Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

“Çıkıyor siyasi parti başkanları, eşbaşkanları ‘dökülün sokağa’ diyor.

Bunu bir demokratik hak gibi takdim ediyor.

Böyle bir demokratik hak yok.

Demokratik hak kürsüdedir.”

Erdoğan’ın kendi konumu ve siyasal çıkarları söz konusu olduğunda anayasayı dikkate almadığını biliyoruz

Örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, öteki adaylara karşı Başbakan olarak” yarışmakta bir sakınca görmedi.

Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da, anayasanın açık hükmüne karşın AKP genel başkanı gibi hareket etti.

Bu bir memleket meselesi; Cumhurbaşkanı’mız Sayın Erdoğan’ı üzmeye kimsenin hakkı yok; özellikle de Merkez Bankası’nın; lütfen yani!

Yargı, yürütme, yasama, ordu, işverenler, basın, esnaf, finans ve bir sürü sivil toplum kuruluşunun ister istemez biat ve sadakat yemini etmesinden sonra Merkez Bankası’nın Sayın Erdoğan’a karşı sanki hakikaten bağımsız filan olabilirmiş gibi dayılanmaya ve pırlanta değerinde para politikası tavsiyelerine karşı kulağının üstüne yatmaya kalkması, afedersiniz ama densizliğin ta kendisidir.

28 Şubat neydi?

Bugün için taşıdığı anlam ne?

28 Şubat, devletin işleyişinin askerileşmesi, toplumun kutuplaşması, bir kutbun diğerine tehlike ve tehdit mantığı içinde bakması, dindarların asker tarafından fişlenmesi, kamu alanından püskürtülmeye çalışılmasıydı.

Bu amaçla anayasal kurumların ve demokrasinin militanlaştırılmasıydı.

Merkez medyanın bu yasal maskeli askeri müdahalede psikolojik harekatlarla “silah” vazifesi görmesiydi...

Tuhaf bir ülke Türkiye! Şu türbe patırtısına şaşkınlık içinde bakıyorum birkaç gündür. Bütün bu “ vatan toprağı ” edebiyatı… “ Vatan toprağını terkettiniz ” edebiyatı…

Herhalde ,” diyorum içimden, “ seçim öncesi siyasette bir puan alma gayretidir bu ”. Ama öyle de olsa, kötü bir şey bu, yapılmaması gereken bir şey. “ Puan alma ”yı böyle bir şovenizm gıdıklamasına bağlamak çok sakıncalı bir şey.

İmparatorluk kaybı ” olsa gerek, bir “ toprak ” fetişizmi yaratmış. Eğitim sistemiyle, her şeyle toplumun zihnine bunu nakşetmeye çalışmışlar… Mete Han hikâyeleri falan…

ÇARŞAMBA akşamı CNN Türk’te Tarafsız Bölge’de Ahmet Hakan ’ın konuğu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ’tı. Canlı yayının ilk 75 dakikasında, önce Şah Fırat Operasyonu, ardından çözüm süreci konuşuldu. Kuşkusuz bunlar da önemli ve Demirtaş ’a sorulması gereken konular. Fakat Şah Fırat Operasyonu’nun doğrudan muhatabı PYD/ HPG, çözüm sürecininse öncelikle İmralı (Abdullah Öcalan), sonra Kandil (PKK/KCK). HDP’nin doğrudan öznesi olduğu konuysa 7 Haziran’da yapılacak olan genel seçimler.

Ruhların ölen bedenleri terk edip, yeni bedenlerde hayat bulduğuna inanır Reenkarnasyoncular.

Adam bir önceki hayatında prenstir, bir sonraki hayatında dilenci oluverir; asaletle dilenir.

Türkiye’ ye bakın “siyasi reenkarnasyon” diye bir şey olduğunu göreceksiniz.

Vatandaşına zulüm eden, onların haklarını ayaklarının altına alıp pas pas yapan bir devlet ruhu, o bedenden bu bedene, o üniformalıdan bu takım elbiseliye seyahat edip duruyor…

STANBUL'un göbeğinde gündüz vakti üstleri çıplak, elleri deri eldivenli 70 kişinin...

-Başörtülü bir kadına saldırdığını...

-Cinsel tacizde bulunduğunu...

-Bebeğini yerlere çarptığını...

-Kadının ve bebeğin üzerine işediğini...

Söylediniz.

 *

 Yetinmediniz...

-'Bunun görüntüsü var' dediniz.

-'Biz izledik, korkunçtu' dediniz.

-'Yakında görüntüler ortaya çıkacak' dediniz.

 *

 Ancak...

Bırakın 70 kişiyi, bırakın 60 kişiyi, bırakın 7 kişiyi...

Üstü çıplak, deri eldivenli tek bir kişinin bile...

IŞİD'in Musul Müzesi'ndeki insanlık değerlerini baltalarla, matkaplarla, balyozlarla kırmasını görünce ben insanlığımdan utandım. Halkın barışçıl protesto hakkını kullanmak isteyenleri her fırsatta vandallıkla suçlayanlar, vandal nedir görmek istiyorsa işte bu IŞİD'çilere baksınlar.

'İzledin mi?' diye sordum arkadaşıma.

'İzleyemedim, içim kaldırmadı' dedi; insanların başının kesilmesi görüntülerini de izleyememişti.

Musul Müzesi’ndeki arkeolojik eserlerin balyoz, balta ve matkaplarla parçalanması görüntülerine çok az bakıp sonra kapatmıştı.

Ben büyük kısmını izledim. Kapattığımda onlar adına ben insanlığımdan utandım; ama izledim işte, haberciyiz ne de olsa.

Rıza Temel'e ' Ormanın güzelliğini görüyor musun ' diye sorunca Temel ' Ağaçlar yüzünden ormanı göremiyorum ' diye cevap vermiş ya... Bizler de büyük tabloya bakarken küçük ayrıntılara takılarak Temelleşmiyor muyuz?

Devletin ve yargının ' Terör örgütü ' olarak nitelediği bir yapılanma hakkında ' Bu bir yasadışı örgüttür ' içerikli bir yazı yazarsanız, bu örgütün yazdıklarınızdan ötürü size dava açabilmesi hukuk mantığına sığar mı? Veya ' Bu örgütün yöneticileri acaba kendilerini terör örgütü olarak niteleyen Milli Güvenlik Kurulu üyelerine neden dava açmıyorlar ' diye düşünmez misiniz? Veya ' Acaba PKK'nın yöneticileri kendileri hakkında yazılanlardan ötürü neden gazetelere veya yazarlara hiç dava açmadılar ' diye düşünmediniz mi zaman zaman?

Bu memleketin bir numaralı sorunu, Tayyip Erdoğan’dan başkası değildir.

Türkiye, Saray’daki Sultan ’la her geçen gün daha kötüye gidecek, istikrarsızlaşacak, gitgide kırılgan hâle gelecektir.

Bundan hiç kuşkunuz olmasın.

Bu gidişle, bugünleri de arayacağız.

Her Allah’ın günü Merkez Bankası Başkanı ’na hakaret eden...

Ekonomik istikrarın ‘sessiz mimarı’ Ali Babacan ’ıyla, Erdem Başçı’sıyla ekonomi yönetimini neredeyse her Allah’ın günü istifanın eşiğine getiren...

Hatta onları, dün Saray'daki valiler konuşmasında yaptığı gibi, ' vatanı satmak 'la suçlayacak kadar kantarın topuzunu kaçırabilen...

Popüler İçerikler

Cübbeli Ahmet Çakarlı Araçla Geldiği Etkinlikte Şeriatı Savundu: Skandal Sözlere Tepki Yağdı!
Gazeteci Fulya Öztürk'ün Azerbaycan Milletvekiline Ağladığı Anların Beden Dili Analizi Çok Konuşuldu
İhracı İstenen Teğmen Ebru Eroğlu'nun Savunması Ortaya Çıktı: "Atatürk'ün İzinden Giden Subaylarız!"