Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

Ankara'nın Ortadoğu politikaları aslında büyük ölçüde pragmatik ve esnek. Fakat demokratik meşruiyet ve temsil ilkesine yüklediği anlam ve bunu sahipleniş derecesi nedeniyle Türkiye'nin, Mısır özelinde mevcut politikasından esnemesi pek kolay olmayacak.

Mısır, Ortadoğu siyaseti kadar Arap Baharı’nın evrimi ve bölgenin girdiği dönüşüm sürecinin mikro-kozmosu işlevi görüyor. Bu yönüyle Mısır, Türk dış politikasının, Ortadoğu'daki dönüşümü anlamlandırıp ona uyum sağlama çabalarının merkezinde duruyor.

Yalçın Akdoğan'ın Murat Karayılan'a gösterdiği tepki, PKK ile diyalog sürecindeki iniş çıkışların son örneği. Her iki taraf da süreci seçime bağladığı için gerilim başgösteriyor.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın, 24 Aralık günü PKK’nın askeri kanadının başındaki Murat Karayılan'ın bir gün önce söylediklerine sert tepki vermesi Kürt çözüm sürecindeki iniş çıkışların son örneği oldu.

Dün 16 yaşında liseli bir genç Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla okulundan alındı çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Sebebi şöyle: Önceki gün Konya’da Asteğmen Kubilay’ı anmak için Atatürkçü gençlerden oluşan Halkçı Liseliler’in düzenlediği törende M.E.A. söz aldı. Konuşmasının sonunda yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvetten bahsetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a benzer sıfatlar kullanarak yüklendi. Eğer aleyhinde dava açılırsa, –ki M.E.A. hakaret kastinin bulunmadığını savunuyor–, dört yıla kadar hapis ceza istemiyle yargılanabilir.

Hanefi Avcı’nın cezasının onanması bir meydan okuma, cemaatin bir güç gösterisi olarak yorumlanabilir. Aynı durum Balyoz davasıyla ilgili de karşımıza çıkmıştı. Delillerin niteliği, geçerliliği, sahteliği gibi konuları genel bir yorumla bir kenara iten Yargıtay 9. Ceza Dairesi topyeküne yakın bir onama kararı vermişti.

Sorun devam ediyor, bir yargı sorunu olarak devam ediyor.

Bu yargı sorununu iki yer özellikle simgeliyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Son derece zengin, bilim yapmaya müsait bir dilimiz varken, bir gece yattık sabah kalktık o dil yok.

Binlerce kelime ve kavram unutturuldu. Şu anda Türkçenin mevcut kelime haznesi ile felsefe yapamazsınız. Ya Osmanlıca ya da İngilizce, Almanca, Fransızca kelimelere başvuracaksınız' dedi.

Erdoğan'ın bu tür konuşmalarını doğrusunu isterseniz ciddiye almak yanlısı değilim.

Ama ne de olsa Cumhurbaşkanı seçildi, makama saygımızı muhafaza için bu sözlerini de ciddiye almalıyız.

Bütünüyle “savaş” üzerine okuyup düşünmeye adadığım saatlerden sonra, “koltuk stratejisti” sıfatını fazlasıyla hak ettiğimi sanıyorum. Sun Tzu’dan Makyavelli’ye ve günümüzün ünlü savaş taktisyenlerine kadar yüzlerce uzmanı okuyacağınıza, benim “hap” kolaylığında sunduğum amatör değerlendirmelerim ne güne duruyor...

Savaşlar, savaşan tarafların dar alanda yoğunlaşmalarını getirir. Büyük fotoğrafa bakamaz olur savaşan taraflar; daha çok o anki muharebeyi kazanmanın derdine düşerler. Bu yüzden, gün gelip savaş sona erdiğinde, ilk günkü beklentilerden çok farklı bir tablo ortaya çıkar.

Konya’da Kubilay’ı anma töreninde konuşan 16 yaşındaki Mehmet Emin Altunses, polislerce okulundan alınıp tutuklandı. Sebebi, yaptığı konuşmada “Erdoğan Cumhurbaşkanı değil Kaçak Saray’ın hırsızıdır” demesi.

Sözlerde hakaret olabilir ama tutuklama da yasalara aykırı. Anlaşılan yargı da ağır baskı altında. En güzel sözü Mehmet Emin’in annesi söyledi:

“Siz önce çocukların neden sokağa döküldüğünü araştırın”

Mehmet Emin’in yaptığı konuşmayı oradaki birkaç kişi duymuştu. Çocuk deyip geçebilirdiniz. Tutuklanmasıyla mesajı milyonlara ulaştı. Olmayan demokrasimiz dünya basınına yeniden konu oldu. İktidar 16 yaşında çocukla güç denemesine girişmemeliydi.

Kamuoyu fazla bilmese de HDP’nin de ciddi bir süreç ekibi var. Gözlerden uzak İstanbul’da ve Diyarbakır’da toplantılar yapıyorlar. HDP heyetinin adaya gitmesi artık rutin hale geldi. Ancak bu noktaya ciddi dirençler aşılarak gelindi. Yirmi altıncısı yapılan ada ziyaretlerin ilki 3 Ocak 2013’de oldu. Heyetin İmralı adasına gidişini Adalet Bakanlığı, HDP ve MİT organize ediyor. Bir gün öncesinden heyete haber veriliyor ve adaya geçişler İstanbul üzerinden oluyor. Daha önce Ataköy Marina’dan sağlanan geçişler son dönemde kimsenin bilmediği başka bir yerden yapılıyor.

Bir “sol örgüt” sempatizanı ilan edilip içeri tıkılan “sağcı” polis şefi Hanefi Avcı’yı 28 Şubat sürecinde tanıdım... Hiç yüz yüze gelmedik. Performansını basından (televizyon programlarından) izliyordum.

Hatırımda, darbeyi deşifre eden beyanatları kalmış...

Büyük bir iş başarmıştı. Daha doğrusu, cesaret gösterip, TSK içindeki cuntayı ele vermişti.

İlginçtir, Hanefi Avcı’nın bu cesaret gösterisi, 28 Şubat savunucusu sol basın tarafından öfkeyle karşılanıyordu.

Dünya gibi, insanlık da karanlıkla aydınlık arasında gidip gelirken kâh gecenin karasına bulanıyor, kâh müjdeli bir sehere tutunup gün ışığına kavuşuyor.

Tiyatro Tatavla’da Eraslan Sağlam’ın rejisi ve başarılı bir oyuncu kadrosuyla, Arthur Miller’ın ünlü “Cadı Kazanı”nı izlerken bunu düşündüm.

Oyunu kaleme alan Miller, 1950’ler Amerikası’nda “komünist”lik suçlamasıyla “Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi” tarafından yargılanmış bir yazardı.

Bir korku iklimi yaratılmıştı Amerika’da... “Komünizm geliyor”du. “Amerikan toplumu tehdit altında”ydı.

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Teğmen Ebru Eroğlu İle İlgili Skandal Karar: Küfür ve Taciz İfade Özgürlüğü Sayıldı
Askerlerine Cinsel Saldırıda Bulunan Komutana 38 Yıl 70 Ay Hapis Cezası Verildi