Yunanistan’a son gidişimden beri iki yılı aşkın bir süre geçmiş olmalı. Kriz başlamıştı ve onunla ilgili birçok hikâye dolaşıma girmişti. Ben Selanik’e gitmiştim. Tuhaf, ama, orada “ kriz manzarası ” denecek bir şey görmedim. Lokantalar, tavernalar doluydu, vitrinler de doluydu. İnsanların davranışlarında da, sıkıntı içinde olduklarını akla getiren bir şey yoktu.
O zaman, “ krizde olan galiba Yunanistan değil, Atina, ” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Tabii sonuçta “ Atina ” demek, “ Yunanistan’ın yarısı ” demek. Orası sıkıntıdaysa, geri kalanı da bunu hisseder; ama orası kadar hissetmeyebilir. Bu arada, örneğin adalarda da hiç kriz havası esmediğini söylemişlerdi. Adalar genellikle turizmle yaşar. Turizmde kayda değer bir değişiklik, bir sürçme olmadığına göre, kriz havası hissedilmemesi de normal.