Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Önce bir yanlışı düzeltmeliyim: Gelişmiş ülkelerde yaygın olan sistem, başkanlık değil, parlamenter sistemdir.

Bu konuda benim elimdeki son tarihli kaynak, Jose Antonio Cheibub'un Cambridge Üniversitesi tarafından yayınlanan kitabıdır. Yazar seçimler yapılan ülkelerdeki sistemlerin dökümünü çıkarıyor, sonra gelişmişlik düzeylerine bakıyor. Bulduğu sonuç şöyle:

'Parlamenter demokrasilerde fert başına gelir, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerden 1.5 kat daha fazla. Parlamenter demokrasiyle yönetilen ülkelerin ortalama büyüme hızı da yaklaşık 1.5 puan daha yüksektir.' (Presidentialism, Parlamentarism and Democracy, 2009, s. 137)

Yazıyı rakama boğmamak için diğer bulguları buraya almıyorum.

4 Temmuz 2003 tarihinde, Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde görevli 11 Türk özel kuvvetler mensubu ABD askerleri tarafından gözaltına alınmıştı. Üstelik başlarına çuval geçirilmişti ve ancak 60 saat sonra serbest bırakılmışlardı.

Gözaltı emrini verenin dönemin ABD’li korgenerali Ray Odierno olduğu sonradan ortaya çıkmıştı.  

Türkiye ile müttefiki ABD arasında askeri düzeydeki en büyük krizlerden birinin baş aktörü olan Odierno, bugün ABD Kara Kuvvetleri Komutanı. Bir başka deyişle, Kongre’de hatırı sayılır desteği olan Odierno’nun bu yıl ABD Genelkurmay Başkanlığı’nı devralması olasılığı var.

Bazıları, suret-i haktan görünmek için hükümeti eleştirirken Cemaat’e de vuruyor. “Her ikisine de karşıyız” diye konuşuyorlar. Daha da ileriye gidip, “Eğer bu kavga çıkmasaydı, askere kumpas yapıldığı anlaşılmayacaktı” diyen de var. Böylece askeri vesayetin kaldırılması gibi önemli bir başarı da gölgeleniyor. O davalar açılmasaydı, bugünkü ortamda, mutlaka darbe benzeri bir müdahaleyle karşı karşıya kalırdık, hiç şüphe duymayın.

Birileri körü körüne Cemaat düşmanlığı yaparsa, ben körü körüne Cemaat’i savunurum. Bir kere, Özel Yetkili Mahkeme hâkimlerini ya da savcılarını neye göre “Cemaatçi” diye damgalıyorsunuz?

Gördüm ki Yunanistan’ın genç Başbakanı bizim sol cenahta çok heyecan yaratmış. Milliyet Gazetesi’nden Aslı Aydıntaşbaş hemen gidip, hayran bakışlarla, sarmaş dolaş fotoğraf çektirip, röportaj yapmış. Her ne kadar Aslı Hanımı fasulyeden solcu saysalar da, sol camianın içinde ciddi bir Çipras rüzgarı olduğunu kesin.

Kılıçdaroğlu bile heyecanlanmış, neden biz de iktidar olamayalım diye etrafındakileri kara kara düşündürmüş.

Galiba, son günlerde bir kez daha gündeme gelmesiyle ‘başkanlık sistemi’ni tartıştığımızı sanıyoruz.

Bazıları ‘fiili başkanlık sistemi’ne geçtiğimizden yakınıyor. Bazıları ‘ruhen’ başkanlık sistemine geçmiş olmaktan memnun.

Topyekun bir fiili durum

Oysa, şu anda söz konusu olan fiili başkanlık sistemi veya herhangi bir sistem değil, ‘topyekun bir fiili durum.’ Tartıştığımız ise topyekun bir ‘yeni düzen’ veya ‘yeni nizam’a geçiş.

Çok uzun bir süredir ısrarla altını çiziyorum; Yeni bir DÜNYA DÜZENİ ve yeni bir diyalektik zorlanıyor... Bu denklem DOĞU merkezli bir “düşmanlık” üzerine kurgulanmak isteniyor ve bu yolda adımlar atılıyor...

Bu tespiti burada keselim ve son yaşananları da özellikle Fransa algılaması üstünden” ne yapılmak istendiğini” hatırlayarak devam edelim...

Sevgili dostlar, kısa bir süre önce bir yazarın notunu yeniden okudum hatta yazı da yazdım, şöyle diyor; Pasifik çağ’a DOĞU önderlik edecek...

Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu MESS’e bağlı işletmelerden 22’sinde dün grev başladı!

Türk Metal - MESS dayatması olan TİS’i kabul etmeyen metal işçileri, MESS patronlarının girişimiyle yapılan “grevi reddetme oylaması”nı “greve güven oylamasına” dönüştürerek attıkları adımı dün grevi başlatarak bir adım daha ileri götürdüler.

Dün, Hayat Televizyonu’nun gün boyu grev yerlerinden yaptığı canlı yayında da açıkça izlendiği gibi grev büyük bir coşkuyla başlamıştır.

Bugün yine Çağlayan Adliyesi’ndeyiz…

Yine Odatv Davası var…

Yaklaşık iki yıl önceydi…

Tarih: 27 Aralık 2012

İki yıldır zindandaydım.

Odatv’den tutuklu üç kişi kalmıştık; Prof. Dr. Yalçın Küçük, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ve ben…

Tahliye olduğum son duruşmada özetle şöyle konuşmuştum:

“Sayın Heyet…

Kötülük sıradandır. Ülkemizde zalim bir kötülük var.

Kör bir gücün emrindeki bu kötülük, memleketimize ihanet etmektedir.

HDP’nin parti olarak seçimlere girme kararı siyasette bomba etkisi yarattı. Türlü spekülasyonlara yol açtı. Kürtler barajı aşabilecek mi? Ya aşamazlarsa? Kendi parlamentolarını mı kurarlar? Sokağı mı hareketlendirirler? Kürtlerin sandalyelerini kapan AK Parti Anayasa’yı değiştirip Erdoğan’ın başkanlık hayallerini mi gerçekleştirir? Apo’yla Erdoğan arasında gizli bir anlaşma mı var? Kandil bu “oyunu” bozmak için HDP’ye “seçimlere asılarak girin” talimatı mı verdi?

Askerlerin Kürtleri dışlamak için icat ettiği yüzde on seçim barajı demokrasimizin en büyük kamburlarından biri.

12 yaşındaki Uğur Kaymaz 21 Kasım 2004’te Kızıltepe’de evleri önünde öldürüldü.

Bedeninde 13 polis mermisi vardı.

12 yaşındaki Nihat Kazanhan 14 Ocak 2015’te Cizre’de bir arsada öldürüldü.

Ve mermi hızıyla hükümet açıklamaları geldi.

***

15 Ocak’ta Başbakan hemen kesin açıklama yaptı:

“Kazanhan’ın ölümünde Emniyet görevlilerinin herhangi bir sorumluluğu yok. Böyle bir spekülasyon üzerinden Cizre’de tekrar gerginlik yaratmak isteyenler provokatördür.”

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti