BİR ülkede “İslami hareket” ten söz edildiğinde akla ilk olarak siyasal İslam, buna bağlı olarak o ülkedeki İslamcı siyasi partiler, örgütler vb. geliyor. Halbuki “İslami hareket” öncelikle toplumsal, kültürel ve ekonomik bir olgudur; siyasal İslam, dindarların toplumsal, kültürel, ekonomik vb. faaliyetlerinin ve örgütlenmelerinin yarattığı zemin üzerinden yükselir.
Yazının başlığına çıkardığım “sivil İslam” tabirini, İslami hareketin doğrudan siyasal olmayan alanlarında varlık gösteren örgütlü yapıları (cemaat, dernek, vakıf vb.) için kullanıyorum. Siyasal İslam’ın güç ve etkisi genel olarak toplumsal/kültürel/ekonomik alanlardaki İslami faaliyetlerle, özel olarak ise bu alanlarda örgütlü bulunan “sivil İslam” ile doğrudan orantılıdır.