Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı

İsterdim ki bunlar Ekşi Sözlük yazarlarının biraz gülmek biraz eğlenmek üzere uydurduğu yahut dünyanın çeşitli yerlerindeki olaylardan esinlenerek ürettiği başlıklar olsun. Lakin değil. Hunileri hazırlayın o yüzden.

Sıralıyorum…

Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’ne güreş hakemi bir zabıtanın atanması…

*Ağaç kesen muhalefet belediye başkanının ağaç kesme şampisi bir iktidarın Orman Bakanı tarafından dile dolanması…

TBMM İnsan Kaynakları Başkanlığı’nın davetiyle Meclis personeline “Hz. Mevlana’yı anlamak” başlıklı bir konferans veren Ömer Tuğrul İnançer, gene skandal mahiyetinde bir lâf etti. Daha önce “Hamileler sokakta gezmesin” dediği iddiasıyla çok tartışılmıştı. Sonradan buna açıklık getirdi. “Nazar değer” düşüncesiyle o sözleri sarf ettiğini söyledi.

Peki “inkilap… köpekleşme” ye ne diyecek? Belli ki, harf inkılâbını eleştiriyor. Bir anda Arap harflerinden Latin Alfabesi’ne geçilmesiyle, maziyle bağın koparılmasını tenkit ediyor. “Türkiye’nin bütün kitapları okunmaz hale gelmiştir; kütüphaneler kapatılmıştır” diyor. Bir eleştiriyi, sinir uçlarına dokunmadan, makul biçimde dile getirmek mümkündü. Ne gerek var, kelime oyunu yaparak “köpek” kelimesinin sarf edilmesine?

Seçimlere gidilirken muhalefetin elinde tek söylem yolsuzluklar olacak gibi gözüküyor. Anlaşılır bir durum, çünkü iktidarın siyasi uygulama alanında gönül rahatlığıyla eleştirilebileceği pek bir konu yok. Nitekim sadece yüzeysel bir manipülasyon gayretini ifade eden ‘otoriterleşme’ suçlaması da bugünlerde iyice sönmeye yüz tuttu. AKP iktidarı askeri vesayetle birlikte arkaik bir devlet ve yönetim anlayışını sona erdirirken, ekonomi, sağlık, altyapı ve kentleşme alanlarında hayal edilmesi güç bir sıçrama yarattı. Özgürlükler Cumhuriyet tarihinin hiçbir noktasında olmadığı kadar genişledi. Ama aynı süreç bir kavga dönemiyle çakıştı. Ergenekon ve Balyoz girişimlerinin peşinden parti kapatma davası, 367 meselesi, 27 Nisan müdahalesi, Gezi’nin araçsallaştırılması, 17 ve 25 Aralık komplosu geldi.

Erdoğan, “Dünya 5’ten büyüktür” sloganını yineledi dünkü Din Şûrası’nda…

Sloganın imlası bozuk,

ama içeriği haklı…

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye var:

ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa

Bu 5’linin kararı, tüm BM ülkelerini bağlıyor. Veto hakları var. Antidemokratik dünya nizamını simgeleyen bir yapı bu…

“Neden 1.5 milyarlık İslam dünyasının orada bir temsilcisi yok” diye soruyor Cumhurbaşkanı…

Avrupa’nın karanlık ortaçağı yaşadığı dönemde dünyaya ışık olan İslam dünyası, neden bu halde acaba?

Bu toplumun siyasî gelenekleri “ havan dövücüler ”den de, “ hınk deyiciler ”den de, bol bol yaratmıştır. Bunlar genellikle iplerin (yani gücün ) kimin elinde olduğuna bakarlar. Durumu tesbit ettikten sonra o cephede kendilerine yer açmaya başlarlar: uzmanlıklarına ve yeteneklerine göre, havan döverek ya da hınk diyerek. Revaçta olan ne? “ Güneş- Dil Teorisi ” mi prim yapıyor: “ Roma’nın eski adı Tarquinia, değilmi? Kralı da Tarquinius! İşte, besbelli, Romalılar aslında Türk! ” diyerek ortalara atılacaksın. Hınk deyiciler de “ Tabii öyle! Bak ne isabet buyurdu! ” diye tempo tutacaklar. Etrüskler olacak Estürkler falan filan.

HDP Heyeti Perşembe günü çözüm sürecinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la bir araya gelecekti.

Başbakan Davutoğlu, Fahrettin Tivnikli’nin cenaze namazına iştirak edince çözüm süreciyle ilgili toplantı da zorunlu olarak ertelendi.

Davutoğlu’nun Yunanistan’dan döndüğü Cumartesi günü toplantı yapıldı. Dün de Yalçın Akdoğan, Hatip Dicle’nin de katılımı ile genişleyen HDP heyetiyle bir araya geldi.

Heyet sözcüsü Sırrı Süreyya Önder’in açıklamasına göre ikinci kez bir araya gelecekler. Oradan çıkan sonuca göre HDP’liler, Kandil’e gidecekler.

Gamze Filiz Aslan 35 yaşındaydı. İşsiz, tayini yapılmayan bir öğretmen. Tuttu av tüfeğini kendisine ateşledi.

Ceyda Ceren Denker 25 yaşındaydı. İşsiz, tayini yapılmayan bir öğretmen. 4’üncü kattan attı kendini.

Esen Çelik 30 yaşındaydı. İşsiz, tayini yapılmayan bir öğretmen. 5’inci kattan attı kendini.

Hepsi, ideallerle atıldıkları bir yolda, “Öğretmeniiim” diye sözde kendilerini kutsayan bir düzende, kendilerini öğretmen yetiştiren devlete güvenip nihayetinde KPSS engelleri ve katakullilerine takılmıştı.

Gündemlerin yapaylığı, iktidar gücünün hükümranlık alanındaki daralmanın en bariz işaretleridir.

Eşik, Gezi olaylarında aşıldı ve iktidar zemini daralmaya başladı ve iktidarı sürdürme siyaseti toplumu kutuplaştırma aksına oturtuldu. Aynı siyasetle, 17/25 için bir savunma hattı oluşturuldu; hukuk çiğnendi, devletin altı üstüne getirildi, her şey tersine döndü. Açıklık, şeffaflık, hukuk, hesap verilebilirlik ortadan kalkınca otomatik olarak iktidarın meşrû hükümranlık alanı da daralıyor.

Tiyatrolar üçe ayrılır:

Serbest tiyatrolar

Grekoromen tiyatrolar

Yağlı tiyatrolar

Bu nedenle, şehir tiyatrolarının başına güreş hakemi getirdiler.

Ki, zaten Dümbüllü başpehlivandı.

Koca Yusuf, Hamlet’i oynamıştı.

Sebep gündem değiştirme arzusu mu, güç sarhoşluğu mu, ikisi birden mi bilemiyorum ama devlet büyüklerimizin eğitim alanındaki tutkuları beni gerçekten çok etkiledi. Hatta söylediklerinin bir kısmına ikna bile oldum. Yani bence de bu düzeyde bir medeniyet kaybını belki de ancak zorunlu dersler paklar. Ama galiba benim faydalı olacağını düşündüğüm zorunlu dersler biraz farklı.

Popüler İçerikler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
Daron Acemoğlu'nun Atatürk Hakkındaki Yorumlarına Gelen Tepkiler