisi”ydi; Saray inşaatında ölen işçi ile düşüp çalışamayacak ölçüde yaralanmış diğeri gibi.

Cumhurbaşkanı “Bir yerde çalışıyorsunuz, bu imkân size tanınmış, oralarda çalışıyorsunuz” diye azarladığında…

Ezelden beri işçi sınıfına, işsizler ordusundan gündelik veya daha fazla iş bulabilenlere, ezilenlere, horlananlara “Ağaların, patronların, efendilerin”, kapitalizmin, sermaye adına darbe yapmış Evrenler’in söylediği, lütfettiği aynen buydu zaten.

Aynen buydu, orduda binlerce uzman çavuşa mesela, “Biz başız, siz .ötsünüz, kölesiniz” deyip terfi alanların, “Beğenmeyen gider; atarım sonra” diye tehdit edenlerin dediği de.

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Ahmet Kural'ın Başrolünde Oynadığı TRT Tabii Dizisi Gassal'ın Tanıtım Afişleri Tepki Çekti!